- Kategori
- Felsefe
Kararsızlığa ilişkin gece yarısı notları

Kararsızlık duygusunun hissedilmesi için belirli aşamaların art arda gelmesi kaçınılmazdır. Birbirine denk gelemeyen olayların oluşturduğu başı boşluluk, çevredeki düzensizliğin başlangıcını oluşturur. Düzensizlik, tasarlanan hedeften, bir sapmanın olacağını kişiye hissettirir ve kişi sapmanın büyüklüğünü hesaplamaya çalışır. Hedeflerin ıskalanma olasılığının görülmesi ile hissedilebilen ani zayıflık, kişinin güvenini törpüler, hızını keser. Kişi, o andan itibaren yeterince atak olamadığı için, kendi yaşamına karşı hükmü azalır. Hakimiyetini yitirmeye başlar. Sonuç kararsızlıktır. Kararsızlık kişinin gölgesi gibidir, büyüklüğü ise karşılaştığı olayın önemi ile orantılıdır. Hissettireceği duyguların şiddeti ise pişmanlığın tetikleyicisi olabilir.
Pişmanlığın ardından gelecek duygu ise karamsarlık olabilir.
Karamsarlık ile süreğen kararsızlık aslında iç içe geçmiş duygulardır. Kararında sürekli geciken kişinin karamsar olması benim beklediğim kesin bir sonuçtur.
Anne karnında doğumu bekleyen bir bebek, aslında istasyonda sefer anını bekleyen ama yüklemesi yapılmamış bir yük treni gibidir. Yol güzergahının, varacağı istasyonların kimse tarafından belirlenmediğine inandığım bir başlangıçla yollara düşecek, yol ayrımlarında, çalışır durumda makaslarla karşılaşacak, yolunu seçecek, kendi makasını kendi değiştirecektir. Varacağı istasyonlarda kendine ait yükleri sırtlanacak, onları kendi belirleyeceği yere indirecek, belki de orada başka yükler alarak yoluna devam edecektir. Her makas onun alacağı bir kararın uygulaması olacaktır. Makas noktalarında ise yaşanan kararsızlık, kararsızlığın gecikmesine bağlı olarak makasın paslanmasına, işlevini yitirmesine yol açabilecektir. İşlev yitimi, onun gideceği yolu saptıracak, kendini başka bir makas noktasına götürecek, belki de yaşanan kararsızlığın devamı ile kendini dairsel bir güzergaha mahkum edecektir.
Makasın paslanmasını engelleyecek önlemin alınması kişinin kendi sorumluluğundadır. Başarısı ise yaşama karşı gösterdiği hakimiyetinin, kendi donanımının büyüklüğü ile belirlenir.
Kişinin donanımı ise ne yazık ki sadece kendisine bağlı değildir. Yola çıkacağı istasyon sahiplerinin, teknik elemanların kendisi için hazır tuttuğu teknolojinin kalitesine bağlıdır. Her istasyonun olanakları değişkendir. Olanakların doğru ve planlı kullanımı ilk hareketin ve sonraki güzergahın seyrini değiştirecektir.
Ayrıca, belirli bir senaryo dahilinde hazırlanan domino taşlarının düzeneği gibi bir düzeneğin yaşamı ve bireyin kararlarını önceden belirlediği düşünülebilir. Bu sadece kişinin kendi inancı ile açığa çıkan bir kabuldür. Domino taşlarının peşin sıra yıkılması zaman kavramının sürekliliğine benzetilebilse de, arada yaşanılan kararsızlıklar, art arda yıkılması beklenen taşların seyrini değiştirir ve onları sekteye uğratır. Bu sekte, bir plan dahilinde yıkılması beklenen domino taşlarının durumu ile bir farklılık oluşturur. Farklılık, kişinin ilk kabulünü sarsan bir çelişkidir. İşleyişin yönü ve güzergahı, kişinin kararsızlığını kararlığa dönüştürmesi ile değişir. Kişi kendi seyrini, kendi senaryosunu belirler. O nedenle, herhangi bir anda verilen bir karar, domino taşlarının yeniden dizilmesine neden olur. Bu, kişinin kendi iradesi ile kendi yaşamına müdahalesidir. Belki de anlık kararsızlıklar vazgeçemediğimiz bir duygu olarak yaşamımızda mutlaka olmalıdır.
Kararsız olanın, kendince uygun gördüğü bir süre içerisinde kararını vermesi ve uygulaması, olayların seyrini ve yönünü mutlaka değiştirecektir. Kararın kişiye faydalı mı, zararlı mı olduğunun bilinmezliğini simgeleyen merak ise, yaşamın güzelliğini ve heyecanını bize duyumsatan çekici bir duygudur ve var oluş nedenimizin motivasyonudur.
Görsel : Jacques Prevert Paris, 1955, Robert Doisneau