Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Portakal Çiçeği ve FISILTI

http://blog.milliyet.com.tr/elvince

01 Aralık '06

 
Kategori
Kış Sporları
 

Kayak

Kayak
 

''Gara dağlar gar altında galanda, ben gülmezem'' Diyen şair ne güzel söylemiş.. Dağlar.. O kapkara dağlar.. Bir anda beyazlara bürünüverir kar yağınca.. Başka türlü beyazlamaz o dağlar zaten..Beyazlıklar hep dağlara yakıştırılır zaten.Niye ki? Kara,kapkara dağların ağarması'' hoşumuza mı giidiyor? Bütün mevsim kara kara karşımızda durduklarından mıdır nedir,onlara beyazlıklardan bir elbise biçildiği için mi acaba? Sabahları daha hoş oluyor.Pencereden bir bakıyorsunuz dağlar bembeyaz kesilmiş!.. Bir çırpıda beyazlara bürünmüş her yerle birlikte..Bu kadar sıkı ve eli çabuk terzi,biçivermiş üzerine beyaz kumaştan urbasını.Bu kadar beyaz kumaşı nasıl tedarik etti dersiniz? Evet..Dağlar bembeyaz..Ağaçlar o beyazlıkların yükünü taşıyamıyor.. Kuşlar yerlere serilmiş yine,debeleniyorlar..

Yakınıumızda bir şenlik yeri vardı: ''Petrofka'' Geniş düzlükleri, tatlı neyilli arazisinde kayak yapılırdı. Sokaklarda düşe kalka öğrenenler,kayağı buralarda denerdi.Burada daha zevki olurdu kayak. Bir lunapark gibiydi burası.Atlı kızaklar sizi buralara getirip bırakırdı.Akşamı da şehre götürmek için dizilirlerdi bu kayak merkezinde.. Kimler yoktu ki buralarda..Koskoca göbekli bizim bakkal amca da buradaydı. Bu amca,kayağı ile apayrı bir insan hüviyetine bürünmüştü sanki.. Düşenler.. Kalkarken bir daha düşenler..Onlara bakıp bakıp gülenler...Gülenlerin de onlar gibi peşpeşe yerlere düşmesi..Bir curcunaydı.Bir şenlikti. Lunaparktı sanki burası.Dönme dolapların gıcırtısı yerine,burada karlara basılırken çıkan gıcırtıları vardı..

Babam,o şehrin Emniyet Müdür idi.Kaymak.. Bisiklete binmek.. Top oynamak... yasaktı bizlere... Mahallemizin çocuklarında oturmalı kızaklar vardı.Benim yoktu. İçim gidiyordu. Kızakların üstü kilimlerle kaplı,motifliydi .Kızaklı demirler,birer çekili kılıç gibiydi. Yokuş aşağı,yanlamasına kızağa uzanıp da koyverdin mi kendini, doyum olmazdı.Ayaklarından birini arkaya uzatıp,ayağının burnu ile arayerde piste dokunarak dönüşler sağlanıyordu...Çaresiz okul çantalarımızı kullandık kardeşimle. Tahta kontraplak,zarif çantalardı.İki kaymadan sonra her iki yüzü de kel gibi açıldı,bembeyaz oldular.

Karakola gidip,toplanan kızakların anbarından,kendime ''Afili'' bir kızak seçtim. Mahalledeki arkadaşlara caka sattım.Bir tek gün elimde kaldı kızak. Ertesi gün,kızağın sahibi,malını tanıdı.Çekip aldı altımdan.Ne denir? Mal onundu... Ayaklara takılan ''Ski'' denilen kayaklar çok hoştu.Babamın evdeki kartlarından birini alıp,arkasına not yazdım: ''Oğluma bir çift kayak vermenizi rica ederim'' ve babamın imzasını da altına attım.Karnelerimizi imzalarken,nasıl yapıyor diye hep bakmışımdır.Yani oradan talimliyimdir. Kayaklar,senet karşılığında,Beden Terbiyesi Müdürlüklerinden temin ediliyordu. Parasızdı. Kayak kırıldı mı.ödeyeceksin. Müsabakalar hariçti.. Kartı alıp,müdürün karşısa oturdum.Kartı uzattım. Aldı. Okudu. Başını kaldırıp yüzüme dikkatlice baktı.Bir an düşünür gibi yaptı..İçimden ''Eyvah'' dedim. ''Şimdi yandık'' demeğe kalmadan,eli telefona uzandı..Bir numara çevirdi ve beklemeğe başladı... Adamın bir gözü de bende,ayırmıyor.Bir kalkıp gidesim geldi..Nereye gidersin paldır küldür?! Yaşım o zaman daha on bir..Ve müdür konuşmağa başladı: ''Sayın Müdürüm..Kartınızı aldım.Oğlunuza şa an kayak veremiyeceğiz.Gelecek hafta yeni kayaklarımız gelecek.Onlardan vermeyi düşünüyorum..'' Dedi.. Bir an müdür dinlemede kaldı ve,telefonu yavaşca yerine korken,bana dönüp: ''Sizi pederiniz çağırıyor'' demesin mi?

