Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Ekim '07

 
Kategori
Doğal Hayat / Çevre
 

Karaca'dan Atatürk'e

Karaca'dan Atatürk'e
 

KARACA’dan ATATÜRK’e

Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi “öğreti” yapanlara hayranım.

Kırksekiz yıllık ömrüm içinde ağzından çıkan her sözünü öğreti olarak kabul ettiğim insanların en başında gelir Atatürk.

Sayın Hayrettin Karaca, ulusalcı kimliğini her toplantıda Atatürk’ten alıntılarla tamamlar. Doğrusunu isterseniz, Atatürk’ün “toprak” hakkındaki düşüncelerinin zenginliğini de Sayın Karaca’dan öğrendim.

Örneğin Manisa’da yaptığımız bir toplantıda; “Atatürk’ün Cumhuriyeti gençliğe emanet ettiğini vurgulayarak 10.Yıl Marşı’nı okuduğunda 3 yaşında olduğunu, hala aldığı emaneti korumaya çalıştığını ifade ederek; “Ama, beni kime emanet etti?” diye bize soru soran Sayın Karaca, Atatürk’ün, “Yurt toprağı, sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz; fakat sen, Türk ulusunu sonsuza kadar yaşatmak için verimli kalacaksın.” sözü ile karşımıza çıkmış; “Topraksız tarımın yapılamayacağını, toprağın derdini çözmeden tarımın derdinin çözülemeyeceğini” söylemişti.

Aydın’da yaptığımız bir toplantıda; Atatürk’ün “ Milli ekonominin temeli ziraattir” sözünü 1937’de söyleyediğini, “Bugün dünya ekonomisinin hammaddesinin yüzde 93.7’sinin topraktan, tarımdan geldiğini, Dünyanın karnı açlar ve gözü açlar olarak ikiye bölündüğünü, gözü açları doyurmanın mümkün olmadığını, devamlı büyüyen ekonominin, doğal varlıkları- doğal ekosisitemleri yok edinceye kadar kararından dönmeyeceğini ” anlatmıştı Sayın Karaca.

Yozgat’ta yaptığımız bir toplantıda; Atatürk’ün ”Başlıca güç ve varlık dayanağımız toprak’tır” sözünü hatırlatarak, ” Yirminci yüzyılın ortalarından bu yana dünya gıda gereksiniminin iki kat artması sonucu toprak üzerindeki üretim baskılarının arttığını bunun da hızla üst yüzey toprağı erozyona açık bıraktığını” vurgulamıştı.

Van’da yaptığımız bir toplantıda ; Atatürk’ün “Bir ulusun hayatıyla doğrudan doğruya ilgili olan ekonomisi, çöküşünün de yükselişinin de nedenidir. Zamanımız bir iktisat çağıdır. Kılıç kullanan kol yorulur ama saban kullanan kol yorulmaz, her gün daha çok güçlenir ve toprağına daha iyi sahip olur.” sözünü hatırlatarak, ”Artık başka bir dünya yaratmak için bilgi sahibi yurttaş olmak gerekiyor, yeni bir paylaşım düzeni - yeni bir tüketim ahlakına geçmemiz gerktiğini, çözümün anahtarının bireyde olduğunu, çevre tehdidini ciddiye alacak bilince ulaşmamız gerektiğini ve ancak bu şekilde dünyanın dengesinin korunabileceğini” vurgulamıştı.

Samsun’da yaptığımız bir toplantıda; Atatürk’ün “Bağımsızlık ve özgürlük benim karaterimdir” sözünü hatılatarak, “Ben bugün bir şey arıyorum, benliğimi arıyorum. Ben kimliğimi geri istiyorum, bunu da bulacağım.Çünkü ben Atatürkçüyüm. Başkalarının desteği ile kalkınacakmışım!…Avrupa Birliğine girersem demokrasi gelecekmiş!...

/…/

“Türk Toplumu, ABD’ye neden karşı dostluk hisleri duymuyor?” diye. soran Sayın Karaca, “Yaşam koşullarımın elimden alıp gitmesine, götürülmesine nasıl dostça bakabilirim!...diyerek kendi sorusunu cevaplamıştı.

Atam!

“Ne Sen'den geçeceğim, ne de eserin Cumhuriyet’ten.”

Bana ”anlamam” gerekeni söyleyen Samanlı Köyünden Hayretin Karaca; sağol, varol!..

 
Toplam blog
: 272
: 734
Kayıt tarihi
: 13.10.07
 
 

1959 Sinop Bektaşağa Köyü doğumluyum. Yaşamda, anlaşılacak bir şeyi olanlara ve bunu öğreti yapan..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara