Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Nisan '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Komplekslerimizi yenebilir miyiz?

Komplekslerimizi yenebilir miyiz?
 

Şu an; konumuz, sorumuz, sorunumuz bu arkadaşım: Komplekslerimizi yenebilir miyiz? Alt edebilir miyiz korkularımızı? Üstesinden gelebilir miyiz tereddütlerimizin? Bırakabilir miyiz kıskançlıklarımızı, çekememezliklerimizi? Yaradılışımızı unutmadan... Güçlendirebilir miyiz zayıflıklarımızı? Egomuzu mesela, bi yana koyabilir miyiz kolayca? Ve kınamadan, ayıplamadan, kimseden çekinmeden ortalığa dökebilir miyiz en aşşağılık yanlarımızı? İtiraf edebilir miyiz yetmezliklerimizi, beceriksizliklerimizi?

Yukarıda sayıp döktüğüm dertlerin devası, bir tek şeye bağlı bence: Önce, her insanının kendine göre, kendiyle ilgili sayısız kompleksi olabileceğini kabullenmek... Sonra da, direncimizin, dayanıklılığımızın son sınırına varancıya dek onlara meydan okumak, tamamını teker teker yere çalana kadar işin ucunu bırakmamaktır. Korkaklıklarımızın tümünün sırtı yere değmeden, minderden kaçmamaktır.

Olabilir. Aramızdan birileri, kompleksli bir yapısı olmadığını iddia edebilir. Münkündür. Başkaları, celallenip şu söylediklerime... Saçmaladığımı, herkesin kompleksi olamayacağını, bunun yalnızca zayıf karakterli insanların sorunu olduğunu ileri sürebilir.

Ama be güzel kardeşim! Galileo'nun da dediği gibi: " Dünya dönüyor işte! "

Sen, ben, biz doğrulamaya yanaşmasak da kolay kolay... Yiyip bitirir, yok ediyor ruhumuzu; kompleksi yanlarımız. En problemli örneğimiz kimdir, bilir misin? Evet, evet, aynen dediğin gibi... Ben kompleksli bir adam/kadın değilim, türünden sayıklayanlar; yalnız özlerini kandırırlar; yedikleri halttan habersiz...

Benim mesela... Boy kompeksim var. 1.77 boyum, neden 1.80 olmamış ki!, diye hayıflanırım ara ara. Altı üstü 3 santimcik... 1.77'lik erkek, orta boyluyken... 1.80'lik abim, uzun boylu sayılır. Keşke zamanında daha çok basketbol oynasaydım... Benden başarılı olanları kıskanırdım eskiden... Şimdiyse, büyük oranda çözdüm bu sorunumu. Peki nasıl mı? Hemen söyleyeyim efendim: Kendimle yarışarak... Kişisel sınırlarımı zorlayarak... Yalnızca limitlerimi rakip bilerek... Özümüzden gayrısını değiştiremeyiz çünkü. Bu, yaradılışımıza aykırı.

Her erkeğin kafasını kurcalayan mesele, beni de esir alır bazen... " Keşke biraz daha uzun olsaydı!.." Anladın sen onu! Pespayeleşmeden anlatmaya çalıştım, neredeyse bütün erkeklerin takıntısını...

Biliyorum. Sizin de "size özel" acayiplikleriniz var. Hepimiz gibi... Çünkü insanız biz. Başka türlüsünü düşünmek, kuyruklu yalan... Kimi inandırabilirseniz artık!..

Sen, ben, o, itiraf edemediğimiz komplekslerimizle, kapkara, zifiri bir karanlıklara boğuluruz... Ama yolun sonu aydınlık... Korkma sakın. Tek yapmamız gereken, korkularımızla, komplekslerimizle yüzleşebilmek... Ben denedim. İlk başlarda çok zorlansan da... Oluyor. Yenebiliyorsun, yanebiliyoruz, yenebiliriz benliğimizin yamuk taraflarını...

İnsanız, insan. Rıza göstermeyince, sırtımızda taşırız, canımıza yük ederiz çekincelerimizi. Tenimizi, fikrimizi, hissimizi tutsak verir, hakikatleri dememek adına, rehin alınırız olmamış, olamamış hamlıklarımız eliyle. Şunu içselleştirmek en doğrusu kanımca: Biz çok kompleksli yaratıklarız aslında.

Dilersen... Dediklerimi tümden reddedebilirsin. İnadında istikrarlı ol istersen... Rahatlıyorsan... Komplekssiz olduğunu düşün... No problem! Anlamasan da beni, dert etmem bunu gülüm...

İnsanoğlu kusursuz yaratılmamışsa da... Kimimiz bunu çok geç fark eder çünkü.

Not: Yazıda kullanılan görsel internetten alınmıştır.

 
Toplam blog
: 1349
: 1777
Kayıt tarihi
: 30.01.11
 
 

İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler veTanıtım, A.Ö.F. Adalet Yüksek Meslek ..