- Kategori
- Güncel
Koruculuk sistemi ve terör

Türkiyedeki terörün bitmeme nedenlerinden biri de koruculuk sistemi, desem ne dersiniz ?
Devlette işin kolaycılığına kaçan pek çok kişi belki de bana kızacak, "Korucular devletten yana savaştı, kahramanca şehit oldu." diyebilirsiniz. Ancak ben, “Devletin kolluk güçlerinden başka kimse silah taşımaz !” diyenlerdenim.
Bu gün, “Doğu ve Güneydoğuda otomatik silahlar da dahil olmak üzere kaç kişide silah var diye bir soru sorsam cevap alabilir miyim? Alamam. Korucuların dışında on binlerce kişide silah var ve Kuzey Iraktan geçen silahlarla halk günden güne silahlanmakta! Dikkat çeken konu bu silahlanmanın özellikle Doğuda ve Güneydoğuda oluşu !
Peki, siz yarın “Koruculuk sona erdi.” deseniz ve “Haydi köydeki işinizin gücünüzün başına dönün.” diye bir emir çıkarsanız bu emre uyulur mu? Uyulmaz. Mutlaka “Köy Korucusu” dediğiniz bu insanlara isdihdam sağlamak zorundasınız.
Doğuda bir ağanın 5.000 köy korucusu olduğu iddia edilmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devletinde bir kişinin 20 korucusu olduğu bile kabul edilebilir mi?
Türkiye Cumhuriyeti bir kabile devleti midir?
Kesinlikle korucuların eline devletten birkaç kuruş geçmesine karşı değilim, ancak kendine korucu diyen birtakım insanların cinayete hatta toplu katliamlara karıştığını da biliyoruz. Demek ki terörü bitirmeye aktarılan kaynağın dışında “Koruculuk sistemi” de devlete büyük yük teşkil etmektedir.
Ayrı bir yazı konusu ve devletin kanını emen bir sistem de "Taşımalı Eğitim Sistemi" denilen sistemdir ki o da lağvedilmeli ve bir takım kişilerin haksız kazancına son verilmelidir.
1990'larda bir köydeki iki korucudan biri fazla idi. Canlı şahit olduğum olaya göre, işine son verilecek olan korucu: “ İşime son verdirirse S...... Ağa’yı vururum!” dedi. Ve işine son verilemedi. Haydi burdan yakın.
Türkiye dediğimiz yer, sınırları Misak-ı Milli denilen yerse ve Türkiye’de yaşayan insanların güven içinde yaşaması isteniyorsa önerim şudur ki öncelikle ;
Koruculuk sistemi sona erdirilip silahları toplanmalı. Bu kişilerin bana göre toplumdaki diğer yoksul insanlardan hiçbir farkı yoktur ama, devlete emeği geçti varsayımıyla aynı ücretle devlet kurumlarında iş olanağı sağlanmalı.
Doğu- Batı demeden vatandaşlardaki av tüfekleri dışındaki tüm silahlar toplanmalı. Ha, bunun imkansız olduğunu söyleyen varsa “Kenan Evren Dönemi” denilen dönemi hatırlatırım ki av tüfekleri dahi toplanmıştı. Hatta ordan buradan silah bulunup devlete teslim edildiği olunuyordu. Bu baskı dönemini savunmuyorum ama;
“Bundan nereye varmak istiyorsun ?” diye soracaksınız biliyorum. Cevabım şudur ki; “Devletin dışında kimse silah taşımaz.” Bundan 40 sene önce binde bir vatandaşta silah olsa ve 500 m. İlerden bir çift jandarma geçse silahı olan toprağa gömerdi de onu yok etmeye kalkardı. Çünkü silah terörü çağrıştırır ve komşunun köpeği için, çocuk kavgası için bile silahlar çekilir. Nedir her hanede sayısız silahlar !
Cumhuriyetin kuruluşuna şahitlik etmiş bir rahmetli büyüğümüze “Doğuda terör olayları oluyormuş, bu gün şu kadar asker şehit olmuş.” Dediğimizde acı ile güler ve “Olur mu canım, bu işte bir bit yeniği var! Omuzu demirliler ne güne duruyor ki ?” diye cevap verirdi.
Demek istediğim, sadece asker silah taşır. Bunun haricinde dağda taşta kim olursa olsun silahlı bulunursa bu silahı iyi niyetle taşımıyor, demektir.
Durum böyle olunca ülke güvenliği sağlayan güvenlik güçlerine birileri ateş açtığında derhal cevap verilir ve teslim olmadıklarında imha edilir. Kabul edilebilir mi ki, güvenlik güçleri bir ilçeye giriyor ve her yerden ateş açılıyor. Demokratik bir devlette bu mümkün mü? Bir Avrupa devletinde bu mümkün mü ? Hangi Avrupa Devletinde polis ve askerin dışında vatandaş silah taşıyabilir veya taşısa dahi askerine polisine karşı eyleme girişebilir?
Sosyal adaletin olduğu bir hukuk devletinde bir aşiret reisine, ağaya, beye bağlı silahlı adamlar olmaz, olamaz! Devlet eğer yirmi birinci yüzyılda hala, vatandaşın bu kadar yoğun silahlanmasına göz yumuyorsa elbette bunda bir bit yeniği aranır.
Sonuç olarak “Koruculuk Sistemi” denilen sistem bırakın silahlı sakıncasını, üretmeden tüketime dayalı ve devletin ekonomik kan kaybına yol açan bir sistem olduğundan derhal sona erdirilmelidir. Aksi halde biz “Devlet içinde devlet” sözünü daha çok duyarız. Dileğim bir daha güzel ülkemizde hiçbir Türk veya Kürt gencinin kanının dökülmemesidir.
Ancak unutulmamalı ki terör sadece yerel seçim sonrasına kadar ertelenmiş durumdadır .