Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Şubat '14

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Kişisel Gelişim.6: Yaratıcı olmak

Kişisel Gelişim.6: Yaratıcı olmak
 

btnet.com.tr


 Hayatta önemli olan nedir? Hayatta önemli olan yaratıcı olmaktır.

Dümdüz bir hayat sürmüşsün , ne ota bulaşmışsın, ne oka… Neye yarar ki?

Belki de hayatta, yaratıcı insanlar,  çevremizdeki insanlardan her şeye burnunu sokanlar arasından çıkıyor. Onlar meraklıdırlar ve bir işin sonuçlarının ne olacağını anlamak için sonuna kadar gitmekten korkmazlar.

Bilgililik kuşkusuz bir erdemlilik halidir , ama hayatta bu yetmez, ne zaman ki insanoğlu sahip olduğu bilgiyi  bir işe, bir oluşa, bir alete veya yararlı bir olguya dönüştürür; işte o zaman o bilginin bir yararı vardır, deriz. Bilgi gevezelik etmek için değildir. Sonunda yararlı bir işe, olguya dönüşmeyen bilgi, eşeğin sırtındaki yük gibidir. Taşı taşı faydasız… Konuş, konuş… Gereksiz.

Yaratıcılık, o zamana kadar göz önünde olan bir şeyden yeni ilişkiler ağı içinde yeni şeyler ortaya koymaktır. İşte bütün yeni icatlar, böyle değişik çalışan kafaların; işi farklı biçimlerden düşünüp, farklı yorumlayanların çabasıyla çıkmıştır. Yaratıcılık bir bakıma kendini tekrarlamayan , eserini ortaya koyan tasarımcılıktır..

Kuşkusuz yaratıcı insanlar yararlı, icatçı, mucit , kaşif insanlardır. Durdukları yerde duramazlar, daima, kendilerine çizilen çizgilerin ardına taşıp, yeni şeyler düşünmeye, yeni formlar, ilişkiler, olgular , nesneler icat etmeye; yapmaya ve yakıştırmaya çalışırlar.

Tanrı kuşkusuz yaratıcıdır. Amenna!

Ama Tanrının güzel kulları da Tanrılarına benzer bir şekilde, onun hala gizlide bulunan yasalarını, kurallarını keşfederek ona benzemeye; onun gibi olmaya çalışırlar. Bunda bir kötülük yok ki..!  Tanrı herhalde böyle kullarını, mutlulukla seyreder;“Ne akıllılar!”diye, sevinir.  Çünkü Tanrının aptal kullarını seveceğini sanmak abesle iştigaldir!

Sen benim düşündüğüm gibi düşün. Geleneksel yoldan ayrılma. Annenin, babanın yolunu aynen taklit et. Öğretmenin söylediklerine aynen uy… Bu durum insanı nereye götürür ki? Peki bütün bu uçak, tren, buzdolabı, çamaşır makinesi..  bin bir türlü aracı, gereci yapanlar, hiç yaratıcı düşünmeselerdi, araştırmasalardı, kafalarını yormasalardı , nereye varacaklardı? Erdem , bir kitabı , aynen ve anlamadan bin kez okumakta mıdır? Yoksa, bin değişik ve yararlı kitabı okuyarak  anlamakta, onu bir işe, oluşa çevirmekte midir? Hangisi yararlı?

Elalem büyük bulguları, kafasını kuma gömerek bulmuyor. Sorarak, danışarak, binlerce kitap karıştırarak; eleştirerek, denetleyerek, arayarak buluyor.  Araştırmayana ekmek yok. Araştırmayanlar, araştıranları izleyerek yürürler; ilerlediklerini sanırlar , ama hep yerlerinde sayarlar. Yeniliği aramayan, değişikliğin, gelişmenin peşinde olmayan, yerinde sayar durur. Aslında yerinde saydığının  farkında bile değildir.

Benjamin Bloom’a göre insan bir şey yaratmaya; yeni bir şey ortaya koymaya yönelirken belli başlı yedi adımdana geçer. Önce o alanda yapılmış, yazılmış bütün belli başlı eserleri okur; sonra o bütün bilgileri hatırlayarak, işi, sorunu bütünüyle anlamaya çalışır; sonra o bilgileri kullanarak  işin bir prototipini  ortaya koyar. Yapılan işi analiz eder hatalarını, eksiklerini görmeye çalışır; yeniden bilinenlerin daha iyisini meydana çıkarır. O’nu da değerlendirerek; yepyeni bir model; bir iş ortaya koyar ki, bu ortaya çıkan iş artık ötekilerden çok farklıdır; yenidir.

Graham Wallas’a göre yaratıcılığın dört adımı vardır:

1. Hazırlık: Kişi yeni bir eser ortaya koymak için kendini hazırlar; gerekli bilgi ve belgeleri toplar .
2. Kuluçka evresi: Sorunun oluşturulup, evrilip çevrildiği; bir bakıma bilinçaltına itilip, orada olgunlaşmasına kadar beklenildiği süredir.
3.Aydınlanma evresi: Kişi bir noktada artık anlamıştır ve o noktada “Tamam!” der ; artık ne yapacağını bilmektedir: kafasındaki sorun çözüme ulaşmıştır. Yaratıcı kişi durumu kavramış ve artık ne yapacağını bilmektedir.
4.Gerçekleştirme evresi: Bu evrede kişi artık sorunu, tasarıma dönüştürür ve işi uygulamaya geçer. Bu evre uygulama, eseri ortaya koyma evresidir. (brainpickins.com)

Bir eserin ortaya çıkışı; yaratılışı hiç de kolay olmaz. İnsanın kendi eseri için önceki insanların fikirlerine, düşüncelerine fena halde muhtaçtır. Önceki bilgiler, belgeler ve eserler olmadan yeni bir yapıt ortaya koymak hiç mümkün değildir.

Kişi , yaratıcılığı günah sayıyorsa; temcit pilavı gibi önüne konulanla yetiniyorsa; o zaten aptallaştırılmaya aday fani garibanlardan biridir. Dünyaya gelmiş ve göçmüş milyarlarca hemcinsimizden birisidir ve bir koyun gibi yaşamış bir koyun gibi ölmüştür. Sonuçta elinde bir eseri yoktur.

Eser çok mu önemli ?  Evet, çok önemli. Ne demiş eskiler:

“Er odur ki dünyada koya bir eser,
Esersiz kişinin yerinde yeller eser...”

Ama eser kavramı, kişiden kişiye; toplumdan topluma ne kadar çok değişir. Eser kimine göre yazılmış bir kitaptır; kimine göre yapılmış bir köprü; bir binadır… Kimine göre de iyi bir evlat sahibi olmaktır… Artık siz nasıl yorumlarsanız yorumlayınız.

Dünyada iyi bir eser bırakıp gitmek kadar onurlu bir iş var mıdır?
Herhalde, öteki tarafta da soracaklardır: “Dünyada ne yaptın; eserin ne..?” Bazıları ne cevap vereceklerdir?  Ne yapalım: Artık herkesin cevabı kendisine göre.
Haydi hayırlısı.

 

 

 

 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..