Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Haziran '07

 
Kategori
Sosyoloji
 

Kısır döngü

Kısır döngü
 

Bizler hayatın içerisinde yaşayıp giderken bazı şeylerin farkına varamayız. Ama farkına varamadığımız olaylar hayatın ta kendisidir. İşte bundan dolayıdır ki daima kısır döngü içerisinde döner dururuz. Tıpkı tarihin tekerrür etmesi gibi… Buradaki farklılık ise zamanın ve kişilerin farklı olması; yapılan olgu ve olayların ise hep aynı oluşu.

Bu olaylar o kadar fazla ki hangisinden bahsedeceğimi bilemiyorum.

İlköğretimde, ortaöğretimde hatta yükseköğretimde okurken bile hep öğretmenlerimizden yakınırız. Bizi anlamadıklarından, yargılamalarından ve öğrenci psikolojisini bilmeyişlerinden bahsederiz. Ve yakınırız… Öğretmenlerimiz ise bizden aynı şekilde.

Bir gün gelirde bizde öğretmen olduğumuzda şimdi roller değişmiştir. Bir zamanlar öğretmenlerimizin bizi neden anlamadığını kendimize sormadan aynı şeyleri uygulamaya başlarız. Hiç bir şey düşünmeden…

Ya da özellikle gençlik dönemlerimizde ailemize yani anne-babalarımıza sitem ederiz. Yaptıklarımızı eleştirmelerini, düşüncelerimizi önemsemeyişlerini ve otoriter bir havanın nedenini hep merak etmişizdir. Bu yüzden yaptıklarına bir türlü akıl sır erdiremedik. Bizim istediğimiz bizimle bir arkadaş ve dost olmaları; dertlerimizi dinleyip bize destek çıkmaları gibi isteklerdi sadece…

Sevdiğimiz ve âşık olduğumuz kişilerin sevgimize neden karşılık göstermediklerinin ve anlamak istemeyişlerinin serzenişinde bulunuruz.

Bütün bu olaylar gerçekleşirken aynı şeyleri kendimiz yapmayacağız diye karar alırız içimizden.

Bir gün gelirde öğrenciyken öğretmen, çocukken ebeveyn, seven ve âşık olan kişi iken maşuk(sevilen ve aşık olunan) kişi oluruz.

Ama hiçbir şey değişmez. Bir zamanlar yakındığımız bizi anlamayan öğretmen şimdi biziz. Öğrencilerimizi anlamak için hiçbir çaba sarf etmeyiz. Anne-baba oluruz çocuklarımıza. Bize ebeveynlerimiz nasıl davranmışsa aynı şekilde davranırız. Seven kişi iken sevilen kişi oluruz. Fakat seveni anlamak, anlaşmak şöyle dursun hatta görmek bile istemeyiz. Bir zamanlar yakındığımız, yapılanları değiştireceğimize dair verdiğimiz bütün sözleri bir anda unutur sil baştan hayata devam etmeye çalışırız.

İşte bu iki evreden oluşan kısır döngüden kurtulup hayatı ve insanları anlamaya ve bir şeyleri değiştirmeye dair hiçbir savaş vermeyiz. Ya da bu döngünün içerisinde olduğumuzu biliyoruz da bile bile sürdürmeye çalışıyoruz bunu. İçimizdeki ilkel dürtülerin harekete geçmesinden kaynaklanıyor belki de. Çünkü sadistlik ve egoistlik dürtümüzü yok edemedik içimizden.

Bir zamanlar bize karşı yapılanlardan yakındığımız, yargıladığımız hatta acı çektiğimiz günleri kozların ve kartların bize açılmasıyla unuturuz. Aynılarını başkalarına karşı yapar, acı çekmelerini seyreder ve belki zevk alırız.

Belki de bunları yaparken böyle bir döngü içerisinde olduğumuzu dahi bilmiyoruz. Yaptıklarımızı masumanece yaparız…

Bizim eksik olduğumuz nokta bence kendimize hayatın aynasından bakmayışımızdır. Başkalarının penceresinden insanlara, hayata ve kendimize bakmayışımız da olabilir bu… Bunları yaparken insanları tanımak değil önemli olan onları anlamak ve anlaşmaktır. Ve en önemlisi karşımızdakini dinlemektir. Hiçbir şey yapmasak ta dinlemek bile mutlu eder insanları.

Kısır döngüyü verimli bir döngüye çevirip bununda ürünlerini alacağımıza inanıyorum. Bu da ancak sevgi, saygı anlayış ve beraberlikle olur.

İnsanlığın ve sizlerin mutluluğu süresince her şey gönlünüzce olsun…

 
Toplam blog
: 27
: 542
Kayıt tarihi
: 23.06.07
 
 

Yapmakta olduğum mesleği seviyorum seviyorum ama gönlümün bir yerinde tiyatro vardır. Aynı zamand..