- Kategori
- Seçim
Kıssadan hisse
Mesleğimin ilk yıllarında çalıştığım bir köy vardı. Köyün tam ortasından bir dere geçiyordu. Köyün evleri derenin her iki yakasına serpilmişti. Aslında hepsi birbirlerine akrabaydılar ama “beri yakalılar” ve “öte yakalılar” diye ikiye ayrılmışlardı.
Ben o köye 1983 yılı sonlarında tayin edildim. Köye ilk gittiğim gün okul lojmanının boyasız, bakımsız olduğunu, seyyar kablolarla elektrik çekildiğini, okulda ise su ve elektrik olmadığını gördüm. O günün muhtarı ile görüştüm. Yirmi yıllık muhtarmış.
Bana:
“Merak etme Hoca, siz gelene kadar lojmanı tamir ettirir, boyatırım. Suyu, elektriği çektiririm, gönlün rahat olsun, sen bir an önce gel, göreve başla.” dedi.
Mutlu olarak döndüm ve ertesi hafta eşyaları kamyona yükleyerek eşimle birlikte yeni görev yerimize hareket ettik. Köye ulaştığımızda yağmur yağıyordu. Muhtar:
“Yardım edin, Hocanın eşyalarını indirin.” dedi gençlere.
Lojmanın kapısını açtıklarında bir de ne göreyim ne boya yapılmış ne de badana. Mecburen eşyaları indirdik. Muhtarda binbir bahane. “Yaparız, ederiz.” demeler.
İki üç ay “kaymakamla görüştüm, boru verecek, Almancılarla görüştüm boya ve elektrik malzemesi alacaklar...” gibi bahaneler uydurarak beni eğledi. Yerel seçimlere doğru da “Hele bir seçim geçsin. Şimdi komşuları kızdırmayalım. Söz, seçimden sonra hem su vereceğim, hem de elektriği çektireceğim.” demeye başladı.
Bu durum beni son derece rahatsız etmeye başladı. Köyde beş yıldır elektrik ve su olmasına rağmen sorunun bugüne gelmesi kafamı kurcalıyordu. Muhtarla ilgili “Nedir, ne değildir?” sorusunu sormaya başladım. Araştırmamda anladım ki bundan 20 yıl önce muhtarlık öte yakadaki bir ailede imiş. Sanırım 30 yıl kadar da onlar hüküm sürmüşler. Angaryaya kim gelmez, söylediklerini kim yapmaz çekip odaya dövüyorlarmış. Alikıran, başkesen bir tavırları varmış. Baskılar köylülerin canına “tak” etmiş. Gizlice öyle birini muhtar edelim ki “Bize zulüm edip, dövemesin.” diye düşünmüşler. Köyün yetimini, en garip olanını muhtar seçmişler başlarına. Şu anki muhtar işte o muhtarmış.
Bu arada benim okula su ve elektrik konusundaki ısrarım birden seçim mahzemesi haline geliverdi. Öte yakalılar muhtarlığı kazanmaları halinde ilk hafta okula su vereceklerinin, elektrik çektireceklerinin sözünü verdiler. Muhtar ise “seçimi kaybetmesi halinde muhaliflerin okula su vereceklerini, dolayısıyla çeşmeden artan suyla komşuların ağaçlarını sulama şanslarını kaybedeceklerini, kendisinin muhtar kalması halinde okula su vermeyeceğini” söylemeye başlamış sudan yararlananlara.
Öte yakalılar ise seçimde zorlanıyor. Köylüler eskiyi unutmamışlar. Tekrar gelirlerse bizi yeniden dövmeye başlarlar diye korkuyorlar.
Sonuçta öte yakalılar beri yakadan bir muhtar adayı çıkararak ona destek vermenin doğru olacağına karar vermişler. Yerel seçimler yapıldı ve seçimi öte yakanın desteklediği aday kazandı.
Söz verdikleri gibi haftasında okula suyu ve elektriği çektiler. Okulun bahçesini askeriye bahçesine benzettiler. Onlara beş yıllık plan yapmalarını, istemeleri halinde plan yapmada yardımcı olacağımı söyledim. Zaten ihtiyar heyetinin doğal üyesiydim. Beş yıllık bir plan yaptık. İnanır mısınız beş yıllık planda yazılanların hepsi gerçekleşti hatta fazlası yapıldı.
Öte yakalıların yeniden gelmeleri halinde adam döveceği, zulüm edeceği önyargısı yıkıldı.
Duyduğuma göre 1989 seçimde öte yakadan birisi yirmibeş yıl aradan sonra tekrar muhtar seçilmiş. Köylüler ondan son derece memnunlarmış.
Benim bunlardan çıkardığım;
Uzun süre aynı adamın iktidarda kalmasına izin verilmemeli. Çünkü aşırı güç kazanıyor ve bu gücü kötüye kullanmaya başlayabiliyorlar.
Yeni gelen heyecanla bir süre güzel işler yapıyor. Sonra değişime direnç başlıyor, mevcut dengeyi muhafaza etmeye çalışıyorlar.
Önyargılar insanların tercihlerini önemli ölçüde etkiliyor ve önyargının kırılması için lider değişikliği koşul haline geliyor.
Ne mutlu kıssadan hisse çıkarabilenlere.