Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Ağustos '07

 
Kategori
Özel Lezzet Durakları
 

Karakuş restaurant - Ürgüp

Karakuş restaurant - Ürgüp
 

Kapadokya turizm alt yapısı ve tesis yönünden kapasitesi oldukça yüksek turizm bölgesi. Ürgüp büyük tesisler yönüyle zengin. Diğer yerel oyma otel, motel, restaurant ve şaraplarını anmak gerekir. Küçük tesisler sayılamayacak kadar çok. Ege ve Akdeniz turizm bölgelerindeki oteller zincirinin çoğunun bir halkası burada.

Büyük otellerde, çoğunlukla satış mağazaları , restorantları kendi bünyesinde. Tur guruplarını kendi tesisleri dışına götürmezler. Ama bu gideceğim yer sadece resturant ama tur guruplarına hitap ediyor. Müdüresi kibar bir hanımfendi. Tesis kendisinin mi bilmem mülkiyetini.

Şimdi Ürgüp'den Mustafapaşa yoluna girdim. Vadi bozkır platonun ortasında yeşil vaha gibi. Öbür tarafta da yabancıların pek bilip uğramadığı şifalı su var karşı sırta doğru. Bizim yönümüz başka ama değilmi? karıştırmayalım. Bir iki kilometre gidince sağa küçük bir tabela ok görürsünüz. Bu bozkır tepelerde nedir bu karakuş diye biryan merakla arar, bir yandan basit stabilize yolda yönünüzü kaybetmemeye çalışırsınız. tepe ve sırtların üstünde bir iki kilometre daha giderken uzaktan Ürgüp, Ortahisar görülebilir.

Siz aradığınızı göremezsiniz taki kapısının önüne varana kadar. Ama buraya gelmeden önce akşam için rezervasyon yaptırmanız gerekir. Öğle servisini görmedim, ama siz akşamı tercih edin. Tepelerin üstünden dereye doğru inerken sol taraf da bir eski antika tipi kapıyı zor fark ettim. Küçük dere vadisine doğru bahçemsi park gibi peyzaj çalışması da yapılmış önünden ileri doğru.

Henüz park etmiş araç yok civarda ama otopark durumundaki alan oldukça geniş. Kapıya doğru yönelmeden yetkili ile sohbet ediyoruz, gelin içeri girelim diyor.

Koca kapılar kaleden mi şatodan mı bir yerlerden çağrışım yapıyor ama benim aklıma kırk haramilerin hazine mağarasının kapısından giriyorum sandım. Öylede bir yere benziyor zaten kapıya gelmeden ne olduğu bellisiz. Ve hala kapıdan girdim, tünel vari geçit, bilinmeze veya masal ülkesinemi götürüyor yoksa diye kendi kendime içten konuşuyorum. Gün ün akşam işiklarıda kapının dışında kalmıştı zaten. Birkaç yan girişi ve yönetim yeri olarak tahmin ettiğim yerleri geçerek tepelerin altına doğru gittiğimin farkındayım.

Birden kaya oyma geçidin sonunda kocaman bir salon. Dairesel planda, ortada kalın yüksek sütunların çevrelediği merkezi alan. Çevrede tavanlar yukarı doğru bombeli geniş bölümler merkezle bütünlük içinde. Orta merkez etrafındaki sütün kolonlar çapı bir metreyi aşkın boyu sekiz on metre civarında çevresel olarak dizilmiş sekiz on adet civarında. Tüm bu salon tertemiz servis için dizilmiş masalar, beyazlar içinde yeraltının karanlığını aydınlatıyor; gizli tavan ışıkları altında.

Gösterilen yere oturuyorum. çevreye göre biraz yüksek sanki orta merkeze en yakın ama loca gibi kenar da sayılır, bu masanın devamı bendan sonra bir gurup daha alır. Diğer taraflarla bin kişi üstü kapasiteli salon. Ben çevre hayretimi binanın oyma stil ve mimarisine yöneltirken guruplar içriye girmeye başladılar.

Dışarısı önceden anladığıma yirmi otobüsü aşkın gurupları getiren tur otobüsleri ile dolmuş durumdadır. Burada tabldot gibi herkes aynı mönüyü yemek durumunda herhalde.Çünkü ben ne getirirlerse onu yiyeceğim. Talebimde olmadı. Turizm sektöründe akşam yemeği tur acentalarınca organizasyonun gereğince uygulama yaparlar ama burada bu atmosferin katkısı başka. Bir yandan soğuk yemek ve aperatifler gelirken, bir sürahi de kırmızı şarap masaya oturdu. Bütün guruplar masalarını doldururken vakit epeyce ilerlemeye başlamıştı. Herkes gündüzki dolaşırken kaybettiği kaloriyi almanın iştahıyla yemeye koyulmuşlar, bu arada tesisin folklör ekibi ortadaki yükselen sahnede yurdumuzun değişik yörelerine has oyunları sergilemeye başladılar.

Işıkların müziğe uyumu ile salonu aynı noktada dikkat toplayan havaya sokan oyunlar gösteri sunarken Kavurma et ızgara, köfte ızgara, sosis ızgara peş, peşe boşalan tabakların yerini alıyor. Bu gösteriler de birçok turzim tesisinde akşam sevislerinde yapılıyor ama unutmayın biz kırkharamiler sarayının salonundayız. Guruplar, satler ilerledikçe eğlenme havasına dalmaya başlıyorlar. Fakat şimdi mistik bir müzikle loşbir mor işikta mevlana ekibi sahne aldı.Herkes pür dikkat, bu bitiyor horon başlıyor bu defa sassizliğe gömülenler sahneye taşmaya başlıyor.

Önümüze yeni yemekler geliyor; Izgara kebablar, kuşbaşı vs. yiyelim içelim, Fırında et kuzu tandır, meyhane pilavı üstünde peynir gibi et doyuyorsun ama yemeklerde iştah açıyor. Ben aslını sorarsanız dahafazlası var ama kısa kestim bu yediğim çeşitleri.Doğrusu açık büfe den bu kadar yemek almaya utanırım. Zaten fazla da oldu.

Bu gecenin akşam yemeği uzayıp giderken, ben herşeyden doymuş olacağımki, teşekkür ederek bu rüya akşamını yer altında bırakıp gecenin karanlığında Nevşehir ikibin evlerdeki evimize dönüyorum.

Sizde gurup olarak kapadokya ya seyahate çıkarsanız, bir düşünün
Belki masal ülkesinde bir yemek yemiş olursunuz.



Not:Fotoğraf çekmemiştim.blog fotoğrafı buraya ait değildir.

 
Toplam blog
: 376
: 1841
Kayıt tarihi
: 06.07.07
 
 

Hayat herkes için aslında yalnızlıktır. hiç kimsenin doğal garantisi yoktur. (Günlük atüel haberl..