Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Temmuz '10

 
Kategori
Kent Yaşamı
 

Kriz, Rus turist ve kasabalılar

Kriz, Rus turist ve kasabalılar
 

Otel...


Bir fıkra ile konuyu netleştirmek istiyorum derhal. Başlık ne kadar anlamlı gelecek o zaman daha iyi göreceksiniz. Riviera kıyısında küçük bir kasabada geçiyor fıkramız. