Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Temmuz '12

 
Kategori
İlişkiler
 

Kıskanç adamın kıskacından kaç!

Kıskanç adamın kıskacından kaç!
 

Al sana kıskanç bir adamı çıldırtmanın en kestirme yolu!... Hatun şu an pasta yiyor ama; az sonra naneyi yiyecek!


Sevgili blogdaşımız Savaş Barka'nın yeni yazı siparişi üzerine!, oturdum; bir yazı daha yazdım sizlere işte! Bu akşam da, kıskanç adamın marifetlerini anlatmaya çalışıcam; dilimin döndüğünce, meraklılarına...

Kıskanç adamın birini bela etmişseniz eğer başınıza; en kısa yoldan, arkanıza bile bakmadan kaçın gidin derim size ben; sevgili hanımlar!...

Hemen yazımın başında itiraf etmeliyim ki, 20'li yaşlarımın sonlarına kadar, ben de çok kıskanç bir adamdım. Ama yaşadıkça, kendi üzerimde deneye, yanıla gördüm ki; en kıskanç adam, kendine en güvensiz adamdır aslında. Dolayısıyla, o yıllarımda, o yaşlarımda ben de kendine güvensizlikte tavan yapmış bir adamdım; söylemesi her ne kadar çok zor olsa da...

Kıskanç adam, durup durup hesap sorar. Söylediğiniz hiçbir şeye inanmayıp, size potansiyel yalancı muamelesi yapar. Kıskanç adam, suçlar da suçlar; kendi kusurlarına zerre aldırmadan üstelik...

Kıskanç adam, sizinle cebelleşip durur  ama; en büyük kızgınlığı kendi yetersizliklerine, güvensizliklerine, güçsüzlüklerinedir aslında.

Kıskanç adam, bir gün eteğinizin boyuna takar kafayı; diğer gün tırnaklarınızdaki ojeye diker gözünü...

Yürüyüşünüze baktığında, nasıl da kıvırttığınızdan dem vurur, saçınızı attığınızda " Hangi adama kur yapıyor bu aşifte? " diye diye hırsından, öfkesinden dudaklarını kemirir.

" Seni gözümden bile kıskanırım ben! " diyen bir adama; asla yüz vermeyin. Çünkü gün gelir, aynı adam evinin çatı katına kilitleyiverir sizi!... Benden söylemesi...

Otursanız olmaz kıskanç adamla; kalksanız, yürüseniz, akla, hayale gelmedik sorunlar çıkarır başınıza... Ne kaşınızı, gözünüzü neden oynattığınız kalır, elin adamına; ne de başınızı neden yerden kaldırdığınız... Gülerseniz, kime güldüğünüz için sorguya çekilirsiniz, ağlarsanız, neden mutsuz olduğunuzu anlatamazsınız kıskanç adama... Hiç yormayın kendinizi boşuna... Ben bunu bilir, bunu söylerim beni dinleyene.

İki lafının biri " Namus da namus! " olan kıskanç bir adam, hayatının geri kalanında kim bilir, ne namussuzluklar çevirir?!!

" Edep yahu! Edep! Ar, haya kalmadı artık! " diye, sayıklayıp duran hangi adam varsa çevrende; bil ki, en akla gelmedik şeytanlıkları, madrabazlıkları çevirir; söylenip duran, çen çen konuşan, çene ishali olmuş o adam!... Kadının arını, hayasını, iki bacağının arasında arar hala; yüksek perdeden konuşan, kıskançlık hastalığına tutulmuş, o zavallı adam üstelik...

Dizinin dibinde oturursunuz olmaz. Elinizi, eteğinizi dünya ahretten çekseniz, kıskanç adamın söylenmesi yine bitmez. Öyle bir adamın kahrını, ağzı var, dili yok kanatsız  melek bile çekmez, çekemez; ben bilirim kardeşim!

Ben bilirim malımın huyunu! Çünkü zamanın birinde, ben de huysuz, kıskanç, çekilmez adamın tekiydim! Ne yalan söyliyim şimdi!

Kıskanç adam, kömür karası saçlarına, tel tel karlar yağdırır! Yüreği derya olan kadını, iki dişli ihtiyara çevirir!, bana mısın demez, zerre acımaz kadınına; kıskanç adam; üstelik...

Boşa geçirmek istediğin bir hayatın, beş para değeri olmayan bir ömrün varsa eğer, kendini, yüreğini, her şeyini sana azap içinde azap çektirecek kıskanç bir adamın yollarına saç.

Yok eğer," Zararın neresinden dönersem kardır. Ben bir eşeklik ettim! Aman siz etmeyin! " diyebilecek  kadar yüreğin kalmışsa hala, göğüs kafesinde;

Ben sana bir tek şey söylerim, hem de sadece altı kelime: Kıskanç adamın kıskacından kaç, kaç, kaç!

Not: Yazıda kullanılan görsel www.asikpinokyo.blogspot.com adresinden alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..