Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

19 Şubat '17

 
Kategori
İlişkiler
 

Kardeşliğe dair

Kardeşliğe dair
 

Kardeşlik olgusu maneviyat bahçesinin en güzel çiçeklerindendir. 

Dinimizin emrettiği '' Mü'minler kardeştir.'' ayeti de bunu çok güzel bir şekilde açıklamaktadır.

Yapılan her iyilik, her güzel paylaşım bizim birlik ve beraberlik duygularımızı arttırdığı gibi, manevi yönlerimizin olgunlaşmasına da vesile olur. 

Karşımıza çıkan her insan bize bir sınavdır. Kimisi bir sabır imtihanı, kimisi bir ödül, kimisi karanlığa bir ışık, kimisi hakikate götüren bir yol, kimisi ise şeytanın bir ortağı... Öyle değil mi? Sakin kafayla bir düşünün önce, kimler var etramızda diye.

Birbirimizi kişisel menfaatlerimiz için değil de, Allah rızası için sevmek ve yine O' nun rızasını gözeterek koruyup kollamak bizler arasındaki dostluğu, kardeşliği baki kılacaktır.

Böyle düşünen kaç kişiyiz, bilmiyorum. Devir, kişisel çıkarlarımıza yakın olanı yakınımızda tutma devri çünkü !

Ne demişti milli şairimiz: ''Güvenme insanlara, menfaati olmasa gelmezler vecde; vaad etmeseydi Allah cenneti, O'na bile etmezlerdi secde.'' Çıkarlara uygun hareket edenler hep çok sevilir; aksi davrananlara haklar bile helal edilmez, öyle değil mi?  Hatta, durum öyle bir hal alır ki, aksi şekilde davranıldığı için hakaret boyutuna varan eleştiriler kulağa gelir sonradan. Örneklerine şahit olmuşuzdur.

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Gün gelir, kardeşliği zedeleyici durumlar da boy gösterir; beşer, şaşar en nihayetinde.  Şeytan ise böyle anları bekler, insanların aralarına fitne tohumu ekmek için. Kulağa fısıldar; ''sil onu,  bu sana yapılır mı?'' diye. O an, hararet içindeki insana da hoş gelir bu sözler. Laf kuryeciliği - koğuculuk - kışkırtma - söylenenlere ekleme yapanlar da gelecek felakete zemin hazırlar. Ve insan, ondan sonra gerisini düşünmeden öfkesini dışa vurmaya, beraberinde etrafındakileri de bu ateşi körüklemek için toplayarak, tüm gemileri yakmaya başlar. 99 tane çiçeğin yanında görülen bir yabani ot için tüm bahçeyi ateşe vermek gibidir kardeşliği düşmanlığa çevirmek. Şeytanın sesine kulak vererek yüzlerce iyiliği, bir kusur ile silip atmak da böyle ateşe vermek gibidir; caniliktir, zalimliktir.

Gemilerin yanması kardeşliğin adını değiştirir sadece: Öz kardeş gibiyken, artık sevap kardeşi olur onlar. Bakın nasıl oluyormuş, görelim: 

Kuran-ı Kerim' de Hucurat Suresi 12. Ayet şunu der: ''Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizin arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte, bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.''

Öz kardeş gibi olanlar, kendi aralarındaki hayır hasenattan mükafatları olan sevapları karşılıklı kazanırken, sevap kardeşleri de arkasından paylaşım yaptıkları kişiye kendi sevaplarından ikram ederler. Yani, etinizden yemelerinin hesabını sevaplarıyla öderler.

Evliyalardan Hasan Basri hazretleri, kendisini gıybet edenlere bir tabak dolusu hurma yollamış ve eklemiş: ''Siz bana hasenatlarınızdan, sevaplarınızdan ikram etmişssiniz; ama ben bu ikramınıza layıkıyla karşılık veremeyeceğim, mazur görünüz.''

------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bize her iki şekilde de kardeşlik yapan, sabır imtihanında Allah'a sığındıran, şükür imtihanında da yine Allah'a secde ettiren insanlar için biz nasıl kötü düşünebiliriz ki?

Kin ve adavet ile şahsımıza, haysiyetimize, maneviyatımıza saldıranlar yalnız ve yalnız şeytanın sözlerine kulak verenlerdir. Ama, yine kardeşimizdir.

Dünya bize sırtını dönmüş, ahiret hayatı her geçen gün yaklaşmış durumdayken; dünyanın peşinde koşmak, ölüm bizi yakalamayacakmış gibi yaşamak ne büyük bir cehalettir. 

Dünya hayatı toprağın üstünde koşulan, tek seferliğe mahsus bir maratondur. Her şey bu parkurda karşımıza çıkar; İyiler, kötüler, engeller, kolaylıklar, ikramlar, mahrumiyetler... Bitiş çizgisi ise boyumuzca bir çukurdan, yani toprağın altından ibarettir.

Mezarlıklar, ibret almamız için vardır; çünkü ''onlar da yaşadı bizler gibi, bizler de gideceğiz onlar gibi.'' Dünya malı dünyada kaldı, yalnızca amelleriyle gitti hepsi.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu dünyaya bir dikili ağaç bırakmak, Allah'ın rızasını gözeterek yaşamak için bu toprağın üstü var.

Ama, yapılan herşeyin hesabını vermek için de; bu toprağın altı var.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

 
Toplam blog
: 70
: 689
Kayıt tarihi
: 08.10.14
 
 

YTÜ, Kimya Yüksek Mühendisi... Kağıtlar yetmiyor yazmaya... "Daha bitmedi! ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara