Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

24 Ağustos '08

 
Kategori
Gezi - Tatil
 

Kaş'ının Üstünde Meis (*) Var

Kaş'ının Üstünde Meis (*) Var
 

2008 Dünya'nın En Seksi Plajı! :)


Yaz mevsiminin gelmesiyle beraber hemen herkeste aynı soru cümlesi hâsıl olur: Nereye gidelim? Bir tatil için sorulacak en yanlış sorudur bu aslında; en azından başlangıç olarak. İyi bir tatil planı için –tabi eğer müdavimi olduğumuz bir yer yoksa- sorulması gereken ilk soru, “Nasıl bir tatil istiyorum?” olmalıdır.

Tatil dendiğinde akla ilk gelen “Bodrum – Marmaris” seçeneği, kısa süreli bir “yaz kaçamağı” yapmak isteyenler için ideal mekânlardan biri kuşkusuz. Çapkın beylerimizeyse, başta Alanya olmak üzere Güney Sahilleri’nin birçok noktası şiddetle tavsiye edilebilir; hele ki Rus merakı olanlar için.

Farklı bir seçenek arayıp da, “Güzel bir deniz tatili olsun istiyorum. Ama öyle Rus falan olmasın. Hatta seks turizmine yönelik bir şey de olmasın. Mümkünse doğal güzelliği, hatta yanında tarihi dokusu da olsun. Sessizlik ve yalnızlık istiyorum ama her an için fikir değiştirip bol eğlencenin ortasına da düşmek isteyebilirim; eğlence seçeneği de olsun. Ama öyle gündüz sadece plajla da geçmesin, farklı etkinlik imkanı da bulunsun….” diyenler için ideal bir tatil mekanıdır Kaş…

Doğrudan uçakla gidecekler için yol güzergâhı zaten belli; Antalya’ya ineceksiniz ve oradan karayoluyla Kaş’a ulaşacaksınız. Otobüsle gitmek isteyenler için de pek farklı bir durum söz konusu değil. Ancak; eğer ki otomobilinizle gitmeye niyetlenirseniz, elinizdeki karayolu haritasının “kestirme” yollarına fazla güvenmemenizi öneririm. Haritadaki “kırmızı çizgili” yolu takip ederek önce Antalya, oradan da Finike üzerinden Kaş’a girmek mümkün. Bilmediğiniz bir yolda kuş uçuşu “kestirme yola” niyetlenip de Korkuteli üzerinden Gömbe Yaylası’nı geçerek Kaş’a ulaşmak, “Yahu ben deniz tatili yapacağım diye yola çıktım, ne işim 2.000 metre rakımlı dağın başında” sorusunu da beraberinde getirecektir; tecrübe sahibinden aktarılır. Her yarım saatte bir karşınıza çıkacak tabelalarda en fazla 10 kilometre gidebildiğinizi görüp, yaşanılan sinir bozukluğu sonucu arabayı uygun bir kenara çekerek yayla düzünde 4 kişilik bir halay çekme merakınız varsa, “kestirme” yolu kullanarak Gömbe Yaylası yolunu tercih edebilirsiniz.

Kaş’ta konaklamak için her bütçeye uygun bir otel bulabilmek mümkün. Geniş bir deniz manzarası, karşınızda Meis adası, sağınızda antik tiyatro ve odanızda sessizlik istiyorsanız, Kale Otel güzel bir seçenek olabilir.

Denize girmek için, genellikle konaklanılan otellerin müşterilerine ait plajlar kullanılıyor. Kaş’ın merkezinde kumsal arayanlar hayal kırıklığı yaşayabilir. Plajlar, çoğunlukla kayalıkların üzerine kurulmuş, işletmeler tarafından hazırlanmış iskelelerle hizmete devam ediyor. Bununla beraber, “Dünyanın En Seksi 10 Plajı” arasında ilk sırada yer alan Kaş Plajı’nın nerede olduğunu merak edenler, varsa kendi otomobilleriyle veya Kalkan’a giden minibüslerle Kaputaş Plajı’na gidebilirler. Kaputaş’a gidenler, yanlarına muhakkak deniz gözlüğü de almalı; suyun altındaki büyüleyici güzelliği görenler, bir daha hiç çıkmak istemeyebileceklerdir.

Gündüz aktivitelerinin bol seçenekli olduğu yerlerden biridir Kaş. İsterseniz tekne turuyla baştan çıkarıcı güzellikteki koyları gezip yüzebilir, isterseniz tüple dalış yapabilirsiniz. Yamaç paraşütüne merakı olanlar için de yeterli alternatifler mevcut tabi.

Kaş’a gidip de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri de Saklıkent. Burada küçük bir uyarı da yapmak gerek; Saklıkent’e gitmek isteyenler, ayaklarına sandalet almak zorunda. Debisini aşıp çağlayan şelalelerden geçmeye çalışırken, terliklerinizden birini veya ikisini birden kaybetmeniz olası. Gerçi bu durumda, sağda solda bulduğunuz terlik teklerinden biriyle de idare edebiliyorsunuz.

Ve Patara… Bir an için nerede olduğunuzu unutmak ve hem doğanın hem de tarihin dokusu içinde kaybolmak istiyorsanız, Patara tam da doğru adres. Ancak, hele de şu dönemde gidecekler, lügatlerindeki tüm küfürleri tazelemekle kalmayıp, yenilerini de icat edeceklerdir muhakkak; düğümlenen boğaz ve nemlenen gözlerle birlikte… Kumsala ilerlemek için yürüdüğünüz yolda kafanızı hafif sola çevirdiğinizde, büyük yangının küllerini, hafif sağa çevirdiğinizdeyse binlerce yıllık tarihi eserlerin üzerindeki karaları göreceksiniz. Yine de; yakın zamanda başlayan kazı çalışmalarıyla gün ışığına çıkan antik kent ve ilk görüşte çarpılacağınız kumsal, sizi heyecanlandırmaya yetecek. Hemen sağınızdaki tabelanın abukluğuna şaşırmayın; birileri kumsalda deveyle gezmiş olmasa, böyle bir yasaklama da getirilmezdi muhtemelen! Ne ki; kumsala indiğinizde göreceğiniz Caretta caretta izleri, sizi çocuksu bir coşkuyla zıplatmaya yetebilecek.

Kahvaltılar genelde otelde yapıldığından, öğle yemekleri de plajda halledilebildiğinden, yemek konusundaki önemli kısmı akşam öğünü oluşturuyor. Zaten deniz kenarı kentlerde yaşayanlar için çok farklı ve cazip olmasa da, denizsiz şehirlerden gelenlerin ilk tercihini deniz ürünü satan restoranlar oluşturuyor. Bunların en başında, Kaş’ın lüks ve popüler mekânlarından sayılabilecek Mercan Restaurant geliyor. Sıklıkla balık yeme şansına sahip olanlar için bir uyarı: Kaş’ta çuprayı tercih etmesinler. Silivri’de çupra yiyip de tadını alanlar, Kaş’ta aradıklarını bulamayacaklardır muhtemelen! Deniz ürünlerinde değişiklik arayanlar için ilk tavsiye lagos, bir diğer seçenek olarak kılıçbalığı olabilir. Kalamar, midye ve karides gibi klasikler de ihmal edilmemeli tabi.

Yemek konusunda çeşitlilik arayanlar ve özellikle meze merakı olanlar için tereddütsüz tavsiye edilebilecek bir diğer mekân Sofra Restaurant. İnanılmaz sempatik ve hoşsohbet bir karı koca tarafından işletilen mekân, bilhassa mezeleri konusunda iddialı; Milliyet Gazetesi gezi yazarlarından Nadir Elçi’nin “Mezeleri beğenmezseniz hesap benden” diyebileceği kadar iddialı üstelik.

Makarna sevenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken yerlerden biri Spagettici! Birkaç yıl İtalya’da kalıp bu işin eğitimini almış iki kardeş tarafından işletilen mekân, her türlü makarna seçeneğini sunuyor. Yemeğin üzerine tatlı olarak tiramisu alacak olanlar, yanına mutlaka badem likörü de söylemeli.

Aklınıza gelecek her türden müziği dinleyebileceğiniz eğlence mekânlarını bulabiliyorsunuz Kaş’ta. Türküden tutun da; fasıl, pop, jazz, rock hatta new age gibi seçenekler bile var. Diğer tatil beldelerinden farklı olarak, fazlaca disko bulamıyorsunuz Kaş’ta; bu da Kaş’ın tercih edilmesi için iyi bir gerekçe oluyor zaten. Yine de bu tür eğlenceden hoşlananlar için Red Point gibi seçenekler de bulunuyor.

Kaş’ta eğlence mekânları gece 03.00’e kadar açık. O saatten sonra yavaş yavaş kesiliyor müzik. Ve asıl eğlence bundan sonra başlıyor. Kimilerinin yalın olarak “kaldırım” kimilerininse biraz daha geliştirdiği şekliyle “duvar” faslı... Sabaha kadar açık olan marketten soğuk biranızı alarak sahildeki kaldırımın üzerine oturuyorsunuz; sizin gibi oturan 100–150 kişiyle birlikte. Ve çok geçmeden, kılıfından çıkan gitarın saatler sürecek şarkılarına eşlik ediyorsunuz. İster grup olarak gelin ister tek başınıza, eşlik edilen şarkılar ve tokuşturulan biralarla beraber yepyeni arkadaşlıkların içinde buluyorsunuz kendinizi. Kaldırımdaki “canlı müzik” sabah ezanına kadar kesintisiz devam ediyor. Ezan sesine müteakiben sivil polisler geliyor, sahildeki yatlardan şikâyet geldiğini söyleyip müziği kesmeniz konusunda ricada bulunuyor. Eğer bir parça akıllıysanız iki seçeneğiniz var: Gitarı kılıfına koyup 50–60 kişiyle beraber gideceğiniz antik tiyatroda müziğe devam etmek veya yine gitarı kılıfına koyup müziği keserek polislerin gitmesini beklemek; onlar gittikten 20 dakika sonra kaldığınız yerden devam edebiliyorsunuz. Daha sıcak ve “atraksiyonlu” dakikalar yaşamak isteyenler için bir seçenek daha var: Alkol duvarını aşmış kafayla polise diklenmek! Anlayışlı Kaş polisini 15 dakika boyunca tahrik etmeyi başarabilirseniz, itiş kakışlı bir geceyi de garantiliyorsunuz demektir. Sonrasında müzik tamamen kesilmiş oluyor ama olsun; ertesi gün anlatacak güzel bir konunuz oluyor!

Antik tiyatro, sadece polisin uyarısından sonra tercih edilen bir mekân değil elbette. Denizi yukarıdan görebileceğiniz, özellikle akşamüstü günbatımı saatlerinde müthiş bir romantizmi barındıran bir yer.

Fotoğraf meraklıları, güneşin batış saatine aldanmamalı. Güneş dağın ardından battığı için, limana çarpan kızıllığı, eşsiz güzellikteki çarşı içinde yakalayamıyorsunuz. Bu yüzden; tarihi evleri, çarşıyı, sokakları çekmek isteyenler, ışıktan en iyi şekilde yararlanabilmek için (Ağustos ayı değerleriyle) en geç 18.30’da başlamalı çekimlere.

Kaş’ta kaçırılmaması gereken bir başka güzellikse ay doğumu. Bu muhteşem manzarayı izlemek için en ideal yer, limandaki fenerin önündeki kayalıklar. Hele de dolunaya denk gelmişseniz, bir yanda Kaş’ın eşsiz güzelliği, diğer yanda Meis Adası’nın baş döndürücü görüntüsüyle âşık olabilirsiniz; hem bu tatil beldesine hem de… neye isterseniz…

Geri dönüş zamanı yaklaştıkça, kime ne hediye götürüleceği telaşı da başlıyor usul usul. Çarşıdaki hemen her yer hediyelik eşya satanlarla dolu olduğundan, ne alınacağı konusunda hiçbir sıkıntı yaşanmıyor. Ancak, düzayak yerlerden alışveriş yapılmaması tavsiye olunur. Aynı malı daha ucuza almak isteyenler, çarşının arka kısımlarını tercih etmeli.

Kaş, her şeyden öte dingin güzelliğiyle âşık ediyor kendine. Daha ikinci gününüzde, beldeye yerleşme planları yapmaya başlayabiliyorsunuz. Bırakıp gitmekse, tutkulu bir aşkı yaşamaktan vazgeçip ıstıraplı bir ilişkiye dönmeye benziyor.

Ve Kaş’tan ayrılmak; yıllarca aradığınız “hayatınızın aşkını” geride bırakıp, bir an önce ona geri dönmek istemekle aynı anlama geliyor…

(*) Meis, Yunancada göz anlamına geliyor.

 
Toplam blog
: 70
: 1618
Kayıt tarihi
: 23.07.06
 
 

Milliyet Blog'un ilk yazarlarındanım. Uzun yıllar gazetecilik yaptım, sonra bir sabah uyandım ki ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara