- Kategori
- Kişisel Gelişim
Kişisel Gelişim. 8: Hayat sahası

egemeydan.com
Dünyada yaşayan canlılar arasında en büyük savaşlar neden çıkar acaba?
Birisi çıkıp diyecektir ki : “En büyük savaşlar namus yüzünden çıkar..!” O onun düşüncesi. Bana göre dünyadaki en büyük savaşlar, “Hayat sahası”yüzünden çıkan savaşlardır. Kısaca, “Arkadaş sen benim yaşadığım bölgeye giremezsin,” savaşlarıdır. Herkesin ama herkesin; hayvanların ve insanların kendi bölgeleri kabul ettikleri bir saha vardır, o sahaya izinsiz girilmesi açık bir savaş nedenidir.
Hayvanlar alemini seyredin; en büyük mücadele, hayat sahasına taarruz nedeniyle olur. Herkesin belli bir alanı vardır. Köpekler o alanları sidikleriyle çizerler. Başka hayvanlar kendi özel işaretlerini koyarlar. Ve o saha onundur, kendi hemcinsinden bile olsa başka bir hayvan kesinlikle o sahaya giremez.
Bizim pencerede kumrularımız vardı. Bağırış çağırış pencerede yuva yaptılar, bin bir zahmetle yumurtalarından yavrularını çıkarttılar. Bir süre ona baktılar , büyüttüler ama , büyüdüğünü anladıkları andan itibaren kendi pencerelerinden yavrularını kovaladılar ve onu bir daha da kendi aralarına almadılar. Geldiği zaman kovaladılar. Tam Alman usulü..!
Doğada bu “hayat sahası” çekişmesi çok kesindir. Uluslararasında da bu çekişme vardır. Bir ülke diğer bir ülkenin sınırlarını çiğneyip, diğer ülkeye girecek olursa, buna yalnızca ev sahibi ülke kızmaz, buna bütün diğer ülkeler de bozulurlar. Niye? Çünkü yıllarca süren bir “Statüko” bozulmuştur. Komşularının topraklarına girilmiştir. Ya kendi topraklarına da girilirse! Muazzam bir gerilime neden olur. Ve mücadele , eski duruma dönülünceye kadar sürer gider… Bazen de eski duruma dönülmez, o zaman dünya haritaları bir süre sonra yeniden çizilir.
İş hayatında da insanların yetkileri ve sorumlulukları bellidir. Kimse başka bir yetkilinin, kendi yetki ve sorumluluklarını kullanmasını istemez. Bir başkası bunu kullanıyorsa, kurum içi “çatışma” başlamıştır. Bazen “hayat sahaları” yüzünden kurumlar arası savaşlar bile görülür. Büyük şirketler küçük şirketleri yutmak isterler. Küçük şirketler de yutulmamak için.. direnirler, direnebildikleri kadar… Ondan sonrası artık boşuna çabadır.
Her insanın da psikolojik olarak bir “hayat sahası” vardır. İnsanoğlu o hayat sahası içinde rahattır. Kimsenin de kolay kolay o hayat sahasına giremiyeceğini bilir. Fakat bazen insanoğlunun bu hayat sahası aşılabilir.
Ne kadardır bir insanın kendi hayat sahası belki 75 Santim, belki 1 Metre… fazla değil.
Şöyle bir deneme yapalım:
Karşıda duran bir kadının üzerine hızlı adımlarla yürüyelim; bir süre sonra kadın bizi açılmış gözleriyle izlemeye başlar; çok daha yaklaşınca şaşkınlık içinde kendini derler toplar ve savunma vaziyeti alır. Eğer ona 1 metreden daha fazla hiç de iyi olmayan bakışlarla yaklaşacak olursanız. Artık tırnaklarını çıkarmıştır; sizi parçalamaya hazırdır. Bunu bütün insanlar üzerinde deneyebilirsiniz. İnsan, kendisine pek fazla yaklaşılmasına izin vermez. “Güvenlik Aralığı” kabul ettiği mesafeden fazla yaklaşanları kendine düşman olarak görür ve ona göre gardını alır. Kavgaya hazırdır..
Bu “Hayat Sahası” kavramı toplum hayatı içinde çok önemlidir. Yalnızca cismani olarak değil moral olarak geçerlidir.
İnsanlar kendi kavram dünyasına, hakaretamiz cümlelerle giren, kendini kıran veya böyle bir davranışa yönelen kişileri hiç affetmez. Hemen savunmaya geçerler ve ilk fırsatta da taarruza dönerler.. Düşman önce sözlerinden belli olur. Hücum, düşmanca tavırlarla birlikte düşmanca sözcüklerle gelir. Önce insanın kalbi kırılır; sonra gururu ve onuru, sonra da fiziksel yapısı…
Bu durumda bir insan kendini savunmasın da ne yapsın?
O bakımdan diğerler insanlarla ilişkilerimizde o insanı bütün davranışlarıyla birlikte değerlendirmeliyiz. Belli bir andaki yanlışını genellememeliyiz. İnsan bir hata yapabilir; ama o hatayı genelleştirmiyorsa, tekrarlamıyorsa o zaman , o yanlış ihmal edilebilir bir yanlıştır. Ama insan dikkatli olmalıyız. Yanlış yapmaktan kaçınmalıyız. Özellikle bazı çok alıngan insanlara karşı. Çünkü o tip insanlar, pireyi deve yapabilirler; ve sizi olmayacak bir davranışınız için mahkemeye verebilirler. Gel de ayıkla pirincin taşını.
Onun için insan ilişkilerinde yakın insanlar arasındaki ilişkiler belki de bazı terimlerle adlandırılabilir: yabancı, tanıdık, samimi, laubali, uzak , düşman… Çok iyi bilmediğiniz, ama bir iki kez gördüğünüz insana “Gözüm ısırıyor..” dersiniz. Çok samimi iki arkadaş için :”İçtikleri su ayrı gitmiyor ..” dersiniz.. Bazen insanlar o toplum yapısı içinde “Düşman kardeşler” gibidirler… İnsanları ve onların çeşitli ilişki biçimlerini anlatan çok sayıda deyim vardır. Zaman zaman kullanırız. Ama bunları kullanırken bile dikkatli olunmalı; çünkü iki gün sonra o kişi karşına çıkıp, “benim için şöyle demişsin, doğru mu?” diye sorabilir.
Çünkü, ünlü atalar sözüdür: “Sırrını söyle dostuna, o da söylesin dostuna…” Ondan sonra o söylenilen şey, Telefon Oyunu’ndaki gibi kulaktan kulağa geçerken öylesine bozulur ki; sen de ne söylediğini hatırlayamazsın…
Bir bakıma bütün ömrümüz hayat sahamızı korumakla geçiyor. Ne derseniz diyelim : Gurur, Onur… Durmadan kendimizi savunuyoruz. Aman dikkatli olalım. Herkesin de bir “Hayat sahası” vardır. Ve hayatta çoğu kavgalar bu hayat sahasını dürüstçe paylaşamamaktan çıkar… Aman dikkat! Bazen karı-koca bile bu hayat sahalarını paylaşmamak için ne kavgalar verirler.
Şu son düşürülen uçak meselesi nedir ki? Bizim hava sahamıza , bir bakıma hayat sahamıza giren bir uçağa tahammülsüzlük. “Arkadaş sen izin almadan buraya giremezsin!” İşte girersen sonuç budur. Girmiş mi, girmemiş ki biraz tartışmalı ama o tartışmayı devlet adamları kendi aralarında yapsınlar.
Görüyor musunuz “Hayat Sahası” insanın kendisi ve hatta Devletin kalımı için ne kadar önemli.
Hadi buyurun tartışın; hayat sahası , kaç santimdir veya metredir? İşte size bir tartışma sorusu.. Ama emin olun çok fazla değil!