- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Konu başörtüsü değil özgürlüklerimiz

Anayasa mahkemesi Türban için aldığı kararın gerekçesini açıkladı. Böyle bir kararın mantıksız olduğunu sadece ben değil bir çok insan savunmakta. Osmanlıdan bize “hoşgörü” kalırken diğer dinlere izin verin kendi dinimizdeki insanları da ezin yada REZİL edin demiyor.
Antakya tam bir medeniyetler şehridir. Antakya tek başına medeniyeti simgelerken bir İstanbul, Ankara daha doğrusu Türkiye hiç de medeniyeti simgelemiyor.
İskenderun’da bir Hıristiyan öldüğünde çalınan çanı duyan imam çıkıp da ezan okumaz, o çanın susmasını bekler. Ramazan ayı geldiğinde Hıristiyanlar Müslümanlara saygı gösterir hatta iftara bile davet eder. Kimse kimseye neden başını örtüyorsun yada neden kiliseye gidiyorsun demez. Aleviler için de aynı durum geçerli.
“TÜRKİYE İRAN YOLUNDA DEĞİL BELİRSİZLİK YOLUNDA”
Türkiye’nin bir İran yolunda gittiğine inanmıyorum. Aksine ne olduğu belirsiz bir yöne gidiyor. Avrupalı desem Avrupalı değil, doğu(arap ülkeleri) desem doğulu değil. Aslına bakarsanız İslamiyet’in en modern yaşandığı ülke Türkiye. Bunu yapılan araştırmalar da söylüyor ben de destekliyorum.
Her insanın bir inancı vardır. Bugün cinsel tercihlerin bile farklı olduğunu görüyoruz. Kaldı ki bunlara bile sesimizi çıkarmıyoruz da neden dininin gereği olan başörtüsünü takıyor diye bir bayana bu kadar eziyet. Hiç kimsenin eğitim hakkı elinden alınamaz.
“HAYDİ KIZLAR BAŞÖRTÜSÜZ OKULA”
Bugün “anne-kız okula” yada” haydi kızlar okula “ gibi eğitim kampanyaları yapılmakta. Bu kampanyalar yapılırken aranan şartlar altında okula gelirken başını aç öyle gel diye bir madde var mı? Peki böyle bir madde koyma hakkımız var mı?
Ha başörtüsü yasağı getirilmiş ha kızım sen okula gitme denmiş. Aynı kapıya çıkıyor. Tüm bunlar birer oyun. Bakın Ahmet Altan köşe yazısında ne diyor;
“Alevisi, solcusu, dindarı, Kürdü, bu toplumun bütün ezilenleri, yeni yapılacak anayasada rol almalı. Birbirlerini yasaklamak için değil tabii... Birbirlerini özgürleştirmek için. Bugün yasaklanan “türban” için Aleviler de, Kürtler de, solcular da mücadele etmeli bence. Türbanın kendisinden daha önemli bir sorun duruyor çünkü karşımızda. Özgürlük sorunu... Kendi yaşama hakkını ve biçimini savunma sorunu. Bugün türban özgürlüğünü savunmayan bir Alevi, yarın kendi çocuğunun eğitim özgürlüğünü nasıl savunacak? Türban özgürlüğünü savunmayan bir solcu, fikir özgürlüğünü nasıl savunacak? Türban özgürlüğünü savunmayan bir Kürt, anadilde eğitim özgürlüğünü nasıl savunacak? Ve, bugün türbanı savunan dindar, Alevinin, Kürdün, solcunun özgürlüğünü savunmazsa, türbanı nasıl savunacak?”
Ahmet Altan’ın bu söylediklerine tamamen katılıyorum. Sorun başörtüsü sorunu değil aslında özgürlük sorunu evet. Bir yandan eğitimsizlik ve cahillik ile uğraşırken bir yandan da inançları nedeniyle okula gidemeyen kızlarımız. Ne kadar tezat bir durum değil mi?
“KARA ÇARŞAF EVET OLMASIN”
Başörtüsünü adabına uygun takana sözüm yok ama çarşaf yada izar dediğimiz olay varsa evet buna bende karşıyım. Bunlar tehdit unsurudur nazarımda. Bu ve buna benzer durumlar için anayasa düzenleme yapılsa daha mantıklı değil mi? Nasıl ki askeriyeye girecek zaman iğne takılı olmamak şartı varsa okula gidenler için de buna benzer bir şart getirilebilir. En azından çarşaf giymeme şartı.
Gerçekten inancının gereğini yerine getirmek isteyen hiçbir şekilde siyasi sembol olarak kullanmayan kızlarımız araya kaynamamalı. Şuan kurunun yanında yaş da yanıyor. Bu arkadaşlarımıza destek olalım. Kendi özgürlüklerimiz için…
Bugün türban yarın konumuz kürt meselesi yada Alevilik olabilir. Hepsi için ortak olan tek bir şey var o da ÖZGÜRLÜK…Unuttuğumuz daha doğrusu unutturulmaya çalışılan ÖZGÜRLÜK