Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

22 Mayıs '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel gelişim: Bilinçli olmak

Kişisel gelişim: Bilinçli olmak
 

hepsi10numara.com


 Ne demek bilinçli olmak? Yani, Allah insana akıl fikir vermiş, insanoğlu aklını fikrini kullanarak  gideceği yere kadar gitsin. Ne demiş eskiler : “Zeka bir gemi, akıl onun dümeni…”  İşte bir geminin dümeni yoksa belli ki o kişi en büyük felaketlere açıktır.

İşte doğuştan zeki insanlar vardır; pırıl pırıl bir zekası olduğunu sezersiniz. Konuşmalarıyla, davranışlarıyla, “bu kişi ateş parçası..” dersiniz. Ama bu kişi hayatta öyle tercihler yapar, öyle uygulamalarda bulunur ki, hayret edersiniz. Böyle bir kişi bunları nasıl yapabilir , diye şaşarsınız.

İnsanların tümünün zekası vardır ama çoğunun zekası da kendine göredir. Ve soracak olursanız :”Sen kimin aklını beğenirsin…” insanların tümü de kendi aklını beğenirmiş! Nasıl akıl ise..! 

Doğuştan kocaman bir kafayla doğarız. Doğarken en büyük organımız kafamızmış; o çok az büyürmüş. Gerçi, ellerimiz, ayaklarımız uzar gider ama kafamız işte o kadar.

Doğarken herkes belli pırıltılarla doğar. Zeka pırıltılarıyla. Ama, derler ki ,”Vermeyince mabut neylesin, Sultan Mahmut..” Bazı şeyler doğuştan olmayınca sonra da olmaz veya çok az olur. Her insan belli bir zeka sığasıyla doğuyor ve onun üzerine eğitim denen deneyimlerle durmadan yeni bilgiler, yeni yöntemler bulup koyuyor. Eğer , eğitim olmazsa, insanın zekası, köylü Mehmet Ağa’nın zekası olur, çıkar... Olur ama ,  “Çarıklı Erkanıharp” aklı olur. İnsanı fazla götürmez. İnsanın doğuştan olan zekasının bilenebilmesi için mutlak olarak bazı “Akıl Oyunları”na ihtiyacı vardır. Bütün bu akıl oyunlarına belki de “Eğitim” demek mümkündür.

Ve insanın eğitimi bütün hayatı boyunca sürer ve bu süreç boyunca insan , insan olmaya yaklaşır. Tam insan olmak, eskilerin terimiyle “İnsanı Kamil” olmak hiç de kolay değildir.
İnsanın maddi ve manevi açıdan değişmesi, arınması,  kendini ve dünyayı doğru olarak algılaması gerekir.

Eğer insan yanlış yoldaysa ve kendisine verilen akıllar yetersiz ve yanlışsa, insan kopar gider hiç olmayacak yerlere varır ve çoğu kez oralardan da bir daha dönmek mümkün olmaz. Çünkü aklı fikri öylesine yanlış şartlandırılmıştır ki, onu doğru yöne sevkedecek ne derseniz deyiniz , caymaz, vazgeçmez ve sizi delaletle suçlar durur.

Böylelerinin durumuna Anadolu’da “Sokma Akıl..” derler. Yani bazı insanlar , öteki insanların etkisinde öylesine kalırlar ve öylesine cahilane şeylere inanırlar ki, şaşarsınız, bu insanlar bu dünyada gerçekten yaşıyorlar mı, dersiniz. Öylesine gerçeklerden, öylesine bugünün dünyasından uzaktırlar.

Anadolu insanı, bu sözü tamamlamış, “Sokma akıl sekiz adım sürer…” demiş. Yani, başkalarının yanlış aklıyla hayatta bir süre idare edip gidebilirsiniz. Fakat, bu gidiş ancak bir yere kadardır. O yerden sonra mutlaka aklınız başınıza gelir. Hayatta önemli bir ders alır ve doğru yöne dönmek zorunda kalırsınız. Ebedi olarak “Sokma Akılla” hareket etmek mümkün olamaz. Yarı yolda kalırsınız.  Yola devam etmek için ne gerekir?

Akıl gerekir… Zekası pırıl pırıl olup da , aklı olmayan çok insanlar görürüz. Hayatta ziyan olup gitmişlerdir. Eğitim, okuma, kendini geliştirme; kendini ve dünyayı bilme… becerilerimiz oluşmamışsa, hayatta dümensiz kalmış gibiyizdir. Kimse doğru dürüst yardım etmez. Belki bir çokları bizi “Sokma Akıl”larla dolduruşa getirip, bir süre yürütebilirler. Ama sonunda anlarız bu gidişin gidiş olmadığını.

Varsa yoksa kendi aklımız. Tabii, başkalarının akıllarına muhtacız; mutlaka insan çok fazla sayıda  akıllı insanlarla görüşmeli, onlara danışmalıdır.  Önemli bilgelerin yazdığı kitaplardan ders almalıyız. Yolumuzu, yöntemimizi aydınlatacak insanlara, öğretmenlere insanın her zaman ihtiyacı vardır. Ama sonunda, hayatta yalnız kalacağımız kesindir. Ondan sonra da artık dümen sana emanet; nereye istersen o yana git. Zaten çok akıllı insanlar, sokma akıllara ihtiyaç duymazlar. Güler geçerler.

Akıllı insanın en büyük becerisi “Akıllı seçimler” yapabilmesindedir. Artık o kendi kendinedir. Verdiği kararlar akıllıca olacaktır kendisinin ve bütün insanlığın yararına olacaktır.

Böyle akıllı insanların yol göstermesiyle hareket etmezsek, akıllıca hareket etmezsek ne olur? İşte onu da Anadolu insanı söylemiş:

“Akıl, akıl… Gel bilmem nereme takıl…” demiş.. Akım, mantıklı hareket ettiği zaman bir anlam kazanır. Saçma sapan seçimler; saçma sapan işler sadece başkalarının alayına yarar,

Yanlış akılla sürüyüp giderseniz. O yol yokuştur; sizi bir yere ulaştırmaz. Ama doğru akıllar sonunda insanı da ,onun çevresinde bulunanları da feraha kavuşturur. Doğru yere getirir. Onun için hayatta doğru kitapları bulmak; doğru dostlar edinmek; akıllı insanlarla konuşmak; ve gideceği yeri iyi kestirmek çok önemlidir. Akıllı insan artık nereye gideceğini, ne yapacağını iyi bilir. Akıl ona yol gösterir. Önemli olan gerçekten kendi aklımızla hareket edebilmektir. Ama her zaman danışmaya ihtiyaç var. “En akıllı benim” dediğin zaman yine aklını kaybetmiş sayılırsın. Akıllı adam kendine güvenir ama, danışmayı da elden bırakmaz.

Davranışlarımızı tayin ederken soralım: Kendi aklımla mı hareket ediyorum, yoksa “Sokma Akılla” mı? Ancak bunun yanıtı, bizi düze çıkartabilir.

Allah, herkese akıl fikir versin; “sokma akıl”lardan da sakındırsın.

Haydi işinize gücünüze. Bu kadar gevezelik fazla. “Ayinesi iştir kişinin…” demiş atalarımız. Gerisi yalan.

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara