- Kategori
- Şiir
Köydeki aşk!

Hasreti bir bahar çiçeği gibi burnumda tütüyor hala
Utandığında kızaran yanağı gitmiyor gözümün önünden
Ama nasip olamadı bir türlü tutamadım o nasırlı ellerini
Bir kez bile olsun gönlümce saramadım o incecik belini
Çünkü ya suç üstü yakalanıverirsek diye çok korkardım
Ya babası elinde koca tırpanıyla tarladan dönüverirse
Ya annesi iki elinde iki testisiyle pınardan geliverirse
Ya da abisi okkalı bir dayak atıverirse diye çok korkardım
Evlerini karşı ki tepeden gözlemem bu nedenleydi
Sadece onun pencereye çıkmasını umardı gözüm
Arada bir sobanın külünü dökmeye çıkardı sevinirdim
O anda bir serçenin çırpınışına dönüşüverirdi yüreğim
Onu bir daha göreyim diye yere çömelir beklerdim hep
Şiirler yazardım bembeyaz bulutların üzerine kağıt niyetine
Güneş yüzümde şaklardı hiç gözlerimi kamaştırmazdım
Yağmurlardan ıslanmazdım şimşeklerden hiç korkmazdım
Dağlarda aç bilaç dolaşırken kır çiçekleriyle konuşurdum
Torbasındaki kuru köy ekmeğini bana uzatan çoban şahittir
Altında inleyen eşeğe bastonla vuran ak sakallı dede de şahittir
Çıkrığıyla yün örerken tezek kokan elini öptüğüm teyze de şahittir
Hepsi de bana acıdılar gençliğine yazık yavrum guzum dediler
Ama yarimi bana getirmediler bir küçücük umut dahi vermediler
Oysa ben bana göz süzen muhtarın ortanca kızını bile istemedim
Çocuklarla çelik çomak oynayamadım bir topaç dahi çeviremedim
Velhasıl-ı kelam hala gözlerimin önünde tütüyor köydeki aşkım