- Kategori
- Güncel
Kim bu 1. Abdülmecit?

Mecliste 1. Abdülmecit'i anma törenleri düzenlenecekmiş. Aman ne güzel. Tabi umarız bu, bu kadarla kalmaz. Diğer Osmanlı padişahları da layıkı ile anılır. Zaten Osmanlı toronuyuz diyenlere de bu yakışır.
Türkiyedeki rejimi dönüştürme çalışmaları artık alenen devam ediyor. Sudan sebepler ile milli günlerimizin kutlanması engellenirken Osmanlının padişahını anma günleri tertipleniyor. Aferim bizim hükümete.
Batının verdiği gazla yeni osmanlı olma hayali içinde olanlar batının iteklediği her yere saldırıyor. Sanki batı bayılıyordu Türkiyenin bir emperyal devlet olmasına. Kaldı ki aklı biraz çalışan kimsenin, batının bizim güçlenmemizi istemeyeceğini, elindeki her imkanı kullanarak bunun önüne geçmeye çalışacağını bilir. Kaldı ki batı, borç ve sıcak para halatı ile bizi sımsıkı bağlamış durumda. Yani ipler onların elinde.
O zaman soru şu olmalıdır. Yöneticilerimiz bu durumun farkında değiller mi? Cevap ise sadece iki şıklıdır. Birincisi "Hayır". Öyle ise vay bizim halimize. İkincisi ise yöneticilerin başımızda batı memuru olarak bulunması ki bu daha da vahim.
Gelelim şu andığımız Osmanlı padişahı meselesine. Öncelikle biz Türkler osmanlı için ne ifade ediyoruz? Bunu onlar bizim atamız demeden önce tarihin arka kapılarından girip iyi incelememiz gerekir. Ben kısıtlı araştırmalarım sonucu Osmanlı'nın Türk olmadığına karar verdim. Hadi beni bir tarafa bırakıp bilhassa o çok yücelttikleri Vahdettinin Türklere nasıl baktığını kendi yazdığı mektuptan bakalım.
“Amerika Cemahir-i Müttefikiye Reisi Mr. Coolidge Cenablarına, Siyasi olayların ve gelişmelerin bütün iç yüzünü, hangi nedenlerden dolayı Saltanat merkezimi geçici süre terk etmek zorunda kaldığımı biliyorsunuz.
Bu süresiz uzaklaşmanın babadan kalma sahip olduğum Saltanat ve Hilafet makamından vazgeçtiğim anlamına gelmeyeceği açıktır. Ankara Meclisi gibi isyancı bir fitnenin alacağı tüm kararların geçersiz olduğunu bildiririm. İslam Hilafetinin Osmanlı Saltanatından ayrılması, Hilafetin tümüyle kaldırılması dini, kavmiyeti, vatanı belirsiz ve karışık askerlerden ve öteki sınıflardan oluşan küçük bir şer zümresinin kısmen zorla ve kısmen bilgisizlik ve gafletle yönlendirdiği beş, altı milyonluk Türk kavminin yetki alanı içinde değildir. Bu ancak tüm İslam dünyasınca atanan uzman kişilerden oluşan bir meclisin toplanması ve tüm din bilginlerinin ortak kararıyla çözülecek evrensel bir sorundur. Şeriata aykırı kararlar hangi makamdan olursa olsun, sonuçsuz kalmaya mahkumdur.
Hanedanımın ileri gelenleri aleyhinde Ankara Meclisi tarafından kabul edilen sürgün ve kovma, emlakine ve bireysel mallarına el koyma gibi haksız kararları hanedanımın bireylerini insan haklarından soyutlar niteliktedir. Bu konuda yüce kişiliğiniz ve Cumhuriyet Hükümetiniz tarafından olanaklar ölçüsünde yapılabilecek yardımları pek değerli sayacağı açıklamaya gerek yoktur.
13 Mart 1924
Mehmet Vahidettin”
İşte bu hiç itiraz edilmeyen mektuptanda anlaşıldığı gibi Türkler Osmanlı imparatorluğu içinde sadece kürt, ermeni v.s. gibi basit bir kavimdir. Asli unsur olarak nitelendirilmemektedir. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi Osmanlı, Türklerin savaşçı kimliğinden dolayı onları hep ordunun ön saflarında kullanmış, önce onlar ölmüş, yeniçeri arkadan gelerek talan etmiş ve ganimeti toplamıştır. Avrupalının "Eyvah Türkler geliyor" demesi de bu yüzdendir. Osmanlı bununla da kalmamış fethedilen ülkelerere Türk aileleri yerleştirerek olası bir dış saldırıda ilk dalgayı Türklerin emmesini sağlamayı amaçlamıştır. Bu gün Avrupanın ortalarına kadar yayılmış türklerin kökenleri incelendiğinde büyük çoğunluğunun orta anadolu kökenli olduğunu görürüz ki, bu da izlenen politikanın bir göstergesidir.
Mustafa Kemal, sadece emperyal batı ile savaşmamış, Türkleri yüzyıllardır savaşma aracı olarak kullanan bu Osmanlı zihniyetinide yıkmıştır. Konuya bu çerçeveden baktığımızda bir taraftan milli günlerimizin kutlanmasını engelleyen, Mustafa Kemal'i unutturmaya, onu karalamaya çalışan zihniyetin amacını anlamak kolaylaşmaktadır. Türkler yine bir takım emperyal güçlerin ve onların işbirlikçilerinin politikaları ile emperyalizm için ön saflarda savaşmaya itilmektedir. BOP eş başkanlığı, Suriye Libya ve İran'a karşı hükümetin güttüğü politikalar politikalar, hiç de bir zamanın Osmanlı yönetimlerinin türklere bakış açılarından farklı değildir.
Ayağa kalkmış, yüzyıllar sonra kendi devletini kurmuş olan Türklere yine baş eğdirilmek istenmektedir.
Hal böyle olunca, meclis başkanlığı tabii ki Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümü anmaları için kağıda fotokopi davetiye dağıtırken, 1. Abdülmecit'i anma için yaldızlı davetiyeler bastıracaktır. Hanedan artıkları, yeniçeri kalıntıları için bu durum son derece normal olabilir. Ama Türkler, özellikle son Türk devletinin göğsünün gere gere "TÜRKÜM" diyen vatandaşları bir değil iki kere düşünmelidir. Kimdir bu 1.Abdülmecit?
İzmir 2011