Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '08

 
Kategori
Basın Yayın / Medya
 

Köşe yazısı yazmak

Köşe yazısı yazmak
 

Yazmak insanı yoran bir sanat. Tiyatro sahnesinin envayi çeşit dekorları arasında kenara-köşeye -titizlikle düşünülerek- konulmuş, kimilerine göre ne işe yaradığı dahi belli olmayan bir ayrıntı. Kalemin (şimdilerde klavyenin) zihnimizin derinliklerine doğru yaptığı sortiler... Beynimizin içi Kandil Dağı değil belki ama her bir sortide zihnimizin yaz-a-ma-mak suretinde körelmesi gibi sancılı bir iştigal.
Bir F-16 kaç kilo bomba taşır, bir sortide kaç hedefi vurabilir ya da havada durmadan kaç kilometre uçabilir gibi sorulara takılan düşüncelerimiz, kalemin bizden -hadi, söyle de yazalım, diye şiddetli yazı istemesiyle birlikte bütün o soruların cevapları beynimizde patlar. İşte böyle sıkıntılı başlar yazmak kimi hallerde. Kimi hallerde dedim, zira, kimi hallerde de o soruların hazır cevapları vardır aklımızda ve hemen kağıda dökmek ve dökülen kelimelerin ziyan olmadan paylaşılmasını isteriz.

Yazmak; taraf olmak. Düşüncelerimiz ile düşündüklerimiz arasında bizi destekleyen, bizden başka ne kadar düşünür ya da düşünce varsa hepsi ile dünden razı bir ortaklığa girişmek. Bulduğumuz her bir taraftar ya da ortak, bizim için yazmanın sıkıntısına katlanılacak bir durum olur hemencik. Ya taraf olmayanlar? Asıl onlar için yazıyoruz. Bakın diyoruz, kardeşim, ben yazdım, sen de anla artık ve benimle aynıları paylaş. Yabancı olmak bana, bir şey kazandırmaz sana, diyecek kadar anlaşma metinlerinin iki tarafının -sözde- çıkarına uygun olduğunu savunmak. Benim düşüncelerimi paylaş. Benim tarafımdan ol.
Yazmak; okumak. Çok okumak değil belki ama okuduklarından esinlenecek, hatta rüzgar gibi esecek kadar serin olmak. Konusu kimi hallerde siyaset, ekonomi, belki de sosyoloji, bilmem daha psikoloji ama en nihayetinde yazmak, ve yazının içine bir iki alıntı koymak, okumanın ifşa edildiğinin kanıtı olsa gerek. Köşe yazısı köşeli olur diyerek, -sen okumadın ki nerden bileceksin bunları önce şunu-bunu oku, demek.

Yazmak, ister taraf olmak olsun ister acı çekmek olsun; bazı hallerde derdini, sevdasını, hasretini, özlemini veya herhangi bir ihtiyacını ortaya koymak olsun sonunda kalemi elinden bırakıp yazıya bakınca, yazı türü, yazı içeriği, okunduğunda ortaya çıkarabileceği sonuçları ve her ne geliyorsa aklımıza hepsi birden "Acaba oldu mu?" dedirten bir eylem.

Biz de yazmaya başladık. Mutlaka doğru ile yanlış arasında kelimelerimizi koşturup duracağız. Köşe yazısı yazacağız üstelik. Köşeli olmak ile köşeleri belli olmak arasında biz de gidip geleceğiz. Ümit ederiz ki bütün bu yazma eylemlerinde kırıp dökeceklerimizin yanında en az hasarı "kelimelere" veririz. Çünkü kelimeleri, kavramları kırdığımızda bir daha yazacak düşüncelerimiz kalmayacak.
Efendim yazının sonu, bundan sonraki yazılarımızın sanırım metodolojisi olacak. Yani neyi yazacaksak, onu önce kelimeler üzerinden tanımlayacağız. Sonra da varsa yorumumuzu ekleriz. Ümidimiz kelimelerin işkence çekmediği bir köşe kapmaktır bu yazı deryasından.

Görüşmek Üzere

 
Toplam blog
: 32
: 3380
Kayıt tarihi
: 08.02.07
 
 

Bilgi hegemonyasında her türlü medya araçlarında onbinlerce bilgi ile günlük yaşantımızda karşılaşma..