Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Temmuz '08

 
Kategori
Kitap
 

Karnaval gecesi

İzlenimler

Gizemli Bir Söyleşi Nabide KILINÇ

KARNAVAL GECESİ

Günlerden Cuma.13 Ekim 2006. Bu takvim Balıkçı’nın ölüm yıldönümüne de işaret eder.

Postadan bir kitap çıkageldi. Kitap “Erdoğan Çokduru” için yazılmış. “Karnaval Gecesi” bütün şiirleri. Hazırlayan bu kitabı bana gönderen hocam “Prof.Dr. Şadan Gökovalı”dır. Salihli Belediyesi kültür yayınlarından.

Bir Karnaval gecesindeyim şimdi

Anasını yitirmiş çocuklarca şaşkın

Ellerinin sıcaklığı hala ellerimde

Akasyaların şarkısını sen de duyuyor musun?

Gelen kitabı açarken, mutluluğum kitabın sayfalarında uçuşuyordu. Dizi dizi yıldızlar dizilmişti gözümün önüne, pırıltılarını inadına inadına yayıyorlardı. Güzellik bu olsa gerek dediğim düşüncelerim, dalıp dalıp gidiyordu, kitabın sayfaları arasında.

Bu kitabın en güzel dizesini hocamla birlikte seçtik;

Sen bir şarkısın rüzgarların getirdiği

Belki de bir rüzgarsın şarkı söyleyen.”

Sevgili hocam Şadan Gökovalı’ya çok teşekkür ediyorum. Kitabın sayfasına şöyle yazıyor; Bu kitabı var eden “sevgi ve emek”tir. Ben, buna bir de “vefa” ekliyorum.

Aynı anda radyoda bir türkü okunuyor. “Deniz Üstü Köpürür”.

H.İlker Altınsoy’un kitabını incelerken, kitabın 131.sayfasında “Deniz Üstü Köpürür” türküsünün öyküsü anlatılıyor. Bir satırında şöyle yazıyor; Ulalı sanatçı Şerafettin Civelek , babasından dinlediklerini Şadan Gökovalı’ya aktarır.

Bu türküyü TRT radyolarına kazandıran Şerafettin Civelek’tir.

Ben Şerafettin Civelek’le ilgili akrabalık bağımın olduğunu biliyorum. Bu bağların kolları eminim ki, Ünal ağabeyimin(Türkeş) arşivinde geniş bir şeklide yer almaktadır.

Şerafettin Civelek’in babası , babamın ailesinin en yakın akrabası, yeğeni (dedemin)olmaktadır.

1950 yılında radyo sanatçısı olarak TRT’ye girer. Koca Kavak Yarıldı, Yandım Ayşe’m, Hede aman da hede aman, Çay derelerine, Gök Dinli Yarim, Asara çıktım yoruldum, türkülerini TRT arşivlerine kazandırmıştır.

Ayrıca; Zeybek sevdası, Köyün öğretmeni, Ana gibi Yar olmaz, Ferayi’dir Kızın Adı gibi tiyatro eserleri bulunmaktadır.

Daha önce de, hocam Şadan Gökovalı’dan “Çıkagelse Elleri” Arif Karakoç’un şiirlerinden oluşan kitap gelmişti.

Çıkagelse Elleri yazısında şöyle okudum; Gönüldeşim yine İbrahim Ergin gibi, Arif Karakoç’da şunu derdi;

-Gün gelecek, Balıkçı’nın çağında yaşadık, diye sevineceğiz.

Ve eklerdi; ne yapıp edip, Balıkçı ile tanışmalıyız.

Arif’i aldım yanıma, Balıkçı’nın İnönü cad.232.sk.Merhaba apartmanı.ıı.3 numaralı dairesinin kapısını çaldım.Salondan Balıkçı’nın odasına yöneldik. Odaya girince karşıda bir divan, sağda bir masa, masa ile divan arasında bir koltuk.Solda kütüphane ve onun önünde bir boşluk vardı. Balıkçı masada bir şey yazdıktan sonra, “yoruldum” der ve sözgelimi divana uzanarak başka dilde başka bir şey yazmaya dururdu.

