Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

07 Temmuz '09

 
Kategori
Öykü
 

Kızınızı kime verirdiniz?

Kızınızı kime verirdiniz?
 

İnsanoğlu eşyayı, malı, mülkü çok sever. Hele bu zamanda araba, yat, kat bir de yazlık oldu mu? Demeyin keyfine! Ama bazı şeyler vardır ki insanoğlunun sahip olduğu, “çok özeldir.” Bunu kimse ile paylaşmak istemez. Titrer üzerine, korur onu nedensizce. Kaybedince, sanki dünya kararmış gibi gelir insana. Sizin de vardır mutlaka size özel şeyler. Kaybettiğinizi düşünün bir an. Ya da bir başkasına verdiğinizi. Sonuç ne olurdu? Kaybeden mi olurdunuz, kazanan mı? Yoksa hiç bir şey olmaz mıydı?

Aklıma çocukken dinlediğim bir hikaye düştü. Kimden duyduğumu da anımsayamıyorum. Ama, kalmış aklımda nedense. Paylaşayım.

Vakti zamanında köyün birinde periler güzeli bir genç kız ve babası birlikte yaşarmış. Aynı zamanda birbirleriyle çok iyi arkadaş olan üç genç delikanlı da yaşarmış bu köyde. Yanlız ortada öyle bir durum oluşmuş ki kimse bilmiyor. Bu üç genç aynı kıza aşık olmuş. Üç gencin kendisine aşık olduğunu genç kız bilmediği gibi gençlerin de birbirinden haberi yokmuş. Gurbete çıkıp başlık parası biriktirmek ve evlenmek için aynı zamanda yola çıkmışlar. Köye yarım günlük mesafede olan bir tepede konaklayıp, “1 yıl sonra burada buluşup, beraber köye dönelim” diye sözleşmişler. Üçü de ayrı yolları tutup ayrılmışlar birbirinden. Gençlerden biri cam atölyesinde, diğeri halıcı dükkanında, diğer ötekisi de meyve yetiştiren bir çiftlikte işe başlamış. Hepsi de ustalarına “Biz 1 yıl çalışıp ayrılacağız. Bu nedenle paramız biriksin, topluca alırız.” demişler. Aradan 1 yıl geçmiş ve ustalarından biriken paralarını istemişler;

Ustası, cam atölyesinde çalışan gence, hiç para kazanamadığını ve bu nedenle ödeme yapamayacağını, ancak isterse dünyanın her tarafını gösteren “sihirli bir aynayı” kendisine vereceğini söylemiş. Genç önce kızmış ama sonradan bu hediyenin sevdiği kızı alabilmesi için müthiş bir şey olacağını düşünmüş.

Halıcı yanında çalışan genç de parasını istemiş. Fakat ustası camcı ile aynı sebepten dolayı parasını verememiş, onun yerine “uçan halı” vermiş. Genç şimdiden “Bu kız işi oldu, bitti.” diye iç geçirmiş

Diğeri de malum; parasını istemiş. Ustası ona sadece 1 elma vermiş. Genç; “Elmayı ne yapacağım usta?” derken, ustası; “Bu, bildiğin elmalardan değil, sihirli. Ölüm döşeğinde de olsa, zehirlense de bu elmayı yiyen ölümden kurtulur.” diyerek elmayı gence vermiş.

Üç genç aynı tepede buluşmuşlar. Anlatmışlar birbirlerine başlarından geçenleri. Ve hala kimsenin aynı kızı sevdiğinden ve köye dönüşte kızı isteyeceklerinden haberleri yokmuş. Aynacı çaktırmadan “Çok özledim anamı. Bir bakayım sihirli aynadan” diyerek sevdiği kıza bakmış. Bir de ne görsün; Kız ölüm döşeğinde, başında hekimler, yâsin okuyan kadınlar. Ölmek üzere olan kızı tüm gençler görünce olayı anlayıp birbirlerine girmişler, “Ben seviyorum, ben alacağım” diye. Akılları başına gelince çabuk yetişmek için atlamışlar sihirli halıya, varmışlar bir dakikada kızın evine. Kız sihirli elmayı yemiş ve hayata dönmüş. Dönmüş ama asıl kriz bundan sonra başlamış.

Durum herkesce anlaşıldıktan sonra kızı isteyen 3 genç de kız üzerinde hak idda ediyor ve evlenmek istiyormuş. Kızımız çaresiz, ne diyeceğini bilemiyor. Babası da kararsız. Ulema, kadılar toplanmış. Bu işe bir çâre bulamamışlar.

Aynacı, kızı aynada görmeseydi, kız ölecekti!

Halıcının halısı olmasaydı, geç kalınmış olup kız ölecekti!

Elmacının elması olmasa, kız ölecekti!

Siz kızınızı bu 3 gençten hangisine, hangi nedenle ve diğerlerini ikna ederek verirdiniz?

Benzer yazılar için http://www.ayhandemiral.com/

 
Toplam blog
: 106
: 4561
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Ayhan Demiral ..