Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

06 Temmuz '10

 
Kategori
Blog
 

Kıskançlığın Böylesi!!!

Kıskançlığın Böylesi!!!
 

Bu kadar da olmaz ki!.. Evet biliyorum erkekler de beni kıskanıyor ama!!! Ama o kadar ahbap olduğum, şu sayfalarda günler, aylar derken yıllara varan ahbaplığımız sonunda bu mu yapılır insana bilmiyorum. Üstelik Coşkun Bey’le aynı memleketin insanıyız, hukukumuz daha eskiye dayanır. Ama böyle işte. Sinirimden asıl konuya geçemedim hala!!! Tamam, anlatacağım yoksa niye başlayayım yazmaya. Üstelik ben bazılarının dediği gibi yazan değil yazarım. Yazarım tabi. Yani yazıyı yazarım diyorum. Offf çok karıştı!.. Neyse.

Efendim zaman zaman günce, blog, e-günce ya da işte her neyse ondan yazan arkadaşlarla bir araya geliyoruz. Hatta bazılarımız ismi lazım değil, Neşe’li meşeli bişiler, her zaman bir araya geliyor, gelmeyenleri de tek ayak üstünde beklemeye mahkum ediyor ki tevatür odur sanırım Sema Şener tek ayak üstünde beklememek için iki eli kanda bile olsa Çanakkale buluşmasına gidecekti ama ah o abisi yok mu, “Gidemezsin!!!” demiş!. Kız, abi sözü dinleyip mecburen kalmış. Bu arada abisi ameliyat olmuş ama ufak bir ayrıntı tabi. Ya bunu duyan Cansın Hanım’a (Cansın Erol) ne demeli? “Çanakkale’ye gitmiyorum ben de ameliyat olacağım, belim tutuldu.” diye tutturmaz mı? Neyse onu vazgeçirmişler, yani ameliyattan vaz geçirmişler ama bu sefer Balcı “Ne ben ameliyat olacağım ne de ameliyat olacak abim var ama madem onlar vaz geçti, ben de vazgeçtim, gitmiyorum.” demiş iyi mi? İşte böyle biri o Balci. Artık siz anlayın ne kadar kıskanç olduğunu.

Coşkun Bey dersen, daha ilk Ölüdeniz toplantısından beri aramızda bir husumettir gidiyor. “Bak Coşkun Bey yapma etme, bütün ipliğini pazara olmadı pazartesiye dökerim.” diyorum anlatamıyorum. Hatta zaman zaman “Füsun Hanım’la” ki kendileri eşi olur, “dertleşirim bak” diyorum, bana mısın demiyor. (Bu sefer görür o; bakınız: Ortaya karışık resimler)

İşte efendim zaman zaman Ölüdeniz ya da Büyükada/İstanbul toplantılarında bir araya geldiğimizde bir efe türküsü ille de Çökertme çaldı mı, “Tutmayın beni” diyor fırlıyorum piste; adam akıllı oynuyorum. Serde Beşkazalılık var ne de olsa. Üstüne üstlük Aydın efesiyim de! İşte ben Çökertme oynuyorum ya sen kalk çökertmeyi İngilizlere öğret! Bir baktım Ölüdeniz Festivali’nde sahneden İnculuzler halk oyunlarımızdan örnekler verirken aaa o da ne, Çökertme çalmaya başlamaz mı! Ondan sonra da İnculuzlar oynamaya başlamaz mı!.. Peki bunu onlara kim öğretti? Coşkun Bey. Yıllardır uğraşıyor, İngilizlerden oluşan bir gruba, üstelik belli yaşın üzerinde, nasıl derler yaşlı bir gruba, halk oyunlarımızı öğretmek için. Demek asıl amacı buymuş; Çökertme öğretmek! “Balcı bu işin neresinde?” diyeceksiniz, neresinde olacak, oynayan İnculuzların üzerinde Laz kıyafeti vardı! İşte o zaman anladım ki bu olanlar bana karşı “Balci- Coşkun” dayanışmasıdır ya alacağınız olsun!!! Siz: “Alacağımız olsun yeter ki, vereceğimiz olmasın da.” diyerek rahat rahat oturun bakalım. “Füsun- Vahide-İzmir mavilim (derinmavi) üçgeni”nde sizi kaybetmeyen böyle olsun! Bermuda Şeytan Üçgeni’ni öpüp de başınıza korsunuz artık!

(:Sürçü-lisan ettimse affola:)

 
Toplam blog
: 210
: 3227
Kayıt tarihi
: 29.03.07
 
 

Yazmak... Öyle güzel, öyle hoş ve öyle derin bir eylem ki!.. Olmazları bile oldurabiliyorsun. "Ke..