- Balıkçı derdim “bu nasıl iş”? Hem yorulduğunu söylüyor, hem de soluklanmadan başka işe giriyorsun?

Balıkçı;

Dinlenmek demek ne demek yahu Şadan derdi.” Dinlenmek demek uğraş değiştirmek demek”.

Balıkçı “örümcekler “diye bağırdı.

Arif , tası tarağı toplamadan gidesi oldu.Eteğinden tuttum:

Görmüyor musun, bize “örümcekler” diye bağırdı, dedi usulca.

Ben, Balıkçı’yı bildiğim için.

-Bize bağırmadı o, gel ardımdan, dedim.

İçeriye girer girmez Balıkçı’ya sordum.

-Niye sanki ille de “örümcekler”dedim.

Balıkçı;

Elbette örümcekler dedi ve anlattı.

(“...”)

Arif Karakoç Merhaba apartmanından çıktıktan sonra, patlamaya hazır bomba gibiydi.

Benim eve( ki balıkçı’nın oturduğu Merhaba apartmanıyla benim oturduğum Ekspres Apartmanının arası, bir durak var yoktu)yürürken hep tempoyu yineliyordu:

-Bom bom bodu bom bom...

Şiire durmuştu Arif.Eve varır varmaz, “bom bom”ları yazıya döktü.

Çıkagelse Elleri

Ayıngeçlere su yürüdü hanımım

Su yürüdü kadındaki şekere

Arılar bal gibi kondu çiçeklere

Kondu sevişmek üzere...

Sevişirken çıkagelse elleri

Örümcekler gibi sevişirlerdi.

Balıkçı’nın ölümünün 33.yıldönümünde Cumhuriyet gazetesinin son sayfasında “manevi oğlu Şadan Gökovalı Balıkçı’yı anlattı” başlığıyla haberi okudum.

Yine, okuduğum bir habere göre, İzmir’de Kültürpark’ta düzenlenen törene Şadan Gökovalı katılmıştır.

Çıkagelse Elleri kitabının bir sayfasında, hocam Şadan Gökovalı “Ezbere Arif Karakoç şiiri “ yazısında şöyle anlatmaktadır:

“TRT programında; o yılların ünlü şiir okuyucusu bir radyo programı için stüdyoya alınır. O ünlü şiir okuyucusu sözün bir yerinde, “ben Türkiye’de ezbere en çok şiir bilen insanım.” Dedi. Ve ekledi; ben yaklaşık 100 kadar şiiri ezbere bilirim.

Spiker Günay Oğuz, band kaydını durdurdu. Bunda bir yanlışlık olacak, dedi ve ekledi. “Bizim şadan, bir şairden 100 tane şiir bilir ezbere..”A. Nedim Attila’da sıkca söyler; Şadan hoca ezbere 100 şiir bilir, ama her şairden 100’er şiir. TRT’nin eski başspikerlerinden Gürsu Arat’da şöyle dedi; Şadan TRT’de yaptırılan bir araştırmaya göre ezbere en çok şiir bilen kişinin sen olduğun ortaya çıktı”.

Herhalde her Türk şiir sever gibi en çok Nazım Hikmet’ten şiir bilirim.

Bunu Orhan veli izlese gerek. Üçüncü sıraya kendimi koymalıyım.Sonra Erdoğan Çokduru’dan hayli ezbere şiir bilirim. Onu Arif Karakoç’un şiirleri izler...

Söyleşisi baldan tatlı, şiirleri gülden daha güzel kokan, gönlü şelalelerden akan sular gibi duru akar akar gider, sel olur şiirlere konar, gönüllere karışır...

Sevgili hocam, ” Şadan Gökovalı”ya bayramda en güzel duygularımı sevgi ve saygılarımı arz ederim.

Bayramınız güzel duygularla yaşansın...

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..