Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ağustos '09

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Karpuz yine tarlada kaldı!!

Karpuz yine tarlada kaldı!!
 

Yaz mevsiminin vazgeçilmez meyvesi olan karpuz yine tarlada kaldı!! Çiftçinin her hasat dönemi farklı ürünler için yüz yüze geldiği “ürün para etmiyor” söylemi tarım sektöründeki işleyiş bozukluğunun bir göstergesi olmuştur. Ülkemiz tarımının en büyük sorunu haline gelen üretimdeki arz-talep dengesizliği, bir kez daha üreticiyi zor duruma düşürürken, tarımsal politikalarda ısrarla uygulanan hata ve yanlışları tekrar gözler önüne sermektedir. Tarımın üretim, işleme ve pazarlama aşamalarında sağlıklı bir projeksiyonunun olmaması, organizasyon hataları ve örgütsüzlük tarım sektörünün hak ettiği güçlü yapıya kavuşmasını engellemektedir. Bir yıl para eden bir üretimin ertesi yılda aynı beklentiyle daha fazla miktarda ekilmesi veya para etmeyen bir ürünün üretimini bir sonraki yılda azaltılması sadece bilinçsiz üretimin değil aynı zamanda bir çaresizliğin sonucu olarak değerlendirmek gerekir.

Toplam yüzölçümünün yaklaşık % 36’sını tarım alanlarının oluşturduğu ülkemizde, sahip olduğu bu tarımsal üretim potansiyelini tam olarak kullanamamasına rağmen tarımsal üretimde kendine yeter bir konumdadır. Coğrafi konum ve uygun iklim şartları sayesinde birçok tarımsal ürünün doğal koşullarda üretilebildiği dünyanın ender ülkelerinden biridir. Son yıllarda, bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen teknolojik gelişme ve uygulamaların tarımsal üretimde kullanılması da tarım ürünlerinin her mevsimde ve ekonomik bir şekilde yetiştirilmelerine olanak sağlamaktadır.

Tarımsal üretimde fazla ekim, yüksek girdi maliyeti, aşırı sıcak-soğuk, rüzgâr, kuraklık, sel vs. gibi beklenmeyen olumsuz çevre koşulları üretim maliyetini artırmakta, etkin olmayan iç pazar, bölgeler arası arz-talep dengesinin kurulamaması, yetersiz ihracat ve dışa bağımlılık gibi diğer faktörler de sektörü zora sokmaktadır. Tarladan sofraya kadar olan üretim, işleme, nakliye ve pazarlama aşamalarında tarım üreticisinin çıkarlarını gerçek anlamda koruyacak reel bir örgütlenme veya güçlü bir kuruluşun olmaması üreticiyi zarara uğratmaktadır.

Gelişmiş birçok ülkede tarımsal ürünlerin yıllık üretim miktarını bölge, havza ve üreticilere göre belirleyen, iç ve dış pazar sağlayan farklı hukuki yapıya sahip ancak yönetim şekli ve yaptıkları görevler bakımından benzerlik gösteren çeşitli örgüt ve organizasyonlar bulunmaktadır. Üreticilerin bizzat kendilerinin dâhil olduğu bu yapılanmaların görevi; üretilen bütün tarımsal ürünleri iç ve dış pazarda en iyi şekilde pazarlayarak üreticinin gelirini artırmaktır. Bu organizasyonlar, aynı zamanda çeşitli araştırma ve geliştirme çalışmaları yürüterek ürünlerin kalitesini artıracak daha sağlıklı ve ekonomik ürünlerin üretilmesine olanak sağlarlar.

Ülkemizde tarımsal üretimin farklı aşamalarında rol oynayan Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Ziraat Odaları, Ziraat Mühendisleri Odaları, Ticaret ve Sanayi Odaları, Borsalar Birliği, TMO ve Çeşitli Kooperatif ve Birlikler vs. gibi çok sayıda kurum ve kuruluşlar bulunmaktadır. Ancak bu kurum ve kuruluşlararası yeterli işbirliği ve eşgüdümün olmaması sağlıklı bir tarım politikasının oluşmasını engellemekte ve bunun sonucunda da dengesiz bir üretimin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

Ülkemizde üretici veya çiftçiler son derece örgütlü ticaret veya sanayi kurum ve kuruluşlarından girdi satın almalarına rağmen, ürünlerini pazara sunarken aralarında iyi bir organizasyon ve örgütlenmenin olmamasından dolayı kendi ekonomik çıkarlarını koruyamamakta ve dolayısıyla karpuz örneğinde görüldüğü gibi ağır ekonomik bedeller ödemektedirler.

Sermayenin, yaşamın tüm alanlarında giderek biraz daha fazla etkisini artırdığı günümüzde, iyi örgütlenme ve etkin organizasyonlar sayesinde özellikle siyasi alanlarda söz sahibi olarak çıkarlarını koruyarak büyümeye devam etmektedirler. Ülkemizde alınacak bütün siyasi veya ekonomik kararların alınmasında bu sermaye örgütlerinin görüşlerinin alınması örgütlü ekonomik gücün işlevini göstermektedir. Başta Sanayi olmak üzere birçok sektöre hammadde sağlayan Tarım sektöründeki bu örgütsüzlük ve reel olarak aktif olmayan organizasyonlar bunların ülke yönetiminde temsil edilmemesine veya hesaba alınmamasına neden olmaktadır. Demokrasinin gereği olarak görülen örgütlenmenin olmaması, sektörün sorunlarının çözümünde kamuoyu desteğinden de mahrum bırakmaktadır.

Gelişmiş ülkelerdeki ilgili model ve işleyişler göz önüne alındığında, ülkemizde de tarımsal üretimde başarının yolunun ancak üreticilerin iyi bir şekilde örgütlenmesiyle mümkün olacağı görülmektedir. Tarımsal ürünlerin üretiminden pazarlanmasına yani tarladan sofraya kadar olan tüm aşamalarında iyi bir örgütlenme beraberinde reel organizasyonları meydana getirecektir. Bu organizasyonlar ise tarım işletmelerinin üretim gücü ve gelirini artırarak bunları hak ettikleri konuma gelmesini sağlayacaktır. Örgütlenme, sektörün ekonomik çıkarlarını korumakla birlikte, gerektiğinde kamuoyu oluşturmak, yenilik ve gelişmeleri takip ederek değişen piyasa koşullarına karşı önlem alıp strateji geliştirecektir. Ülkenin büyük bir nüfusunu bünyesinde barındıran bu kesimin iyi bir şekilde örgütlenmesi, onu ekonomik bir güç haline getirerek ülke yönetiminde de söz sahibi olmasını sağlayacaktır. Üretici ile tüketici arasındaki zincirin iyi örgütlenmiş bir organizasyon tarafından sağlanması, ürünleri daha taze ve ucuz bir şekilde tüketiciye ulaştırılmasını sağlayarak aynı zamanda tüketiciyi koruyacaktır.
 
Toplam blog
: 87
: 2735
Kayıt tarihi
: 02.07.09
 
 

Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi’nden 1997’de mezun oldum. Aynı Üniversitede yüksek lisans ve..