- Kategori
- Aşk - Evlilik
Kelebeğin aşkı
"Aşk nasıl bir şey? Kalbinin derinindeki kozasında sessizce saklanan bir kelebektir aşk. ki o kelebek zamanı geldiğinde kıpırdanmaya başlar, büyümüş de çıkmak ister ve "O" nu düşünmek bile yeter bu çırpınışlara. sadece "an "lardır yaşanan. ama anlar, o nadir kelebeğin canlı kalmasına yeter ve artar.
Kozasını attığında, artık göğsünün içinde kanat çırparken dışarıya çıkmak için her defasında cama çarpan kelebekler gibi o da umarsız çırpınışlara başlar. o kadar çok dener ki... sen onu dinleyip camı açana, ya da açmazsan çırpınıp çırpınıp ölene kadar dener, dener, dener dışarı çıkmayı.
Sonra salmak istersin onu özgürlüğüne. gitsin nereye gidebilirse, çünkü bilirsin ki ömrü kısadır. Uçsun uçabildiğince. ne kadar çok kanat çırpabilirse ömr-ü hayatında o kadar çok değiştirebilir çünkü dünyayı. bir kelebek kanat çırparsa dünyanın bir yerinde, öbür yerinde de çok şey değişir belki olur ya.... o kadar güçlüdür işte senin kelebeğin de.
nadir bir kelebektir o kanat çırpmaya başladığında. ve etrafında onu tutup gösterişli çerçevelere hapsetmek isteyen pek çok da kelebek avcısı vardır. ki onlar kendi kalplerinde hiç bir zaman duymamışlardır bir kez olsun bir kelebeğin kanat seslerini. bu yüzden onu hapsettiklerinde sanırlar ki o kelebek onların kalbinde de varolacak. ama olmaz. hiç bir zaman bir kelebek avcısının kalbinde bir kelebek büyümemiştir.
kelebeğini özgürlüğe salan bir kalp artık onun kanadında seyreylemeye başlar dünyayı. ki o da bilir, bir kelebeğinkinden fazla değildir aşkının da hayatı. onu özgürlüğüne salarken, o ihtişamlı ilk uçuşunda bir tane daha kelebek belirmişse yanında, görür ki yalnız değildir artık, en azından iki kelebek kalabalığında, iki kelebek kanadının gücündedirler.
ve iki kelebek oradan oraya uçarlar gönüllerince. bir gün kanatlar durduğunda, o kalp de bilir ki geriye kalan, hiç bilinmeyen çiçeklerden topladığı özler, rüzgarlarca sürüklenerek ilk kez gittiği yerler ve hiç bilmediği bir anda, bilmediği bir yerde gelen ölümdür.
kelebeğini özgür bırakmış kalpte kalansa, dünyanın en gizli hazinelerine ulaşmış olanların, içlerinden, "ben gördüm, ama yerini söylemem" deyişlerindeki bilgeliktir.
sonunda, dünyanın en değerli elmasını çalmış bir hırsızın, kalan hayatını bilinmeyen bir köşede geçirdiği sırada hissettiği ve sadece kendince bildiği o uçsuz bucaksız "galibiyet duygusu" neyse, özgürce yaşayıp yitmiş bir kelebeğin aşkından geriye kalan da o olacaktır.
resim: www.clipart.com