Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Ekim '08

 
Kategori
Sinema
 

Kadir, Kadirizmin kurdudur...

Kadir, Kadirizmin kurdudur...
 

İpsiz Recebin senaryosuna kim inanır? Tabiki Kadir İnanır... Bööö...


Kırklı yaşların başındaki ihtiyar delikanlılar bilirler… Hepimiz, Yılmaz Güneyin, Cüneyt Arkının ve Kadir İnanırın filmleriyle büyüdük…

Cüneyt Arkın, Türk sinemasının bir çok kalıbına ayak uydurmayı başarabilmiş ve Türk sinemasındaki farklı modaların içinde yaşamayı bilmiş renkli bir aktördür... İlk dönemlerinde melodramların şımarık jönü, sonrasında tarihi filmlerin yenilmez Kara Muradı, yetmişli yılların sonlarında, sosyal devlete inanan Komiser Cemilin maceraları, 12 Eylül sonrasında saçma sapan filmler ve Dünyayı kurtaran adamla gelen hazin final… Öyle ya da böyle, Cüneyt Arkın, Türk sinemasının unutulması güç yıldızlarından biridir… Bırrrrr…

Yılmaz Güneyin sineması ise başlı başına bir blog konusu. Birgün onu da paylaşmayı çok istiyorum.

Türk sinemasında, tatlı maço yönleri, testorojen hormonları, sürekli adaletin yanındaki duruşlarıyla, benim ilk üç sıralamam, Cüneyt Arkın, Yılmaz Güney ve Kadir İnanırdır. Bu blogda Kadir İnanırın özellikle son döneminden bahsetmeye çalışacağım…

İlk gençlik yıllarında, kadınların yüreğini cızzzz ettiren yakışıklılığıyla, o da melodramlar kervanında yer aldı. Zaten o yoldan yürümeden yolculuk yapabilmek pek de mümkün değildi. Türk halkı sinemayla henüz çok çok yeni tanışmıştı ve sinema yepyeni bir maceraydı...

Kadir İnanırı bana göre belleklere ilk kazıyan film 1977 yapımı olan Selvi boylum al yazmalımdır. Büyük yazar Cengiz Aymatovun öyküsü, Ali Özgentürkün nakış dokur gibi senaryolaştırması, Atıf Yılmazın değerli yönetmenliği, Cahit Berkayın hala dilimizdeki melodileri ve Kadir İnanır ve Türkan Şoray…

Ya, 1990 yapımı olan Tatar Ramazan filmine ne demeli… Kostümlerin kusursuzluğu, hayatın göbeğinden gelen karakterler, öyküsü ve senaryosu, yönetmenin tüm oyunculardan aldığı etkileyici sonuçlar ve Kadir İnanır…

Kadir İnanır klasiklerine bu iki film kadar güçlü olmasa da birkaç örnek daha vermek mümkün…

ATV de yayınlanan Karayılan dizisini çok başarılı bulmuştum. Ulusal Kurtuluş savaşımızı yeni kuşaklara anlatan, bu acılarla dolu ama sonu güzel biten macerayı nesillere aktaran yapımlar oldukça az. ATV, devlet kredisiyle yandaş medyaya satılır satılmaz, ilk işi bu diziyi kaldırmak oldu. Diziyi neredeyse Ergenekon davası kapsamına alacaklardı.

Bu anlamda, hem de TRT1 de başlayacak olan İpsiz Recebin öyküsünü sabırsızlıkla bekledim… Üstelik, Kadir İnanırın oynayacağı bir yapımdı. Üstelik dizi başlamadan önce Kadir İnanırın diziyle ilgili çok iddialı sözleri vardı, hayatının rolü olacağını söylemesi üzerine iyice meraklanmıştım. Doğrusunu isterseniz, başarısız bir yapım bekliyordum ve hayal kırıklığına uğramadım. Kadir İnanırda beni üzen müthiş bir düşüş var… Nerde Tatar Ramazan… Nerde İpsiz Recep… Kostümler tamamen başarısız… Başta Kadir İnanır olmak üzere çok çok kötü bir oyunculuk, berbat bir senaryo… İnandırıcı olan hiçbir detay yok ne yazık ki…

Şu somut örneği vermeden geçemeyeceğim: Rum çeteciler bir köyü basmışlar ve birkaç cinayet işlemişlerdir. İpsiz Recep ve adamları baskını yapan çetecileri yakalarlar… İpsiz Recep, Rum çetecileri sorguya almıştır. Recebin ve tüm adamlarının tabancaları çete elemanlarının üstüne çevrilidir.

-İpsiz Recep: Sen misin bayrağı indirip sonra da üstünü çiğneyen?

-Çete lideri: Evet benim ne olacak?

İpsiz Recep ve adamları: Dan… dan… dan…

Yapma be Kadir abi… Ne olur böyle kötü senaryolarda oynama… Erzurumun kurtuluşunu canlandıran belediye memurları veya askerliğini yaparken İzmirin kurtuluşunu canlandırmak zorunda kalan Mehmetçik bile o dizideki oyunculuktan çok daha başarılı oynuyor. Hele o kostümler… Kızlar, Kafkas folklor ekibinden çıkmış, oğlanlarsa Hoytur ekibinden kaçmış gibi…

Kadir abi… Sen yıllarını Türk sinemasına verdin… Nasıl olur da böyle kötü senaryolarda oynamayı göze alabilirsin… Çektiğin bütün diziler böyle… Hepsi kötü be ağabeycim… İnan bana dost acı söyler… Ne olur toparla kendini… İlk gençliğimize çizilisin sen ağabeycim… Bizdeki o çok önemli yerini, adalete olan inancımızdaki, zayıfın yanında yer alışımızdaki büyük katkını unutamayız… Saddam Hüseyinin heykellerine dönüşme… Sen hakiki kahramansın be ağabeycim, naylon işlerle uğraşma…

Sevgiyle saygıyla ellerinden öpüyorum… İnan bana, seni sevdiğim için içten söylüyorum… O oynadığın dizi tutmaz be ağabeycim… Ve sen, ben merkezci yapından sıyrılıp, güçlü yönetmenlerle çalışmadığın sürece hangi diziyi yapsan tutmaz be ağabeycim… Bunları söylemek zorunda kaldığım için özür dilerim…

Blognot: %47 yetmedi mi diye sormuştum… Ne yazık ki hiçbir şeye yetmedi… Kaçak Kuran kursunda ölen 19 gencecik çocuğun katil zanlıları dün tutuksuz yargılanmak üzere salıverildiler. O 19 canla, Aktütün karakolunda ölen 17 genç çocuğun arasında hiçbir fark yok… Ey Cumhuriyet!... Bütün o gencecik çocukları öldürenler sana kast ediyor… Ey Cumhuriyet!... Sırtına hançeri vuranların tümü dışarıda, ateşin ciğerimizde yanıyor… Ey Cumhuriyet!... Hesap soracak bir tek savcın yok mu? Ey Cumhuriyet!... Türk pasaportu taşıyan Talabani ve Barzani hakkında tutuklama kararı çıkaracak tek bir savcın yok mu? Ey Cumhuriyet!... Fetullah Güleni, ABD den yargılanmak üzere isteyecek bir tek savcın yok mu? Ey Cumhuriyet!… Sende Mustafa Kemalden kalan bir tek iz yok mu?

 
Toplam blog
: 153
: 1481
Kayıt tarihi
: 16.09.06
 
 

Tıka basa dolu bir adam değilim. Balığı gördüysem derine inerim. Uzun süre gölgede kalamam. Okuru..