Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

17 Aralık '11

 
Kategori
Deneme
 

Kadın çiçek değildir

Papatyalar" hareketinden beri, kadın haklarına yönelik iyileştirme çabalarına "çiçek isimleri" konulmasına nedense sıcak bakamıyorum! Her ne kadar "Papatyalar" hareketi burjuva kadınlarının hayır işleri çizgisinde kalmış ve sonradan yolsuzluklarla anılır olmuşsa da ardından gelen çok daha ciddi "Kardelenler" projesi ve şimdi de "Gelincik " projesi hep "Kadınlar çiçektir" önermesinden hareketle  birer çiçek ismiyle adlandırıldılar. Bu projeler gerçekten büyük bir özveriyle, iyi niyetli ve cefakar çabalarla kotarılıyor olsalar da , ben içinde kadın olan projelerde kadının kadın olmaktan kaynaklanan zarafetinin ve kırılganlığının illaki  vurgulanması gereği duyulmasından rahatsız oluyorum.

Bana şunu diyebilirsiniz elbette:

"Papatyalar" özellikle Anadolu’da çok yaygın olan nikahsız çiftlere toplu resmi nikah kıyılmasına ön ayak oldular, binlerce çocuğu bedava sünnet ettirdiler. "Kardelenler" projesinde, ailelerinin maddi yetersizliği nedeniyle öğrenimlerine devam edemeyen kız çocuklara eğitimde fırsat eşitliği sağlanması ve kızlarımızın meslek sahibi, ufku açık "birey"ler haline gelmeleri amaçlanıyor."Gelincik " projesi ezilen, horlanan ve şiddete maruz kalan kadınlara hukuksal ve yaşamsal destek vermek üzere üretildi. Peki çok bilmiş bayan, bunca değerli  projeye emek açısından değil de imaj açısından bakıyorsunuz madem, siz ne isim konulmasını arzu ederdiniz? Söyleyin de bilelim!"

Yanıtım şu olurdu sanırım:

Bence daha çok kadın-erkek eşitliğini ve sevgisini vurgulayan sözcükler aranmalı! Ne bileyim işte, " Kadın Erkektir", "Sev ve Dayanış!", "Omuz Omuza", " Tut Elimden" vesaire gibi. Ve mutlaka bu projelere destek veren erkek yüzler, erkek kimlikler çok daha öne çıkarılmalı, onlar çok daha inandırıcı olarak desteklerini göstermeli! Semra Özal, Sezen Aksu ya da Müjde Ar kadar, toplumda yer edinmiş ünlü erkekler de faal olarak projelere dahil edilmeli!

Kadın ve çocukların zulüm gördüğü, ezildiği ve öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz, kabul! Sadece kadın ve çocuklar mı peki ? Erkeklerde aynı çarkta eriyip, ufalanmıyor mu? Ha evet, ağırlıklı olarak kadınlar bu ezadan nasipleniyor, çok doğru! Ancak hepimizce malum ki, bu döngünün başrolünde yine kadın var! Kadın erkeği yetiştiren ana konumunda belirliyor çoğu kez düzenin işleyişini! Toplumla birlikte, erkeğe erkek olmanın yolunun " Vurdu mu oturtmak" olduğu öğretiliyor! Bundan imtina edecek erkeğe " yumuşak" gözüyle bakılıyor! Kaç erkek annesi oğluna bulaşık yıkatıyor, çöp döktürüyor ya da kardeşinin bezini değiştirmesine izin veriyor? Sevgi ve dayanışma öğretilmemiş erkek güruhundan şiddetten başka  geri dönüşüm görülmüyor ne acı ki..

Şimdi  de bana şunu diyeceksiniz belki:

"Ne yapalım yani? Erkekleri hoş mu görelim? Bırakalım dilediklerini yapsınlar, kadınların canına mı okusunlar?"

Tabii ki değil! Ancak bana göre; var olan ve önlenemeyen erkek şiddetine karşı, kadını " Korunası varlık" konumunda ve yine edilgenliği baki halde, korumaya almak işin sadece bir yarısı! Bu projelerde, kadınlara şiddete karşı nasıl direneceğini öğretmek kadar erkek eğitimi ve yeniden yapılandırılması da işin içine katılmalı ki diğer yarı da tamamlansın!   Şiddetin karşısında kadının etrafında etten duvar örmek ne kadar şartsa, şiddete karşı  şiddet üretmeyen  erkekler  yetiştirmek de o kadar elzem diye düşünüyorum...  

 
Toplam blog
: 22
: 262
Kayıt tarihi
: 19.07.11
 
 

Sessiz , sakin, kendi halinde, ağzı var dili yok, güler yüzlü, tatlı dilli, sevecen, kendisiyel b..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara