- Kategori
- Güncel
Kraliçe'ye revarans, Sultan'a küfür!..

İngiltere kraliçesinin Türkiye ziyareti sürüyor. Doğal olarak medyamız, adım adım izliyor kraliçeyi. Ankara, Bursa derken İstanbul gezisiyle Kraliçe gezisini tamamladı. Her makamda büyük ilgi ve ihtimam gördü Kraliçe Elizabeth. Hatta Cumhurbaşkanımız Sayın Gül de kraliçe hatırına frank giydi. Bunlar olması gereken şeylerdi elbette...
Önemli bir misafire, gerekli misafirperverlik gösterilmeliydi. Peki, ama Kraliçe'yi bu kadar önemli yapan nedir?.. Nihayet İngiliz hanedanının ve "saltanatının" üyesi Kraliçe. Yani bir devlet başkanı değil, İngiliz gelenekçiliğinin ayakta tuttuğu bir aristokrat...
Aslında tüm Avrupada "sembolik" anlamda da olsa, krallar, kraliçeler var bugün...
O Avrupa ki, Demokrasi'nin, Anayasal yönetimlerin merkezi durumunda... Ama , bir şekilde geleneksel feodal yapılarını da yaşatıyorlar böylece... Ve asla, akıllarından yeniden "saltanat" idaresine dönmek korkusu, kuşkusu geçmiyor.
Gelelim bize...
Osmanlı hanedanına mensup kimler varsa, hepsini "kovalamışken", saltanata dair tüm izleri silmişken, bugün Avrupalının kendine olan güveni gibi bir davranış sergileyebilir miyiz?..
Yani, sembolik anlamda da olsa, bir Padişah'ımız, bir Sultan'ımız olabilir miydi..?Tıpkı İngiliz Kraliçelerine, İngiliz Prenseslerine gösterilen ilgi gibi, bizim Sultanlara da medyamız ilgi gösterir miydi? Dahası, Osmanlı'nın hinterlandında, sembolik de olsa etki sahibi olacak böyle bir Sultan, bizi "bozar" mıydı..? Bu çağda, Demokrasi ötesi arayışların sürdüğü bu zamanda, birileri çıkıp Padişahlık yönetimi ister miydi? Bu durum, bizim Cumhuriyetimize halel getirir miydi...?
Halbuki biz, Cumhuriyetten önce ve Padişah başta bulunurken, Meşrutiyetlere geçmemiş miydik? Cumhuriyete tüm dünya gibi adım adım gelmemiş miydik?Özellikle İslam Dünyası üzerinde, etkinliğimizi artırmaz mıydı, sembolik bir Sultan ya da Halife?
Bugün tarihi, mimari zenginlik anlamında neyimiz varsa, kendilerinin eseri olan "Osmanlı hanedanı" na, sembolik anlamda da olsa, bir saygı borcumuz yok mudur..?
Dolmabahçesarayı'nda, Topkapı'da elalemin Krallarını, Kraliçelerini ağırlarken, Oraların gerçek sahiplerine, hala kin ve öfke beslemek nasıl bir psikoloji oluyor acaba..?
Onlara hala düşman gözüyle bakmak, sanki bağımsızlığımızı Osmanlıdan kazanmış gibi "sapkın" bir tarih yaklaşımı içerisinde olmak nasıl bir "karekter" yapısı gerektiriyor?
Bugün biz tarihimize sahip çıkıp, sevip saymazsak; yarın gelecekler de bize sahip çıkıp, sevip saymayacaklar.
Her nesil, kendi ettiğini çeker nihayet...!