Kesin çözümü bulduğunuza emin misiniz?

YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın “araştırma görevlilerine maaş yerine burs verilmesi" projesini ortaya atması sadece burs olayını değil beraberinde türban bağlantısını ilgilendirmesi nedeniyle yeni tartışmaları gündeme taşıyacak gibi görünüyor.

Şöyle ki;

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu

Madde 0050: Lisans üstü öğretim

Usul ve şartları;

a.Lisans düzeyinde öğrenim gördükten sonra, yükseköğretim kurumlarında yüksek lisans, doktora ya da tıpta uzmanlık öğrenimi yapmak isteyenler, yükseköğretim kurumlarınca usulüne göre açılacak sınavla ve Üniversitelerarası Kurulca tespit edilecek esaslara göre seçilirler.

Demek ki ön lisans yada lisans öğretimi ile öğrencilik bitmiyormuş.

Birde aynı maddenin “d” bendi var;

d. Lisans üstü öğretim yapan öğrenciler, kendilerine tahsis edilebilecek burslardan yararlanabilecekleri gibi, her defasında bir yıl için olmak üzere öğretim yardımcılığı kadrolarından birine de atanabilirler.

3/p ‘de tanımlanan öğretim yardımcılığı ise 3/ı ‘da görüldüğü gibi maaşla çalışan öğretim elemanlarıdır.

Madde 0003: Tanımlar

ı. Öğretim Elemanları: Yükseköğretim kurumlarında görevli öğretim üyeleri, öğretim görevlileri, okutmanlar ile öğretim yardımcılarıdır.

p. Öğretim Yardımcıları: Yükseköğretim kurumlarında, belirli süreler için görevlendirilen, araştırma görevlileri, uzmanlar, çeviriciler ve eğitim - öğretim planlamacılarıdır.

t. Lisans Üstü: Yüksek lisans, doktora, tıpta uzmanlık ve sanatta yeterlik eğitimini kapsar ve aşağıdaki kademelere ayrılır.

Sonuç olarak kimin neye göre "genel ahlak ölçüsünü" belirleyeceğini bir kenara bırakırsak; hizmet alan olarak adlandırılan öğrenciler, bir taraftan yüksek lisans- doktora öğrencisi olarak öğretimlerine devam ederken diğer taraftan maaşlı olarak öğretim yardımcılığı kadrosu ile derslik ve laboratuarlarda derse girebilmektedir.

Ayrıca tıpta uzmanlık öğrenimi görenlerde aynı şekilde asistan/araştırma görevlisi kadrosu ile hastanelerde görev yapmaktadır.

Bununla beraber stajyer hakim ve savcılar ile stajyer avukatlar da meslek öncesi eğitimin bir parçası olan staj yükümlülüğünü yerine getirenlerden türban talebi olanlar bulunmayacak mı?

“Rahşan affı” olarak adlandırılan ve sadece baklava çalan küçük çocuklar nedeniyle gündemden düşmeyen taleplerle düzenlenen affın kapsamının da “hesap edilemeyen!” ölçüde genişlemiş olduğu akıllardadır.

Zaten kim neyi tam olarak biliyor ki? Herkes her an yeni şeyler öğrenen ve her an sınavda olan birer öğrenci değil mi bu dünyada?


Resim: http://www.milliyet.com.tr/2004/02/27/cumartesi/yazural.html