Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Ocak '09

 
Kategori
Doğal Hayat
 

Keçi gibi malın olsun

Keçi gibi malın olsun
 

Foto:Ş.ODABAŞI


Keçi;
Biz Yörüklerin, yaşam kültürü içinde önemli yeri olan yararlı bir hayvan.
Keçi, ”inat” olması ile kötü bir davranışın simgesi gibi görülse de, bana göre hiç de öyle değil.
Keçi, inattır. Peki neden?
Haklı olduğu konularda kendini savunmak için.
Sayanın(keçilerin gece kaldıkları yer) içinde her keçinin yattığı yer bellidir. Bir keçi, başka keçinin yerine yatarsa, sopayı yer.
Herkes yerini bilmeli.
Bir keçi başka bir keçinin önündeki çalıya koşarak gelip atıştırmaya başlarsa, yine kavga çıkar.
Keçi, hakkını yedirmemek için mücadele eder.
Yoksa iki keçi, masallarda olduğu gibi köprü üstünde geberinceye kadar kavga etmez.
Bu masal bizim uydurmamız.
Haklı olduğumuz konularda, ”inat” olmamızın ne sakıncası var.
İnandığımız her konuda ”inat” olmak, mücadele etmek en doğal hakkımız değil mi?.
Keçi masalı, “inat olmayın, inat insanlar kötüdür.” Diyerek pısırık, korkak insanlar yetiştirmek için uydurulmuş bir masal, bana göre…
Bu masalda da en kötü rol keçiye düşmüş.

**
Keçi, temiz bir hayvandır.
Yattığı yeri ıslatmaz. Kuru ve temiz yerde yatar.
Belki de biz “Türkler”; temiz olması, etinin, sütünün, kılının yararının çok olması nedeniyle keçinin peşine düşüp, Anadolu’nun her yanına dağılmışız.
Oğuz Boyları, birçok koldan Anadolu’ya girmiş.
Oniki koldan Anadolu’ya yayılmış Yörük Aşiretleri.
Güneydoğu Anadolu’da, Ege’de, Marmara’da, Batı Karadeniz’de ve de Trakya’da yer alan birçok “Yörük” aşiretinin adında “keçi” vardır.
Karakeçili, Kızılkeçili, Sarıkeçili, Teke Türkmenleri vb. daha nice aşiretler…
Bizim Yenice’de de Karakeçili Yörükleri bulunmaktadır.
Yörüklerin yaptığı halı ve kilimlerin; Siverek’ten Bursa’ya, Balıkesir’e, Aydın’a, Antalya’ya ve Çanakkale’ye kadar benzerlik göstermesi, Yörükler arasındaki sosyal bağın (kimliğin) en güzel örneği ve kanıtıdır.
Yörük, Türkün hasıdır. At ve keçi de en yakın dostu.

**
Keçi akıllı bir hayvandır. Ön ayaklarını havaya kaldırıp yukarılara uzanabilir. Eğri bir ağaca çıkabilir. Gizlice çobanın ekmeğini aşırabilir. Çobanla oynamayı sever.
Sahibini çok iyi tanır. İçinde yer aldığı sürüyü bilir. Sürünün liderine uyar. Akşam yattığı yere döner.
Keçilerin kılları, kara, sarı, gök, ak, alaca renklerde olabilir. Kimi keçilerin boynunda küpeleri vardır. Tekesakalını bilmeyen yoktur.
Keçi sütü ve peyniri çok değerlidir ve de lezzetlidir. İnsan sütüne en yakın süt, keçi sütüymüş.
Ben de yeni öğrendim. ”Kanser” olmayan tek hayvan keçiymiş.
“Keçi eti” bilen için en iyi ettir. Toroslar’da, güney bölgelerimizde “ille de keçi eti” yenir.
Burdur yöresinin en önemli ezgilerindendir, ”Teke zortlatması” ve de oyunu. Sipsi ile çalınır.
Toroslar’da, hala “Yörükler” büyük keçi sürüleriyle, develerle yaylalara göç ederler.

**
Keçi, ilköğretim kitaplarında, ormanlara en çok zararı olan hayvan olarak öğretilir. Bu doğru değildir. Keçi ağaçların körpe dallarını yermiş. Siz insanların “gart keçi” yediğini gördünüz mü? Keçi aslında dile gelip konuşsaydı, şöyle diyebilirdi.
—Ormanlara en büyük zararı insanlar veriyor. Kasten yangın çıkarıyorlar. Bilerek düz kesim, kaçak kesim yapıyorlar. Biz iki dal pirnar, davulgu yedik diye idam edecekler bizi. Ben mi kereste tüccarlığı yapıyorum. Hay tekenin sakalı…Cık..cık…
Ne cevap vereceksiniz?
Kasti orman yangınlarına, konut için kesilen orman alanlarına, baltalara, kaçak kesimlere bir göz atın. Keçi masum kalır.
Bir bakın; Yenice’nin dağlarına, esas keçinin kim olduğunu anlarsınız.
Bir suçlu lazım.
Atın keçinin üstüne, yükleyin suçunuzu, günahınızı.
Alın size bir ”Günah Keçisi.”

