- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Zonguldak ve Türkiye Taşkömürü Kurumu
Uzun Mehmet kömürü bulduğunda, donanmamıza can katacağını düşünmüştü. Donanma gemilerinde yanan kara taşı tanıdığı zaman çok mutlu olmuştu. Artık devletimizin gemileri daha güçlüydü ve dünyanın dört bir yanına kendi kömürümüzle gidecekti.
Ve Ereğli Kömürleri işletmesi (EKİ) kuruldu. Yaklaşık 170 yıl bu ülkenin taş kömürü (koklaşabilir kömür) ihtiyacını karşılamaya çalıştı. İlk dönemler iptidai yöntemlerle yapılan kömür madenciliği, günümüze kadar gelen süreçler içinde modern üretim tekniklerine sahip oldu. En ileri deneyimlere sahip teknik personeli ve işçileri ile tam bir madencilik üniversitesine dönüştü. Bu düzeye gelene kadar çok canlar basit önlenebilir kazalara kurban oldu belki. Köy kahveleri adeta EKİ’nin okulları gibi babadan oğula madencilik eğitim yerleri gibiydi.
Bu TTK’nın elindeki teknoloji, ekipman, teknik elaman ve edindiği üretim deneyimiyle Ortadoğu ve balkanlarda tektir. Zaman içinde Dünyanın birçok ülkesinde meydana gelen kazalarda kurtarma görevi üstlenerek, hatta teknoloji ve çözüm önerisi getirecek düzeyde olduğunu göstermiştir.
Ülke sanayimizin 11 milyon ton taş kömürüne ihtiyacı vardır. Bu gün bu ihtiyaç ithal edilerek karşılanıyor. TTK’nın üretimi bu ihtiyacın sadece %10 kadardır. Ülkemizin koklaşabilir kömür ihtiyacının tamamını karşılayacak üretim gerçekleştirilse, toplam rezervin 3 milyar ton olduğunu kabul edersek, neden kömür ithal edildiğini zor anlarız.
O EKİ’dir, serbest piyasa ekonomisi oyununa kurban edilmemeli
O EKİ, TTK olana kadar ne gencecik delikanlılar şehit edildi taşların altında. Grizulara ne yavuklular bırakıldı yerin altında. Şimdi Zonguldak’ın köylerinin her evinde, nefes alamayan meslek hastaları kaldı elimizde yadigar. Ama yinede hazır bekliyor; Zonguldak’ın köylerinde delikanlılar, küfeyi sırtlayıp dedesi gibi kömür taşımaya ocaklardan. Ayaklarda on beş yıldan fazla çalışmak yasak olmasına rağmen yirmi yıl kömür kazmaya razı. Kırk yaşında nefes darlığı çekmeye, ciğerlerini kömüre vermeye razı, tıpkı hiç itiraz etmeden, lağımlarda taş tozu yüzünden elli yaşına giremeyen dedesi gibi.
Yirmi yıl çalışıp emekli olan madencilerin ciğerlerinde meydana gelen tüberküloz hastalığı üzerinden ticarete soyunan bazı meslek erbabı insanların köşede beklemesine rağmen yine hazır kömür kazmaya.
Zonguldak bekliyor, madencilerle dolup taşan sokakları. Liman arkasında beş bin maden şehidinin pirinç tabelalarına inat.
EKİ
Dolup taşardı daracık sokakları
Ameleler gelip geçerdi önünden dükkânların
Aybaşı geldiğinde silkelenirdi Zonguldak
Zonguldak büyürdü gürlerdi gurup değiştiğinde
Yatağın altında ütülenmiş gamsile pantolonlar
Ocak potinleri boyanmış
Kömür gibi ocak elbiseleri filesinde
Filesi yüzü sarılı nacağıyla omzunda asılı
Köyüne evine gidecek bir aydır görmediği
Özlediği küçük kızına kavuşacak madenci
Bir EKİ geldi geçti Zonguldak sokaklarından
Sadece bacası kalan kok fabrikasıyla
Kırk bin evladını kaybetmiş unutmuş
Gürül gürül işleyen lavvuarı susmuş şimdi
Peş peşe gelen işçi servislerinin durakları yok
Sabaha kadar gıcırdayan bantlar küflenmiş
Bantlardan limana kömür akmıyor artık
Artık kara akmıyor Zonguldak’ın deresi
Gurup günlerinde gelen giden yok
Baca ağzında tike satan su satan çocuklar
Büyüyüp mühendis olmuş
Bir bir kapanmış bakalar kahvehaneler
Ra 3.11.2006