Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Kaos ve çatışma

Kaos ve çatışma
 

Çatışma


Ülkeye, içeriden sürekli bir gerilim pompalanıyor. Kurumlar arasında örtülü bir çatışma yaşanıyor. Sonuçta galip gelenler, "her zaman kazananlar" mı olacaktır, yoksa dengeler değişecek midir, henüz belli değil.

Çatışma o öyle bir zeminde seyrediyor ki, taraflardan biri kazanabilmek için her şeyi göze almış gözüküyor. El altından planlar yapılıyor; ciddiyetsiz iddialarla davalar açılıyor yargı; garip, şaşırtıcı; hukuk ve adalet ilkelerini hiçe sayan kararlara imza atıyor.

Üniversite üst yönetimleri, demokratik ülkelerde görülen çok seslilikten uzak. Baskıcı ve dayatmacı bir anlayış sergiliyor. Aynı şarkıyı söyleyen bir koroya benziyor.

Bir çok sivil toplum kuruluşu bütün vatandaşların değil, sadece kendi düşüncesinde olanların hak ve hakimiyeti için çalışıyor.

Türk ordusu dünyanın en güçlü ordularından biri kabul edilir. Fakat son yıllardaki görüntüsü sanki, bir zafiyet havası yansıtıyor. Ne Kuzey Irak'a yaptığı çıkarma ve bombalamalardan, ne de Türkiye içindeki çatışmalardan, teröre karşı başarılı bir sonuç elde edemiyor.

Ben bu ülkede, gizli oyun kurucuların olduğuna; fakat bu kez iyice şaşırdıklarına; gaflet, hatta delalet içinde bocaladıklarına inanıyorum. Halkı iktidardan soğutmak için bilinçli bir biçimde yarattıkları kaos ortamının aksi tesir yaptığını, hükümet yerine askeri yıprattığını göremiyorlar.

Çünkü, o kadar terörist, bu kadar terör yuvası, şu kadar yığınak, sığınak, mühimmat imha edildiği halde, bir rahatlama gözlenemiyor. Gene, (neredeyse) her gün bir iki askerimiz ölüyor. Genel Kurmay şehitlerle, imha edilen terörist sayısını ondabire oranlayarak, başarısını kanıtlıyor ama bu, kimsenin yüreğine su serpmiyor. Çünkü başarı, kayıpların ve terörün sonunu getirmiyor.

Ortaya çıkan sonucun giderek bir ümitsizliğe, bıkkınlığa ve bezginliğe sebep olabileceğini, bu durumun toplumun orduya olan güvenini zedeleyebileceğini kimse öngörmüyor. Gariptir, hiç bir üst düzey komutandan bu konuda bir ses te çıkmıyor. Belki ben, bunları anlayacak kalibrede biri değilim. Fakat, " koskocaman ordu, bir kaç çapulcunun hakkından gelemiyor" şeklinde bir sanı oluştuğunu duyabiliyorum. Ülkenin en köklü, en disiplinli kuruluşunun neredeyse bütün şifrelerinin, düşman tarafından kolayca çözülüdüğüne inanmaya başlayanları görebiliyorum.

Karayoluyla asker ve mühimmat nakledileceğinden, bölgede keşif yapılacağından, alınan ihbarın değerlendirileceğinden teröristlerin anında haberi oluyor. Bu da birliklere pusu kurulmasına, yollara mayınlar döşenmesine ve hayatının baharındaki gençlerimizin şehadetine sebep oluyor.

İlgilenmesi gerekenler galiba, "askeri bilgiler teröristlerce nasıl elde ediliyor, bunca mücadeleye rağmen, niçin terörün önü alınamıyor" diye bir sorgulamada bulunmuyor. Sanki aylardır Kuzey Irak ve güneydoğuya bomba atılmıyor da, ses ve ışık gösterisi yapılıyor; sanki asker, hipnoza uğramış veya grogi duruma düşmüş boksör gibi şuursuzca havayı dövüyor.

Allahaşkına, ordunun hiç mi istihbarat kaynağı yok? Hiç mi düşmanı şaşırtacak, tuzağa düşürecek, kökünü kazıyacak farklı planları, taktikleri yok? Kandil, Cudi, Gabar dağlarına ve sair yerlere atılan bombalar, sıkılan mermiler hep boşa mı gitti?

Hani düzenli orduyla, gerilla mücadelesi yapılmayacağına karar verilmişti? Hani, terörle mücadele özel timlerle yürütülecekti? Hani bundan böyle, erbaş ve erler PKK ile çatışmada görevlendirilmeyecekti? Acaba bundan kimler, niçin vazgeçti de, hiç bir şey olmamış gibi eski durum devam etti ve ediyor.

Geçtiğimiz kışın en şiddetli zamanından beri aralıklarla, Kuzey Irak'ta ve Türkiye'de, teröre karşı bir mücadele sürdürüldü, hala da sürdürülüyor. Helikopterlerin, uçakların, tankların, topların, askerlerin hareketi; havadan ve karadan yapılan bombalamalar medyaya düşünce, sanki topyekün bir savaş halinde olduğumuz kanaatine bile vardık, varıyoruz.

Terör yuvalarının nasıl yerle bir edildiğini, ihtiyaç ve destek yollarının nasıl kesildiğini, telsiz haberleşmelerinin nasıl dumura uğratıldığını uzun uzun izledik ve izliyoruz. Sonuç: Sanki hiç bir şey olmamış gibi terör devam ediyor.

Bir çok kişi, silahlı kuvvetlerin Kuzey Irak'a yönelik kış harekatının erken bitmesinden rahatsız oldu. Bunu bahane ederek ordu yetkililerine demediklerini bırakmadılar, eteklerindeki taşları döktüler. Ben ise, kışın ortasında yapılan Kuzey Irak çıkarması dahil omak üzere, onu takip eden hiç bir harekata mantıklı bir neden bulamamıştım. Ta ki Taraf Gazetesi'nce, Genelkurmay tarafından eylül 2007 tarihinde hazırlandığı idda edilen “Bilgi Destek Faaliyeti Eylem Planı” nı öğreninceye kadar.

Bu plandan, Kuzey Irak'a ve Türkiye'nin güneydoğu bölgesine yönelik harekatın yıldırma, bıktırma ve sindirme amacı taşıdığını okudum. Böyle yapılırsa, korkuya kapılan iki taraftaki halkın, teröre destek vermekten vazgeçeceğinin düşünüldüğünü öğrendim. Artık düğüm çözülmüş, neden ortaya çıkmıştı. Başka sebep aramak için kendimi yormaya gerek kalmadı. (1)

İster inanın, ister inanmayın Türkiye, örtülü bir iç mücadele yaşıyor. Bu mücadele ülkenin halini, geleceğini ekonomisini, sosyal hayatını velhasıl her şeyini kesinlikle etkiliyor. Bir taraf iyi niyetli, samimi bir yaklaşımla memleketin ve vatandaşın belini doğrultmaya çalışırken, öbür taraf hilelerle ve uydurma mazeretlerle sadece kendi istikbalini kurtarmaya çalışıyor.

Resim:www.arpacik.net/.../20628550.thb%5B1%5D.jpg

(1)Merak edenler eylem planını aşağıdaki adresten okuyabilirler: http://www.taraf.com.tr/haberv.asp?HaberNo=10772 http://www.taraf.com.tr/haberv.asp?HaberNo=10932

 
Toplam blog
: 462
: 707
Kayıt tarihi
: 28.04.07
 
 

Emekliyim. Herkes gibi benim de bir dünya görüşüm var. İnsanların farklı fikir ve inançlara sahip..