**

Keçinin erkeğine teke, bir yaşındaki dişisine (kimi yöreler erkeğine de) çepiş,
yavrusuna oğlak derler.

**
Dilimizde keçi ile ilgili anlamlı deyimler ve sözler de vardır.
“Develer Sunadır, Koyun Berber,
Keçi Çerçidir, At Server

Uyuz keçi, suyun durusunu içer.
Koyunun olmadığı yerde, keçi Abdurrahman Çelebi’dir.
Keçi gibi inat. Atlasa da keçi, atlamasa da.
Oğlak gibi.

**
İnsanlara da yakıştırmalar vardır.
Keçi herif.(Çok inat)
İhtiyar Teke.(!)
Uyuz Keçi.(!)
Deli çepiş.(çok hareketli, neşeli kız)
Teke gibi.(Pis kokan)

**
Keçi çok eski medeniyetlerde, tanrılara kurban edilen hayvanların başında yer alıyordu. 3000 yıllık (Van Kalesi) Urartu Medeniyetinin başkenti Tuşba’da (Van), bir adak taşı üstünde, kurban edilmiş keçinin başını gördüğümde çok ilgimi çekmişti. Sanki o çağlara gitmiştim.
Orta Asya’dan, Anadolu’ya kadar göç yolları üstünde yer alan kaya resimlerinin birçoğunda “keçi” görmek mümkündür.
Koyun, Anadolu’da, bazı Türk Devletlerinde simge olurken, (Akkoyunlu/Karakoyunlu Devletleri) keçi bir yaşam biçimi olarak daha fazla ön plana çıkmıştır.
Anadolu’da hüküm sürmüş, birçok aşiretin sosyal yapısı içinde yer almıştır keçi. Yaşam kaynağıdır. Yörük’ün evi, yatağı, yorganı, torbası keçinin eseridir. Yediği içtiği keçinin ürünüdür. Türküsü keçi ile ilgilidir. Oynadığı oyun keçinin hareketleri ile süslenmiştir.

**
Bu gün Anadolu’nun bilmediğiniz bir yerine gidin. Yeniceli bir “Yörük” olarak annenizi, dedenizi, ninenizi bulacaksınız oralarda.
Fethiye’de bir Yörük dedesi, ”Bizim Mıstava gelmiş” dediğinde,
Kastamonu’da bir nine, ”Hoş geldin Tekem” dediğinde,
Siverek’te bir kilimin üstüne oturduğunuzda,
Bursa’da bir heybenin, sizin evdeki heybe ile aynı olduğunu gördüğünüzde,
Balıkesir’de keşkeğe kaşık salladığınızda,
Anadolu’nun her bir yerinde, kendinizi “evinizde” zannedeceksiniz.

**
Bu Yörükler var ya…
Yerine göre çok yumuşak huylu. Yerine göre de “keçi gibi” inattır.
Bizim inatçılığımız körü körüne değildir.
Büyük Atatürk; "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlâtları, hep aynı cevherin damarlarıdır... " diye ne güzel söylemiş.
Bizler Anadolu’nun sarp dağları gibi dumanlı başımızla, yaşadığımız bu topraklara bağlılığımızla, ortak değerlerimizle, inancımızla, keçi gibi inatla, doğru bildiğimiz yolda direnerek, savaşarak kazandık, “Kurtuluş Savaşını.”

**
Kısa keselim. Aydın işi olsun.
Bir oğlan eve bakamaz.
Bir keçi eve bakar.
Emekli olursam bir keçi alacağım.
Yeter ki keçi gibi malınız olsun.
“İki çalı, bir çırpı” ile kimse, kimseye bir şey vermez.
Ama keçi verir.

**
Bu böyledir işte.
Doğa ve hayvanlar, insanları red’edmez.
Sorun insanın kendinde…

 
Toplam blog
: 420
: 1641
Kayıt tarihi
: 19.12.08
 
 

1957 Çanakkale/Yenice doğumluyum. Öykü ,deneme, şiir yazarım. Yazdığım bir çok şiirin bestesini d..