Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

28 Aralık '13

 
Kategori
Deneme
 

Kayıtsızlık

Bir fidan neden ölür? Kimse bilemez. Fakat olası tek bir sebep vardır ki kayıtsızlıktan. Âdem’den sonra ve İsrafil’den önce müthiş bir kayıtsızlık var etrafta…

Bir çağla kusuyordu rengindeki dimağı,

Âdem Havva’dan medet umuyordu…     

Henüz kutsal ayetler bile

Tanrı’nın meselesi değildi.

Adolph Diesterweg’i bilirsiniz. ‘Sınıflar hakkında endişelenmeden önce ilk olarak insanları eğitin ‘ derdi. Hayatını eğitime ve düşünmeye adamış olan bu kişi aynı zamanda pedagojiyle de bir ara ilgilenmişti. Özellikle bu örneği veriyorum çünkü eğitimsizliğin yeni nesilde hala var olduğu bir ülkede bu insana kayıtsız kalmak kabul edilemez. En azından benim için öyle. İstiyorum ki dünyada hala iyi bir şeylerin var olmasına rağmen, kötü gidişata da ‘Dur’ denilemediğini bilsinler. Neredeyse her gün çarşılarda, orada burada görüyoruz mesela; mutsuz, umutsuz, kötü insanlar… Bir yandan da ceplerinde beş kuruş olmadığı halde ellerinde yeni model cep telefonlarıyla gezen, sigara içmeyi büyüklük göstergesi zanneden, teknoloji bağımlısı ama aynı zamanda dünyadan bihaber olan zavallı gençler… Mutsuz gençler… Bu yalnız Türkiye için de geçerli değil, dünyanın her tarafında böyle insanlar var. Ve acı olan şu ki, Milenyum’dan sonra dünyaya hâkim olan bilinçsizliği bu insanlar önleyecek değil. İşte bu yüzden – daha iyi bir gelecek için- ben istiyorum ki kültürlü olsunlar, kendilerini yetiştirsinler ki toplumun ezilen tarafına karışmasınlar. İnsanlar görüyorsunuz; diyorlar ki,’’Bunu okusan ne olacak? O ölmüş bu gitmiş bana ne?’’ .Yahu, sen bu ülkenin vatandaşıysan ülkende ne olup bittiği senin sorumluluğundur. Tarihinde kimler kim için can vermiş ders için değil, Türk vatandaşı olduğun için bilmek zorundasın. Başka bir taraftan da diyorsun ki,’’Şu tarihte Hocalı’da katliam olmuş, işte Ermeniler…’’ falan filan. E sen bu insanların acısını yüreğinde hissetmiyorsan, sadece bilmek için biliyorsan da bir anlamı kalmıyor ki. Ayrıca aynı durum Dünya tarihi için de geçerli. Birileriyle aynı dünya üzerinde yaşadıysak ve hala da yaşamaya devam ediyorsak geçip giden güzel insanları bilmek bize hiç mi bir şey katmaz? Yanılıyorsunuz insan kardeşlerim. Hatta yanılmakla da kalmayıp, kültür derecesiyle zenginlik derecesini bir, duyarlılıkla merhameti ayrı tutuyorsunuz. Öyle bir kayıtsızlık sarmış ki etrafınızı yalnızca kendi içinizdeki fakirlikle ilgileniyor, yalnızca kendi merhametinizden medet umuyorsunuz olur da kendinizi iyi bir şeylerle avutmak zorunda kalırsınız diye. Müthiş bir kayıtsızlık var etrafta…

Kayıtsızlıktan söz ediyorum ve mutsuzluktan.’’ Yatay ve dikey mutsuzluktan /Mükemmel mutsuzluğundan insan soyunun’’.Taraflılığından ve tarafsızlığından, umarsızlığından ve yolsuzluğundan, çok yönlülüğünden bir baltaya sap olamayışına kadar ‘mükemmel mutsuzluğundan’ söz ediyorum.’’Sevgim acıyor.’’

İnsanlar ölüyor… Bazıları defalarca işkenceye maruz kalıyor. Mutsuzlaşıyor, acımasızlaşıyorlar. Kısır döngü hem devam edip gidiyor da ne yazık ki çokları yine bundan bihaber. Holocaust’u bilirsiniz. İnsanların yakıldığı, türlü işkencelere maruz kaldığı, bir kobay gibi ucuzca kullanıldığı katliam. Ya Bobby Sands? İçinizde Bobby Sands’in kim olduğunu kaç kişi biliyor? Bilginin teknolojiyle bu kadar ucuz olduğu bir dünyada bile bilgisiz kalmaya meyilli insanlık. Her gün caddelerde bilgisiz, kayıtsız ve merhametsiz bireyleri görmekten sıkılmayıp, elinizden geleni yapmamakta direniyorsunuz. Kötü insanlar oluyorsunuz gün geçtikçe. Neşet Ertaş ölüyor, Müşfik Kenter ölüyor başını alıp giden bir kayıtsızlık… Yahu siz ne zaman böyle acımasız oldunuz?  80’ler 90’lar deyip durdunuz da ne zaman o güzel insanlara, o güzel yıllara resti çekiverdiniz? Boşuna dememiş Yaşar Kemal’’ Demirin tuncuna/ İnsanın pi...e kaldık’’diye. Doğacak ve var olan küçük, iyi insan grubunun cılız köküne karşılık acımasızlığın ve kayıtsızlığın marka olduğu dünyada güzel günler görebilecek miyiz bakalım?

Bir çağla ağlarken, arkası yarınlara

Ve yarınlar kanarken gelecek sabahlara

Hiç ummadığı o insanlar                            

Yeşiline tüküren piçler gibiydi.     

 

 

 
Toplam blog
: 2
: 55
Kayıt tarihi
: 27.12.13
 
 

Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde İngilizce öğretmenliği okuyorum.Zonguldaklı'yım. ..

 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara