Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Aralık '08

 
Kategori
Futbol
 

Kırılgan Beşiktaş yine kırıldı; başka ne olabilirdi ki?

Kırılgan Beşiktaş yine kırıldı; başka ne olabilirdi ki?
 

Beşiktaş Galatasaray’a da yenildi. Farklı bir sonuç bekleyen var mıydı bilmiyorum. Ben Beşiktaş’ın hem Fenerbahçe’ye hem de Galatasaray’a yenileceğini tahmin etmiştim. Hatta Fenerbahçe maçında skoru bile bilmiştim 2-1... Galatasaray maçını da 3-2 tahmin ettim ama sadece bir golle yanıldım.

Beşiktaş Tahminlerim boşuna değil. Çünkü Beşiktaş çok uzun bir süredir çok kırılgan bir takım görüntüsü veriyor. 1980’li yılların sonundaki Gordon Milne ve 2000’lerdeki Lucescu dönemleri haricinde özellikle de kritik maçlarda çok rahat yenilen bir takım oldu. Aynı görüntü bu yıl da devam ediyor. Teknik direktörü kim olursa olsun, sahadaki ekip kimlerden oluşursa oluşsun bu durum değişmiyor. Neyi nasıl oynayacağını bilen, makine gibi işleyen, dişli, disiplinli bir takım olamadı. Bu “istikrarsızlıktaki süreklilik” nereden kaynaklanıyor bilmiyorum. Ama sonuç değişmiyor. Bir bakıyorsunuz bir kritik maç var ve Beşiktaş mağlup. Harkiv maçında da öyle, Fenerbahçe maçında da öyle, Galatasaray maçında da öyle…

Onun için "Beşiktaş Galatasaray maçında şöyle oynadı böyle oynamadı" falan diye derin analizlere girmenin bir anlamı yok.

Zaten artık Beşiktaş maçlarını izleyemiyorum. Sonucu önceden belli bir maçı niye izleyeceksin ki? Sadece Beşiktaş’tan değil futboldan bile soğudum. Ne yazık ki, Beşiktaş bu yılın da “en iyi kaybedeni” olacak. Görünen köy kılavuz istemez.

Türkiye ligi gittikçe iki şampiyonlu bir lige dönüşüyor. Fenerbahçe olamazsa Galatasaray, Galatasaray olmazsa Fenerbahçe... Trabzon ve Sivas’ın tökezleyeceklerini düşünüyorum. Kuruluşundan bu yana topu topu dört şampiyon çıkarabilmiş ligde şampiyon sayısı artacağına giderek düşüyor. Anadolu takımlarını, Trabzon’u falan bir yana bırakalım Beşiktaş’ın şampiyonluğu bile çok düşük bir ihtimal artık.

Beşiktaş 2003-2004 sezonunda ligin ilk yarısında 11 puan öndeyken şampiyonluğu Fenerbahçe’ye kaptırması bünyesinde onulmaz bir yara açtı. Sadece o yıl şampiyonluğu kaybetmekle kalmadı giderek kimliğini de kaybetti. Serdar Bilgili’nin yerini alan Erdoğan Demirören yönetimi kulübü eski Fenerbahçe’nin kötü bir taklidine çevirdi. Demirören yönetimi sansasyon yaratan ama hiçbir işe yaramayan transferler, takımın iskeletinin her yıl bozulup yeniden yapılması, sık sık teknik direktör değiştirilmesi, teknik direktörlerin işine etik dışı yöntemlerle son verilmesi ve bunlara ödenen ağır tazminatlarla kulübün hem bütçesinin hem de saygınlığının sarsılması gibi olumsuzluklara yol açarak Beşiktaş’ı büyük takım olmaktan çıkardı.

Ancak Beşiktaşlıları asıl üzen büyük takım olmaktan çıkmak değil Beşiktaş’a o kendine özgülüğünü kazandıran ruhu kaybetmesi... Beşiktaş sevgisi başarıya ve şampiyonluğa endeksli bir tutku değildir. Elbette şampiyonluk ister ama mücadelenin şampiyonluk kadar değerli olduğuna inanır. Kaybederken bile güzel olmanın/güzel kalmanın takımı olduğu için tutulur Beşiktaş. Beşiktaşlılık sadece sahadaki takımın başarısıyla ifade edilmez, taraftarı oyuna ortak olur, takım başarısızken tribündeki taraftarı çıkar sahneye. Sloganıyla, tezahüratıyla, toplumsal tavrıyla, mazluma sahip çıkışıyla bir duruşu temsil eder. Ona asıl kimliğini kazandıran da budur.

Demirören yönetiminin ise Beşiktaş’ın bu kimliğiyle uzaktan yakından ilgisi yok. Hovarda bir zenginin şımarıklığıyla takımın işine yarayıp yaramayacağına bakmadan her yıl bir sürü oyuncu alıyor, çoğunu iki maç dahi oynatmadan geri gönderiyor. Birtakım adamlar Beşiktaş forması altında bir görünüp bir kayboluyor. Bu yüzden Beşiktaş bir türlü takım olamıyor. Taraftarın sevip bağrına basacağı tanıdık bir ekip ortaya çıkmıyor. Taraftarı stadyuma çekecek bir sebep kalmıyor.

Bundan birkaç ay önce yazdığım bir yazıda “Lig henüz başlamadı ama sonu şimdiden belli. Fenerbahçe ya da Galatasaray şampiyon, üçüncülüğün en güçlü adayı da Beşiktaş!” demiştim.

Yanılmışım; artık en iyi üçüncü adayı bile değil, bu gidişle “en iyi beşinci” falan olacak.

 
Toplam blog
: 431
: 3853
Kayıt tarihi
: 30.06.06
 
 

Anahtar kelimeler: Antep, İstanbul, Haziran, İkizler, Beşiktaş, MÜ İletişim Fakültesi, Gazetecilik. ..