Ben doğru eve gelip,erkenden uyudum.Peder bir şey sormadı.Unutmuş olabilirdi. Ağabeyimin kayağı vardı.O kadar istedim vermedi.Bir gün kaçırdım kayaklarını, Havaya dikince,boyumu iki kat geçiyordu kayağın boyu.Alıp kızağa bindim. Atlı kızak Petrofka' da indirdi beni..Kayakevinde sıcak bir hava vardı. Çaylar semaverlerdeydi. Koca salonun köşelerinde,tavana kadar yükselen gövdeleriyle ''Pec'' denilen sobalar vardı.İki kişi elele verip sarmalasalar,gövdeyi tamamlayamazlardı. O kadar genişti çapları..

O kadar mesuttum ki..Üstü tenteneliydi merasim seyir yerleri.Ranzaları da vardı. Halk,önlerindeki pistte düşüp kalkanlara çılgınlarca gülüyorlar.El çırparak teşvik edip laf atıyorlardı.Ben o kadar dalmışım ki,akşamın olduğunu anlayamadım.Civar köyden gelen Rus kızları ''Malakanlar'' la kaldık beyazlıklar içinde.Onların da kızağı gelince,ben kaldım ortalıklarda.Gazino kapanmak üzereydi. Son kızak da gitmişti.Gazinocu söyledi.N'apacaktım şimdi?.. Kayaklar ayağımda kalakalmıştım.. Bu Petrofka,kızakla şehre ,2o dakika sürüyordu.Yola çıktım.Düz yerler de zorlandım..Kanter içinde kaldım.Tiftik eldivenlerimin içinde ellerim su gibi kaygan kaygandı terden..Sırılsıklamdım.. Bununyarısı da ,korkudandı.Kurtlar ulumağa başlamışlardı bile.Kızakların izlerini kaybetmeden yaya kayarak eve dönüş başladı..Çevremde tek tük evlerin ışıkları yanmağa başlamıştı bile... Tam virajı yeni almıştım ki, arkamda sesler işittim.Üç tane adam,bana sesleniyordu. Durmadım. Arkama da bakmadım.Adımlarımı sıklaştırdım.Ama,kulağıma çarpan seslerden nefes nefese bana koştuklarını hiissettim.Daha bir kuvvetle hareketlendim.. Büütün mesele,şu tepeye bir varabilmekti..Biliyordum ki,tepeden aşağı upuzun bir iniş vardı.Vardım mı oraya,kurtulurdum ellerinden.Tam tepeye gelmiştim kli,sırtıma okkalı bir sopa indi.Düşmek üzere iken,bagetlere yaslandım. Adamların nefesleri ensemdeydi. Ha yakaladılar ,ha yakalayacaklar!..Tepeye çok az kalmıştı. Bir varabilseydim!!..

Evet. Nihayet yokuşun tepesineulaşmıştım nihayet....Kendimi koyverdim..Tepeden aşağı yıldırım gibi inmeğe başladım.Gözlerim yaşarmağa başlamıştı..Seviçten mi, hüzünden mi, rüzgarın serinliğinden mi? Bunu bilemedim. Şehre,zifir karanlık içinde girdim.. Ayaklarımı sürükleye sürükleye eve geldim. Sessizce odama süzülüp, kayakları da yerine koyup,anında uykuya daldım.. Rüyamda adamlar beni yakalamış, kayağımı elimden almış sopa atıyorlardı.Ve bir daha kayağa binmedim o zamandan beri. Bana ders olmuştu bu. Şimdi düşünüyorum.Kayak kaymayı unutmuşmuşumdur acaba? Zannetmiyorum..

 
Toplam blog
: 76
: 2902
Kayıt tarihi
: 06.11.06
 
 

"Yasamak sakaya gelmez,büyük bir ciddiyetle yasayacaksinbir sincap gibi mesela,yani yasamin disinda ..