Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
 

Efsane FB 1907 Baterist Metin

http://blog.milliyet.com.tr/efsanefb1907

14 Haziran '08

 
Kategori
Efsaneler
 

Kahramanların Cenneti!

Kahramanların Cenneti!
 


İskandinav mitolojisine göre; gökyüzündeki sarayı Val-Hall' da oturan tanrı Odin, birden gümüş tahtında doğruldu ve buyururcasına seslendi:


"Siz, kızlarım Valkür' ler, hemen atlarınıza atlayın ve dörtnala dünyaya gidin! İki ulus arasında çok kanlı bir savaş başlamak üzere. Sizlerden bu savaşın kaderini tayin etmenizi istiyorum. Hiçbir şeyden korkmayın! Savaşın ortasında can verecek olan yiğit, gözüpek, kahraman savaşçıları sizler seçeceksiniz. Onları atınıza alıp benim yanıma, Val-Hall' a getireceksiniz!"


Bu sözler Odin' in ağzından henüz çıkmıştı ki, dünyadaki en güzel kadınlardan daha güzel olan tanrıça Valkür' ler, kıvılcımlar saçan silahlarını kuşandılar ve savaş meydanına doludizgin at sürdüler. Orada, göğsü, bağrı açık yiğit savaşçılar, çarpışmanın sonucu ne olursa olsun, kahramanların cenneti Val-Hall' a gitmeyi hak edeceklerine inandıklarından yalın kılıç vuruşuyorlardı.


Odin, Valkür' leri dünyaya yolladıktan sonra kardeşi Tor' u yanına çağırttı: "Sen ki fırtınalar tanrısısın, silahların sesine şimşeklerin ve gök gürlemesinin gümbürtüsünü ekle." Sonra diğer kardeşlerinden biri olan Heimdall' a dönerek: "Yeryüzünden bana kadar uzanan gökkuşağı köprüsü Bifröst' ün bekçisi olan sen de, bütün kahramanlara, bahtsız olanlara da yol ver ki buraya gelebilsinler!" diye ekledi.


Tanrı Odin, kendisi gibi tanrı olan diğer kardeşlerine güvenebileceğini biliyordu. İnsanların üstünde o savaş dolu yaşantılarını sürdürdükleri bu dünyayı, artık tarihin derinliklerine gömülmüş eski günlerde, kardeşleriyle beraber o yaratmıştı.


Yine aynı mitolojiye göre; ilk çağlarda tam bir kargaşalık içerisinde olan evrene, içinde ne deniz, ne toprak, ne kum, ne güneş, ne gökyüzü, ne ay, ne yıldız bulunan koca bir boşluktan doğmuş olan "Dev"ler hükmederdi. Dünyada birbirine düşman sadece iki bölge vardı... Kuzeyde, ölümün hakim olduğu buzlar diyarı Niflhem; güneyde, ateşin hakim olduğu, alevler ülkesi sayılan Muspelhem bulunuyordu.


Odin' in bu kaosa bir son vermesi için kardeşlerinin yardımıyla büyükbabası Dev Ymer' i öldürmesi gerekmişti. Ymer' in kanından okyanusları, vücudundan karaları, kafatasından da göğü yaratmıştı. Gökyüzünü aydınlatmak için de Muspelhem' den çaldığı binlerce kıvılcımla Ay' ı, güneşi ve yıldızları meydana getirmişti.


Daha sonra, bir dişbudak ağacından yarattığı ilk erkekle, bir beyaz kayın ağacı gövdesinden yarattığı ilk kadını dünyaya yollamıştı.


Odin artık evrenin hakimiydi. Lâkin iki sadık dostu olan karga Hugin "düşünce" ve Munin "hafıza" gökkubbenin altında bütün olup bitenleri, kendisine haber veriyorlardı.


Şimdi içi savaş ganimetleriyle, kanlı kılıçlarla süslü kocaman Val-Hall' da, savaşta ölecek olan savaşçıları karşılamaya hazırlanıyordu. Onları kahramanların Cenneti sayılan Val-Hall' da bekliyordu. Bu yiğit insanlar, gökyüzündeki yaşantıları boyunca, onun huzurunda, ölüm nedir bilmeden, istedikleri kadar savaşabileceklerdi. Savaşa doydukları, yoruldukları zaman Odin' in ve kardeşlerinin yanında dinlenecekler ve güzeller güzeli Valkür' lerin sunacağı kutsal bal şerbetini onlarla paylaşacaklardı.


Soğuk kış günlerinde, dondurucu sisli havaların ve şiddetli kar fırtınalarının kimseye göz açtırmadığı o uzun kuzey gecelerinde, Cermen ve İskandinav halkları, bu efsaneleri halâ çocuklarına anlatırlarmış.


 
Toplam blog
: 1907
: 3759
Kayıt tarihi
: 28.07.07
 
 

03 Şubat 1967 İstanbul doğumlu, romantik bir müzisyenim işte... Müzik, bateri, spor, Fenerbahçe, ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara