Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
Güncel
 

Kızıl ötesi

Kırk yıl önce, başlıktaki sözcüklerden dolayı sorgulanırdım. Bizim kuşak, kırmızı ışık altında gitar çalanların gözaltına alınıp sorgulandıkları bir dönemi yaşadılar. Geriye dönüp bakıldığında, köprülerin altından çok su aktığı görülmektedir.

Dinlencede, dostlarımız akşam yemeğine davet etmişlerdi. İzmir'in Dikili ilçesinden Midilli Adası'na bakıldığında, güneş batmak üzere idi. Midilli Adası'nın üzerinde ateş topu gibi duran güneş, ağır ağır kaybolurken, gökyüzündeki reklerin dansı, göz kamaştıracak güzellikleri yansıtıyordu. Ağzımdan kızıl ötesi sözcük çıktı birden. Gök yüzündeki renklerin, Ege Denizi'nin mavi suları ile oluşturduğu görüntüyü betimlemek mümkün değildi. Ahmat Haşım haklı diye söylendim. Duygularım depreşti, dostların konuşmasını dinlemiyordum bile. Gençlik diye mırıldandım. Üç ay önce kalp ameliyatı olduğumu unutup, bir duble rakı verir misin diye seslendim dostuma.

Biraz sonra, karanlık, tüm güzellikleri yok etti doğada. Gök yüzü, doğacak ay ve yıldızların görüntülerini bekliyordu. Zihnim geçmişle ilgili bazı konuların sorgulamasıyla meşguldü. Gazete köşelerine yansıyan tartışmalarla ilgili değerlendirmelerimi yazmadıkça, huzursuzlanıyordum her gün.

Güncel konu demokratik açılım. Tartışmalar doruğa ulaştı. Bu konuya değinmeyeceğim. Bir ay önce gazete sütünlarında yer alan bir tartışmayı sizlere anımsatacağım. Bu tartışma ülkemizdeki aydınlanma açısından önemli bir yaklaşım. Tartışılan aydınlanma gerçekleşmediği takdirde, doğma değelerin siyaseti etkilemesi devam edecektir.

SHP genel başkanı sayın Hüseyin Ergun bir söyleşide “ İşci ve Köylü sınıfının ilerici olmadıklarını” belirtmişti. Sayın Rıdvan Budak’ın bu görüşe karşı verdiği yanıtı gazetelerde okuduk. Rıdvan Budak, Hüseyin Ergun’u liberal görüşün savunucusu olarak değerlendirip, ortaya koyduğu savın yanlışlığını vurguluyordu.

Sayın Hüseyin Ergun, sol hareket içinde önemli bir isim idi. Solda gençliğin ilk örgütlenme hareketinin liderliğini yapmıştır. Emek dergisinin sorumlu yazı işeri müdürlüğü zamanında tutuklanmış, Avukat Halit Çelek’in onunla ilgili savunmaları, Türkiye de solun algılanması açısından önemli öğretiler olmuştur. O günün üniversite gençliği, işci ve işci hareketlerini, sayın Rıza Kuas, Şaban Yıldız, Şaban Erik gibi değerli sendıkacılardan öğreniyorlardı. Sayın Rıdvan Budak’ın yaşı itibarıyle o tarihlerde (1965-1970)hangi konumda olduğunu bilmiyorum..

Teknolojideki gelişme ve özellikle iletişim kanallarının hızla yayılması, teorik olarak tartışılan konuların, uygulamalarının çok farklı olduğunu ortaya çıkarmıştır. Rusya’daki uygulamanın, sol açısından büyük yanlışlıklar içerdiği görülmüştür. Son ekonomik kriz ile de, liberal felsefenin denetimsizliğinin dünyanın başına nasıl bela olduğunu yaşayarak görmekteyiz.

Dünyada meydana gelen bilgi patlaması, bir gerçeği ortaya çıkarmıştır. Aydınlanma olmadan çağdaşlaşmanın mümkün olamıyacağı gerçeğidir. Sanayi devrimini yapmış gelişmiş ülkelerde bile, gerçek aydınlanmanın % 30 geçmediği görülmektedir. Batı toplumlarında muhafazakar partilerin oylarının giderek artırması, toplumların değerler sisteminde geldiği aşamayı yansıtmaktadır.

Rönesans hareketinin odağı olan devletlerde, doğma değerler siyasetin yönünü etkiliyebiliyorsa, bu konuların daha çok tartışmalar yaratacağını söyleyebiliriz..

Kişilerin görüşlerinde farklılaşmalar olabilir. Kimseyi savunma durumunda değilim. Liberal demokratlarla aynı düşüncede olmadığımı da belirtmek isterim. Bu güne dek tartışarak geldiğimiz bazı görüşlerin, çağın gerçekleriyle uyuşmadığını kabullenmek zorundayız.. Sol kavramının temelinde adil paylaşım kültürü yer alır. Aydınlanma olmadan bu kültürü kavrayabilmek ve onu yaşama aktarmanın güçlükleri ortadadır. Sınıfının bilincinden yoksun katmanlar, doğma değerlerin peşinden sürüklenirler. Bazı aydınların, bu değerlerin peşinden giderek, demokrasiden söz etmelerinin mantığını anlamak mümkün değil.

Ülkemizde aydınlanma oranının yetersizliği bilinmektedir. İşci ve köylü sınıfında, bu oranın daha düşük olduğunu söylemek için bilge kişi olmak gerekmemektedir. Sayın Hüseyin Ergun’un söylediklerini bu açıdan değerlendirdiğimizde, gerçeklik oranının yüksek olduğunu söyleyebiliriz.

Ülkemizin beşeri sermayesinin yapısı, sol partileri besleyecek nitelikte olmadığı için, başarısızlıkları seçimlerde görülmektedir.

Yaşadıkca çok şeylere tanık olunuyor. Sayın Hüseyin Ergun sol örgütün genel başkanlığını yürütürken, Sayın Murat Karayalçın’ın Hür Düşünce Kulubünün üyesi olduğu söylenirdi. Şimdi de helef selef mi oldular dersiniz.

Zihnimde bu düşünceler zikzaklar çizerken, ay doğmuş Ege Denizinin mavi sularıyla oynaşıyordu. Mırıldandım, BU GÜZELLİKLERİ YAŞAMAK VARKEN, NEDEN KAVGA YAPILIR .

 
Toplam blog
: 97
: 463
Kayıt tarihi
: 07.02.09
 
 

1944 yılında Arapgir'de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Arapgir'de, lise öğrenimini Ankara Gazi Li..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara