- Kategori
- Gelenekler
Kanberli'de ficik attık

Kanberli’de geçirdiğimiz bir kurban bayramında, Arif dayı, Asim ağa, Kara dayı, Eliye’nin Hasan ve ben kara sığır denilen bir inek kestik.
İneğin eti parçalandı. Kurban kesmenin o kadar ince ayrıntıları var ki, ortaklardan birinin kalbine en ufak bir şüphe düşerse hepsinin de kurbanı Allah indinde makbul değil. Kara dayı beş tane leğen koydu önüne. Eline aldığı et parçalarını “ Bu buna denk mi” diye sora sora leğenlere pay etti. Orada bulunan en küçük çocuk olan Ömer’i çağırdi. Ömer leğenlere sırtı dönük biçimde ayakta duruyor, leğenleri görmüyor. Kara dayı parmağını uzatarak her şu deyişinde başka bir leğeni işaret ederek “ Şu, şuu, şuuu, şu kimin” diye sordukça Ömer ortaklardan birinin adını söylüyor. Adı söylenen kişi de o leğendeki eti alıyordu.
Herkes memnundu. Dağlarda otlatılarak beslenmiş olan hayvanın eti de hem taze hem lezzetliydi gerçekten.
Çocukluğumuzda da en sevdiğimiz bayramdı Kurban bayramı.
Ancak şimdi, içimiz buruk kutluyoruz. Yirmi otuz yıl öncesine göre hem küçükbaş, hem büyükbaş hayvan sayılarımız üçte bir oranına inmiş durumda. Hayvancılık sektörü can çekişiyor. Hayvancılığın bu duruma düşmesine neden olanlar ithal etle, ithal hayvanla sorunu çözmeye çalışıyorlar, olmayacağını bile bile.
Halkçı bir tarım ve hayvancılık politikasıyla ve en azından üç beş yıl kurban kesmeyi erteleyerek kurtarabiliriz belki hayvancılığımızı.
Kurban kesmek, insanlığın var olduğu ilk günlerden, çok tanrılı dinlerden beri var olan bir ibadet biçimi. İslam dinine göre de hali vakti yerinde olanlara vacip kılınmış bir ibadet. Vacip yapılabilmesi için bazı koşulların arandığı farz kadar kesin olarak emredilmemiş olan bir ibadet. Oysa; helalinden kazanıp, yemek içmek, ana-babaya iyilik etmek, emanete hiyanet etmemek, dili kötü sözlerden korumak, haksız yere kimsenin malını yememek, kendini büyük görmemek, sözünde doğru olmak, ölçü ve tartıyı doğru yapmak, kimse ile alay etmemek, akrabayı ziyaret etmek, ilim öğrenmek, adaletle yönetmek vb. elli dört tane farz sayılmıştır. Bunları ve bunların yanında otuz iki farzı yerine getirip getirmediği ile ilgili değilizdir hiç kimsenin. Doğru olan da budur elbette. Ancak kurban kesip kesmediğini mutlaka merak eder sorarız insanların. Çoğumuz imkanımız olmadığı halde sırf konu komşu söz etmesin, çocuklar elin eline bakmasın gibi bahanelerle borç harç almaya çalışırız bir kurbanlık.
Eskiden olduğu gibi fakir fukara yılda bir kez et görsün, insanlar iyi beslensin, ticaret gelişsin diye düşünülebilecek bir konu değildir artık. Sağlıksız kesim, çevre kirliliğine yol açma, çocukların ruh sağlığının bozulması vb. bir yana; bir çok konu gibi, bu konuya da bilimsel olarak, aklın mantığın gerektirdiği biçimde bakabilmenin zamanı gelmiş de geçmek üzeredir bile.