Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

20 Temmuz '10

 
Kategori
Felsefe
 

Koku

Koku
 

Kirli bir suyun içinde yatıyorsun sırtüstü. Sığ. Her tarafını çöpler sarmış. Plastik poşetler, pet şişeler, tuvalet kağıtları, meyve kabukları. Su kararmış çamur. Ilık. Pislik içinde. Koku dayanılmaz. Ağır. Lağım kokuyor. Çöp kokuyor. Pislik kokuyor. Mikrop kokuyor. Sanki koku canlanmış, burnundan içeri giriyor. Beynini sarıyor. Koku beyninin içinde. Düşüncelerini sarıyor. Düşündüğün her şey lağım kokuyor. Hayallerin lağım kokuyor, anıların lağım kokuyor. İğreniyorsun kendinden. Kendi üzerine yapışmış pislikten. Ayağına bir ip bağlı. Kararmış, iplikleri saçılmış ince bir halat. Ayağına bağlı olduğu yer kanamış, iğrenç bir tabaka kabuk tutmuş. Biraz çekiştirsen ayağını, acı sarıyor her yanını. İğrenç bir acı. Bütün organlarını ince bir testereyle kesiyorlarmış gibi bir acı. İçini parçalıyorlarmış gibi. Kalbini, ciğerlerini, böbreklerini, bütün organlarını. Sırtüstü yatıyorsun ılık, pis, iğrenç suda.

Bir koku alıyorsun. Temiz. Ferah. Belki de bir histir. Belki bir hayal. Bir düş gibi. Çocukken gördüğün rüyalar. Ninenin sabun kokan göğsü. Seni sımsıkı saran o koku. İçini serinleten. Nereden geldiğini anlamaya çalışıyorsun. Emin olamıyorsun bir türlü. Gerçekten var mı bu koku? Peki nerede? Anlamaya çalışıyorsun. Beynini saran pis koku ağır basıyor sürekli. Bir türlü gerçekliğinden emin olamıyorsun güzel kokunun. Yorgunsun. Çok yorgun. Ayağını kesen ip canını yakıyor. Ama o koku. O güzel koku. Unutamıyorsun bir türlü. Aklından çıkmıyor. Ya varsa. Ya gerçekten varsa. Peki nerede?

Düşün. Biraz daha düşün. Bırakma kendini. Nereden geliyor bu güzel koku? Düşünmen gerekiyor. Kokunun kaynağını bulman gerekiyor. Zorla kendini. Hissetmeye çalış. Anlamaya çalış. Duymaya çalış. Görmeye çalış. Evet. Var o koku. Güzel koku. Temiz koku. Ferah koku. Çayırların kokusu. Bayramların kokusu. Mutlu insanların kokusu. Gitmelisin. O kokuya gitmelisin. Nereden geldiğini anlamaya çalışıyorsun. Fark ediyorsun sonunda. Derinlerden geliyor. İçinde yattığın sığ, pis sudan uzakta. Açıkta. Güneşin ışıl ışıl parladığı yerde. Beyaz bulutların dans ettiği, yunusların bir birleriyle şen şakrak oyunlar oynadığı yerde. Dalgaların özgürce şarkılar söylediği, denizkızlarının rüyalarındaki derinlerde. Gitmelisin. Şimdi oraya gitmelisin.

Yorgunsun. Çok yorgun. Ama yapmak zorundasın. Oraya gitmelisin. O mavi kokuyu bulmalısın. Kral kelebeklerinin kanadındaki kokuyu. Aden ırmaklarında, peygamberlerin ve dervişlerin aşık olduğu kokuyu. Kadim çağların şair savaşçılarının uğruna şiirler yazdığı sevgililerin saçlarındaki kokuyu. Biraz doğrulmalısın sadece. Biraz doğrulup ayağındaki ipe uzanmalısın. Acıyı ve beynini saran iğrenç kokuyu unutmalısın. Ayağındaki ipe uzanıp, yavaşça çözmelisin. Çekiştirmeden. Düğüm yapmadan. Sakince. Sessizce. Usulca. Ha gayret. Biraz daha. Yapabilirsin. Uzanabilirsin. Derinleri düşün. Dalgaların ışıl ışıl köpüklerini düşün. Mavinin eşsiz güzelliğini düşün. Yunusları düşün. Biraz daha uzanmalısın. Biraz daha...

 
Toplam blog
: 15
: 580
Kayıt tarihi
: 24.05.10
 
 

12 Eylül 1980... Doğduğum gün... Mayıs 2010... Gerçeği arayışın 30'uncu yılı... Üniversite: Harran M..