- Kategori
- Futbol
Kendine yeni bir takım ARA-gones

Arsenal maçını izlediniz mi?
Hani şu 5-2 biten maçı.
Ben izledim.
Fenerbahçe gol kaçırma yarışında tarihi bir rekor kırıyordu.
Ya ikinci maçı…
Onu da izledim.
Bu kez de gol kurtarma yarışında rekorlar alt üsttü.
Birinci maçı yorumlayanların tamamının, ihtiyar Aragones’in kendine yeni bir takım araması gerektiğine, ikinci maçın sonunda ise neredeyse aynı yorumcuların tamamının, yaşlı kurdun kendisine geldiğine ilişkin görüş belirttiğine tanık olmuştuk. Birinci maç için kullanılan ihtiyar tanımlamasında bir aşağılama, ikinci maç için kullanılan yaşlı kurt tanımlamasında inanılmaz bir yüceltme vardı.
Konuya başka bir açıdan bakalım.
Her iki maçı tekrar gözlerinizin önüne getirin. Özellikle kaçan/kurtarılan golleri… Bütün kaçan, kaçırılan ya da kurtarılan pozisyonların gol olduğunu düşünelim. Böyle düşünüldüğünde birinci maçın sonucunun 11-5 veya 12-5 Fenerbahçe lehine olması gerekmekteydi. İnanılmaz bir pozisyon zenginliğinin yanı sıra, sarı-lacivertli takımımızın akıl almaz bir baskısı vardı. Maçın bu şekilde bittiği düşünülerek aklınıza yorumcuların nevi şahıslarına münhasır “o” yorumlarını getirin.
İhtiyar Aragones’in kendine yeni bir takım araması gerek.
İhtiyar maçı bile seyretmiyor.
Yeni bir takım ara-gones.
Fenerbahçe, ikinci Arsenal maçının ise tam bir hezimete dönüşmemesini, Aragones’ten çok Volkan’a borçlu. Kaç Fenerbahçeli böyle düşünüyor ki! Aslında bunun için onlara değil, onları koşullandıranlara bakmak gerekiyor.
Böylesi rezil olduğu kadar incitici bir maçın sonunda yaşlı kurdun kendine geldiği şeklinde yorum yapanların önce futbol ile ne kadar ilişkili olduklarına bakılmalı. Eğer bunu salt izlenme oranlarını yükseltmek için yapıyorlarsa, yorumsuları, o zaman bırakın futbolu, spor adına işlenen faili çok belli cinayetler rafına çıkarılmalıdır.
Aklınıza bu maçın yorumlarını getirin.
İşte gerçek Aragones bu.
Kurt teknik direktör Arsenal’i bitirdi.
Galatasaray ve Beşiktaş maçlarından sonra ise, kafamıza çarpması muhtemel yeni bir meteora kadar yer gök Aragones oldu. Futbolcuların esamisi bile okunmuyor. Aziz Yıldırım’ın peşinde ise Toroğlu adında bir “her şey raiting için canavarı” var.
Her iki maçın sonucu da kesinlikle aldatıcı değildir. Skorlar düşüktür. Fenerbahçe akıllı oyunun karşılığını Galatasaray ve Beşiktaş'ı yenerek alırken, kimi futbolcu, bazı yönetici ve özellikle Hıncal Uluç’u herkesin bildiği kompleksleriyle bir kez daha buluşmaya göndermiştir.
Beşiktaş maçı aslında Galatasaray’a göre çok daha kolay geçmeliydi. Ne var ki, hakemin çok doğru iki sarı kartla ihraç ettiği oyuncunun kaybını Beşiktaş, stresini ise Fenerbahçe yaşamıştır.
Bu maç için 7’den 70’e özellikle televizyon kanallarında yapılan yorumların hiç birinin kalite açısından vasatı bile aşamadığı kanaatindeyim.
Yorumlarıyla vasatı aşamayan bahse konu yorumcuların bu kanallarda binlerce dolarla ifade edilen paralar verilerek nasıl barındırıldıklarını ise düşünmeden edemiyorum.