Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Mart '07

 
Kategori
Psikoloji
 

Kadınları anlama sanatı [2]

Kadınları anlama sanatı [2]
 

Aşk ısırıklar bırakır... Aşk teninizde yangınlar, yüreğinizde fırtınalar çıkarır.

Ancak havalarda berbatsa, çok da yapılacak bir şey kalmıyor. En iyisi gemiyi bırakıp kaçmaktansa, ileriye doğru açılmak.

Açılamıyor musunuz? Neden?... Evet, anladım, “bağımlılık”... O güven verici kolları ve geniş omuzlarıyla yine de size halen huzur veriyor... mu acaba?

Eğer karşı tarafa karşı bağımlılık hissediyorsanız, bilin ki kendinizi “yitirmeye” başlamışsınızdır.

Onun sözleri sizi düşüncelerinize, onun tavırları sizin hallerinize, onun hayalleri sizin gerçeklerinize dönüşmektedir...

Sizi kırdığı, eskisi gibi şefkat göstermeyip bir de üstüne ihmal ettiği ve eskisi kadar sevgi sözcüklerine boğmadığı halde siz hala onsuz yaşayamayacağınızı mı düşünüyorsunuz? İşte asıl şimdi, son sürat kayalıklara doğru giden bir teknesiniz...

Siz farkında olmasanız da aslında o kişiye ve ilişkiye bağımlı olmaya başlamış ve tüm hayatınızı, arkadaşlarınızı ve ailenizi arka plana almışsınızdır.

İlişkinizin başındaki alevler saçan heyecan, birbirini yeni tanımanın verdiği göz alıcı ışıklarla parlayan aşkınız, zamanla yerini kaygılara, güvensizliklere ve hesap sormalara bırakmışsa, yanlış yoldasınız demektir...

İlişkide verici taraf hep siz oluyorsanız, bu işin “paylaşım” kısmı nerede kaldı Allah aşkına?

Evet, güzel dediniz, “Aşk paylaşım demektir” diye... Çünkü aşk paylaşımdır, paylaştıkça çoğalandır!...

Partneriniz size saygı duymuyor, onun için yaptıklarınızı takdir etmiyorsa, siz ona neden saygı gösteresiniz ki?!...

Efendim, anlayamadım, “duygularını ifade etmekten de mi kaçıyor?”... Siz de buna rağmen hâlâ ilişkide verici tarafa mı oynuyorsunuz?

Eğer paylaşımlar bitmiş, yalanlar iki tarafın da kurtarıcısı olmuşsa, o gemiyi terk etmenin zamanı çoktan gelmiştir.

Bazen kadınlar ne olursa olsun, bütün bu büyük tehlikeye ve kesin gibi görünen ölüme rağmen, gemiden ayrılmazlar... Bunun başlıca nedeni erkeğine “acıması”dır kadının. Evet, gerçekten acır kadın ve acıdıkça, acınacak duruma düştüğünün farkına varamaz.

Bazen de “alışkanlık” her şeyi engeller... Bağımlılık köklerine kadar işlemiştir kadının.

Ya ilişkiyi kurtarmak için hâlâ ideallerini savunanlar ve bu aslında çoktan bitmiş ama onlara göre bin bir zahmetle kurulmuş “güzel yuvayı” düzelteceklerini iddia edenler?

Hepsini tanırsınız onların. Hepsinin hikâyesi farklı ama sonları aynıdır...

Bu ilişki, size zarar vermeye başlamıştır. İşe bunu “görmekle” başlamak gerekir... Ve eğer ilişkiniz artık size zarar vermeye başladıysa, uzun zamandır kaybettiğiniz kontrolü elinize almanın zamanı gelmiş demektir. İlişkiniz, mutluluktan daha çok acı vermeye başlamış, ve alışkanlıktan öteye geçmez olmuştur. İçkiye ya da zehirli bir iksir gibi duran o aldatıcı hüzne sarılmadan önce iyi düşünün derim. Çünkü böyle bir durumda aldığınız tek bir yudum bile size yeterli gelmez ve karşınızdakinin de size daha fazlasını vermeye niyeti de yoktur!...

Böyle zamanlarda mantık ve duyguların çekişme zamanı başlar. Mantığınız sizi bu ilişkiden uzak tutmaya çalışsa da duygularınız savaşmaya hazır değildir. Ruhunuz ağırlaşmış gibidir, eski neşeli halinizin yerini, gölgelenen yüzünüzdeki karanlıklar almaya başlar...

...Ve siz karşınızdaki sevgiliye hak ettiğinden fazlasını vermeye başlamışsınızdır.

İlişki ilerleyip büyüdükçe, sadece sizin tekneniz olmaktan çıkar... Hayat size karşı bir “tavır” koymaya başlamıştır. Sadece tekne olarak gördüğünüz ve güven içinde hissettiğiniz ilişkiniz, sarsılmaya, o güvenli kalaslar şiddetli bir fırtınada gıcırdamaya, beyaz bezleriyle şişkince duran yelkenleriniz yırtılmaya başlar.

Kısaca ilişki bir tekneden fazlası olup, okyanusa dönüşmüştür...

Aşk kolaydır belki, ama ya gerisi, ya yolculuk?

Eğer yukarıda saydıklarımdan sadece birini hissediyorsanız her ilişkide zaman zaman yaşanan ve birbirinize karşı duyduğunuz sevgi ve güvenle üstesinden gelebileceğiniz bir döneme girmişsiniz demektir... Umutsuz olmaya gerek yok... Biraz çaba ve ayrılacak ek zaman ve emekle, düzelebilir. Paylaşım yeniden artar, ilişki bu fırtınayı da arkada bırakmanın verdiği cesaretle daha bir güçlenir... Güven, daha bir oturur.

Yukarıdakilerden iki tanesi de tamamen ilişkinizi ve hissettiklerinizi mi tercüme ediyor?

Sanırım siz kayalıklara doğru gidiyorsunuz.

Ve siz, bu büyük tehlikeye yakınlaşmadan ayrılsanız iyi edersiniz. Arkadaşlarınızla sorunlarınızı paylaşıp, kendinizi onsuz bir hayata hazırlama vaktiniz gelmiş demektir. Önemli olan dalgaların sizi fazla hırpalamasına izin vermeden, zamanında terk etmektir kayalara doğru son sürat giden gemiyi...

Unutmayın ki, her geminin mutlak bir yolcusu ve her yolcunun mutlak gezeceği başka kıyılar vardır.

Lukianos’un sözünü de unutmadan:

“Kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.”

 
Toplam blog
: 353
: 3712
Kayıt tarihi
: 28.02.07
 
 

"29 Temmuz 1980’de İstanbul’da doğdu. Celal Bayar Üniversitesi, İşletme mezunu. Şiir, deneme, öykü, ..