Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

09 Eylül '08

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Kendi fikrine güveni olmayınca

Kendi fikrine güveni olmayınca

Kendi inancına ve fikrine güveni olmayınca bu hürriyetlerden korkmak kaçınılmaz olur. İnsanın doğuştan hak ve hürriyetlerini engellemek yada kısıtlamak insanlık onuruna aykırıdır. İnsanlığın ortak üretimi olan kültür ve dolayısıyla medeniyet, insan haysiyetine en uygun düşen genel kurallardır. Bu bakımdan evrenseldir ve asla bu kurallara uymayan yaklaşımlar insan onuruna yakışmaz. İnsanlık tarihi boyunca kabul görmüş ve toplamda bu gün itibari ile toplumsal yaşam alışkanlığı halini almış yerleşik kurallar, dünyanın her yerindeki topluluklarda neredeyse bir birinin aynı olması tesadüf olamaz.

Yadırganıp dışlanan davranışlar, aklın itirazına direnemeyen yaklaşımlar zaman içinde tamamen yerini insanın özüne uygun olan uygulamaya bırakmıştır. Günümüz medeni toplumlarında toplamda ahlak diye tanımladıkları evrensel insani kuralları; neye inanırsa inansınlar, hangi ırktan olursa olsunlar, hangi coğrafi bölgeden olursa olsunlar nerdeyse aynıdır.

Bütün bunlar evrensel tabi hukuk olarak kurumsallaşmış olmakla beraber; çıkarlar ve hırslar iktidar kavgası üretince, tüm diğer haklar gibi tökezleyip düşüyor.

Kavgaların temelindeki bencillikler

İnsanın doğal yapısındaki akıl ve mantık yürütme yetisi, kendi özüne uymayan yanlışları ve aykırılıkları ayırma yeteneğine sahiptir. Ancak; insan egosu ve benliği devreye girince gerçekler çarpıtılıp, çıkarlara göre düşünme eğilimi ortaya çıkar. Bu durum yandaşların sayısı kadar güç olur. Tarihte birçok millet; tek bir liderin benliğinin ürettiği yanlışa sürüklendiğini alternatif fikri görünce anlayabilmiştir. Bu alternatif fikrin farkına varılabilmesi için fikir hürriyetine sahip olmak şarttır. İktidar gücünü elinde bulunduranlar fikrine güvenmiyorsa fikir hürriyetinden korkar çünkü kendi gücünü kaybedecektir. Dünyanın bitmeyen tartışması fikir ve inanç hürriyeti kavgasının temelinde yatan karmaşık çıkar hesaplarıdır.

İnsanın inanç fikir ve yaşam alışkanlığı hakkı evrenseldir

Dünya siyasetinin kaynadığı kazanların kepçesi sapkın zihinli politikacıların eline geçince, insanlık tarihinde yoğrularak olgunlaşmış ahlak, gelenek, yerleşik yaşam alışkanlıkları ve inançlar da mutfak malzemesi olmaktan kurtulamıyor.

Medeni insan, uygar insan, saygı değer insan, kâmil insan, olgun insan gibi tanımlar; her dil, kültür ve inanç sahipleri neden hep aynı tarif ederler.

Neden her coğrafi bölge insanı; küçüklerine ‘sözü söyledikten sonra değil, söylemeden önce düşün’ diye hep aynı tavsiyede bulunurlar.

Coğrafi bölgeler farklı, insanların dili, dini, rengi farklı ama güzellik, iyilik, erdem ve beğenilen özellik algıları aynı. İnsanlık tarihi sürecinde aksamadan işleyen bu mekanizma; yaşam alışkanlıklarını, kültürel birikimleri üretmiştir.

Tabi yaşanan bu acıları, gözyaşlarını, bombaları, paraların üstünde tepinen zenginleri de üretmiştir.

YERYÜZÜNÜN

Yeryüzünün yoksulları var itilip kakılmış

Süzülmüş kemikleriyle açları var umutsuz

Savaşların altında kalmış kızları var küçücük

Küçücük avuçlarında ufalanmış yarınları ile

Okul yolunda mayınlara basıp sakat kalmış yavruları

Niye vurulduğunu bilmeden ölen delikanlıları

Zafere susamış savaşçıları var yeryüzünün

Gazzede kolları taşla ezilen delikanlıları

Annesinin kucağında gazla boğulmuş bebekleri Halepçede

Sinekli eline bir parça pirinç lapası dökülen Afrikalı

Afganistan da paletlerin altından seslenen minik elleri

Bosna da ensesine kurşun sıkılan çocukları var yeryüzünün

Yeryüzünün çıplak ayaklı gönülleri var kulübelerde

Çeliklere sarmalanmış evlerinde korkan zenginleri

Nötron bombasının üstünde oturan kahramanları

Paraları saçıp sarhoş olan güzellerine inat gece kulübünde

Paçavralara sarmalanıp uyuyan gencecik kızları

Evinin yolunu unutmuş yaşlıları var yeryüzünün

 
Toplam blog
: 191
: 540
Kayıt tarihi
: 01.06.08
 
 

Yerel bir gazetede yazıyorum. Okumayı severim, şiir okumayı severim. Emekli işçi olarak sosyal ak..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara