Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

sufi-su /Emel Yeşilkayalı

http://blog.milliyet.com.tr/sufi-su

18 Kasım '09

 
Kategori
Güncel
 

Kocamın hizmetçisi olmayı reddediyorum

Kocamın hizmetçisi olmayı reddediyorum
 

www.mailce.com.dan alınmıştır.


Okuduklarıma inanamıyorum. Bugün 4. gündür hastayım, yataktan kalkacak halim yok, şu haber beni resmen tavana fırlattı.

Haberi okuduğum Radikal Gazetesi 30 Ekim 2009 tarihine ait. Nasıl olduysa daha önce görmemişim bu haberi. Kızım, dışarı çıkarken giyeceği kıyafetin provasını tam tekmil ayna karşısında yapmak üzere yere basmamak için serdiği gazeteyi öylece orda bırakıverince, o gazeteyi toplarken gördüm beni tavana fırlatan haberi.

Yargıtay “haksız gerekçelerle boşanan kadın ev işleri için erkeğe tazminat versin” buyurmuş. Baş üstüne Sn. Yargıtay’ım başka emriniz.

Ben bu mantığı anlayamıyorum. Hayır çeşitli açılardan baktım gene anlamıyorum. Anlamak da istemiyorum. Ben kocamın hizmetçisi olayım diye mi evlendim? Evlenirken, bir hayatı paylaşacağımı, evde ya da dışarıdaki işlerde birbirimize destek olacağımızı (ev hanımı olsam bile), birbirimizi geliştireceğimizi, toplumda birbirimizi, çocuklarımızı ve etrafımızdakileri daha iyiye götürmek için birlikte bir şeyler yapacağımızı sanıyordum. Ben evimin kölesi değil, eşimin arkadaşı, sevgilisi, desteği, çocuklarımın annesi, öğretmeni, hemşiresi olmayı gönüllü olarak kabul etmiştim AMA hizmetçiliği asla. Benim asli görevim, kocamın rahatı için evi temizlemek, çamaşırlarını yıkamak, ütülemek, yemeğini yapmak değildir.

Ben sevdiğim için yemek yaparım. Yemek yapmayı severim çünkü, yemek sırasındaki sohbeti severim; çünkü, yemek yerken yüzlerde gördüğüm memnuniyet ifadesini severim; çünkü çok güzel olmuş eline sağlık denmesini severim; çünkü küçüklüğümden bilirim, eve girildiğinde yemek kokularının, kurabiye kokusunun huzur vericiliğini, aile sıcaklığını hissettirişini. Bu nedenle, ben mutlu olduğum için yemek yaparım.

Ben temizlik yapmayı sevmem, nefret ederim. Ben şanslıydım ki ya da bu konuda o kadar katıydım ki, hiçbir zaman temizlik benim asli görevim olmadı. Beni bu derece rahatsız eden beni kadın, anne, arkadaş, dost sıfatından çıkaran bir şey olarak gördüğüm işi yapmayı red ettim. Bu yapmadım demek değildi. Yapabildiğimce yaptım, yapamadığımda eşim yaptı, birlikte yaptık, temizliğe yardımcı tutabilecek ekonomik gücüm varsa yardımcı tuttum. Sakın yanlış anlaşılmasın, bu işler erkeğin de asli görevi olmasın. Şundan da büyük rahatsızlık duydum her zaman, kadın evin tek hakimi, saygısız, sevgisiz, astığı astık kestiği kestik, buyurgan, her işi erkeğe yaptırıyor, gelen misafirlere hizmet ettiriyor (evet gördüm bunları) ve bir de eşini küçümsüyor. Erkek ya da kadın fark etmez, eşlerden hiçbirisi, diğerini başkasının önünde küçük düşürmemeli, toplumun dayattığı rol beklentilerine taban tabana zıt görevler beklememeli. Kadın ya da erkek hiçbir şeye mecbur tutulmamalı ancak evini de ihmal etmemeli. Her şey, sevgi saygı hakkaniyet sınırları içerisinde olmalı.

Bence bu Yargıtay kararları, eşi ile hiçbir şey paylaşamayan insanların yasa yorumları. Eğer paylaşabilselerdi, bu tür kararlar da almazlardı.

Hem bu ne çelişki anlamıyorum. Aynı Yargıtay, geçen yıl ev işleri ve evde dışarıya karşı yaptığı işler karşılığında alacağını isteyen bir kadının davasını red etmiş. Ka-Der Başkanı Hülya Gülbahar’ın da dediği gibi, kusursuz olup ev işleri yapan kadına, bu ev işi karşılığında maddi tazminat ödemeyi reddeden Yargıtay’ın , ayrılan kocaya ev hizmetlerinden mahrum kaldığı için tazminat ödemesi akıllara zarar bir çifte standart ve hukuksal bir tutarsızlık.

Ben evimin, kocamın, çocuklarımın hizmetçisi olmayı; evlilikte, toplumda çifte standartları red ediyorum. Eş, sevgili, arkadaş, dost, anne olmayı gönüllü olarak kabul ediyorum.

Alel acele, sinirle yazılmış bir yazıdır, sürç-i lisan ettim ise affola.

 
Toplam blog
: 76
: 1567
Kayıt tarihi
: 28.03.09
 
 

Merhaba, ben sufi-su. Sosyal hizmet uzmanıyım. Yıllarca korunmaya muhtaç çocuk çocuklar, koruyucu..