Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

04 Eylül '10

 
Kategori
Siyaset
 

Kılıçdaroğlu'ndan değişim işaretleri; Hayal mi? Gerçek mi?

Kılıçdaroğlu'ndan değişim işaretleri; Hayal mi? Gerçek mi?
 

Orhan Pamuk


CHP lideri Kılıçdaroğlu, CHP’nin ana ekseninde ciddi bir değişikliğe neden olmasa bile, en azından politika tarzında kısmi değişiklikler ürettiğine dair sinyaller veriyor.

En sondan başlayacak olursak, Kılıçdaroğlu’nun Orhan Pamuk’u araması ve kendi partisinin referandum politikası konusunda bilgi vermesi takdire değer bir çaba. Bunu sonuç alması ya da almaması anlamında söylemiyorum. Bu en azından, bu romancımız ile diyalog kurmayı, onunla siyasi gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunmayı önemsediği anlamına gelir.

Orhan Pamuk ismi bu noktada son derece önemli, çünkü bir önceki dönemde CHP’nin içinde yer aldığı ulusalcı kesim için Orhan Pamuk gözden çıkarılmış, aforoz edilmiş ve şeytanlaştırılmış bir isimdi. Bir önceki cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in, Orhan Pamuk’u Nobel ödülü alması dolayısı ile tebrik etmekten dahi imtina etmesi buna gayet güzel bir örnek. Kılıçdaroğlu’nun diyalogu önemseyen tarzı ve herhangi bir önyargı beslemeden iletişim kurma çabası açıkcası beni mutlu etti.

Ancak bu görüşmede dikkat çekici tek nokta Kılıçdaroğlu’nun görüşme için attığı olumlu adım değildi. Cumhuriyet Gazetesine aktardığına göre, Orhan Pamuk Kılıçdaroğlu’na bir tavsiyede bulunmuştu; “Kendi bildiğiniz doğruları söylemeye devam edin. Nasılsanız öyle davranın. Ben de yıllardır öyle yapıyorum. Başarımda bu özelliğimin rolü büyüktür”

Bu tavsiye ifadelerinde, “doğruları söylemeye devam edin” kısmı, sanki Orhan Pamuk’un, Kılıçdaroğlu’nun bir süredir doğruları söyleme çabası içinde olduğu ve buna buna devam etmesini istediği şeklinde yorumlanabilir. Kılıçdaroğlu’nun son dönemde yaptığı çıkışların bir kısmı, bu anlamı çıkarmamızı mümkün kılıyor. Çünkü Kılıçdaroğlu’nun, Van’da yer alan bir asker kışlasının isminin değiştirilmesi gerektiği yönünde yaptığı çıkış ve genel af önerisi oldukça dikkat çekiciydi.

Her ne kadar Tayyip Erdoğan özellikle “genel af” çıkışını, açılımla kaybettiği milliyetçi oyları yeniden kendisine tahvil etmek adına, bir şark kurnazlığı ile kullansa da, ben bu söylemin CHP’nin Kürt politikasının için bir kırılma noktası olabileceğini düşündüm.

Zannedersem Orhan Pamuk da, birçok demokratın düşündüğü ya da umut ettiği şeyi paylaşıyor. Yani Kılıçdaroğlu’nun içten içe bir değişim çabasında olduğu ancak bunu yeterince dile getiremediği. Bu tartışmayı aslında Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olduğu ilk dönemde fazlası ile yapmıştık. Kılıçdaroğlu’nun, Ergenekon zihniyeti adına son bir umut olarak, siyaseten tükenen Baykal’ın yerine bilinçli bir tercih olarak getirildiği ve meselenin vitrini kurtarmaktan öteye gitmeyeceğini iddia edenlerle, Kılıçdaroğlu’nun değişim konusunda samimi olabileceği ama bunu CHP’nin mevcut tabanı ve parti yönetimi içinde mümkün olmayacağı ve Kılıçdaroğlu’nun giderek selefine benzeyeceği iddia edenler mevcuttu.

Kılıçdaroğlu’nun son söylemleri ile ikinci iddiaya daha yakın bir yerde olduğunu söyleyebiliriz. Kılıçdaroğlu söylediği bazı söylemlerde samimi bir duruş sergiliyor. Gerçi daha önceki dönemlerde yaptığı kimi çıkışları, büyük olasılıkla parti içinden gelen tepkiler dolayısı ile yalanlamak zorunda kalmıştı. Ama şu an seçim atmosferinde parti içindeki ulusalcıların, süreci sekteye uğratmamak adına ses çıkarmak istememesi nedeni ile dilindeki zincir gevşeyen Kılıçdaroğlu biraz daha kendi doğrularını sergileme çabası içinde olabilir. Ama referandumdan sonra, özellikle de “evet” oylarının çok çıkması durumunda, parti içinde bu çıkışların acısını çıkarmak için bekleyenler olduğu kesin. Bu nedenle “evet” oylarının daha fazla çıkacağı bir referandum sonrasında Kılıçdaroğlu’nun işi son derece zor. Referandum sürecini takip eden tüm basın yayın elemanlarının dikkat ettiği üzere Kılıçdaroğlu “hayır” kampanyasını tek başına yürütüyor ve parti içinde bu iş için tek uğraşan isim o.

Bu referandum sonucunda “hayır” oyu çıkmasının tek hayrı, Kılıçdaroğlu’nun parti içi iktidarını güçlendirecek olması olabilir. Ancak bu bile bir olasılık. Çünkü “hayır” oylarının çok çıkması, ülkenin her noktasındaki Ergenekon zihniyetindeki kişilerin yeniden ayaklanması, moral motivasyon kazanmaları anlamına gelecek ve Kılıçdaroğlu’nun, oluşturulacak bu rüzgâra direnme şansı yok. Onun, bu zihniyetin gerçek temsilcisi olmadığı açık. Kılıçdaroğlu formülü, bu zihniyet için bir geçiş dönemi tercihi olabilir ancak.

Bugün için benim merak ettiğim şu sorunun cevabı; Kılıçdaroğlu değişim çabası ne kadar içerikli ve ne düzeyde bir bilinç seviyesine sahip? Çünkü Kılıçdaroğlu’nun kimi söylemlerinin daha çok içgüdüsel, solun 80 öncesinden kalan ve giderek tükenen kimi kalıplarına dayandığını düşünüyorum. Van’da ki kışlanın isminin değiştirilmesi isteği, Kürt bölgesi ile temas etmiş herhangi bir isim için son derece doğal bir talep. Yine Kürt sorununun barış temelli adımlarla ilerlemesi ve çözümün araçlarından birisi olarak genel affın tercih edilmesi de, 80 öncesinde siyasetin sol kıyısından geçmiş birisi için çok uzak bir politik vurgu değil.

Ancak, 12 eylül sonrasında solun askerin ve devlet bürokrasisinin etki alanında siyaset yapması, devlet dili dışındaki söylemleri, sol zihinlerden oldukça uzaklaştırmıştı. Bu nedenle bugün “Kemalist bir ordunun, disiplinli bir komutanının” adının bir kışladan kaldırılmasını teklif etmek ve Kürt sorunu için sivil çözümler üretmeye çalışmak, hele hele genel affı dile getirmek, ortalama bir solcunun tüylerini diken diken etmek için yeterli. Ama, her ortamda yeni moda fikirlere uyum sağlayamayan ve eski kalıplara bağlı kalan isimlere rastlanıyor. Kılıçdaroğlu sahip olduğu kimlik dolayısı ile büyük olasılıkla yeni kalıba uymaya çalışan ama eski kalıbı da yeterince zihninden uzaklaştıramamış bir siyasetçi. Bu nedenle bir yandan sıkı sıkıya rejime tutunan ama diğer yandan rejime muhalefet etmek isteyen bir kafa karışıklığı sergiliyor.

Ama bu çelişki bile, benim umut beslemem için yeterli. Gerçi, bu ülkedeki geleneksel akımdan gelen tüm solcular için CHP ana kucağı gibi bir şeydir ve hep onun değişeceğini umut ederek yaşarlar. Ama benim değişim beklentim, bu çizginin oldukça dışında ve büyük olasılıkla umutsuz bir beklenti.

 
Toplam blog
: 453
: 1826
Kayıt tarihi
: 14.11.06
 
 

36 güneş yılı. 27 yıl G.antep, 9 yıl İstanbul. İstanbul, 90’lı yıllarda yaşandı, bitti.  Hep şe..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara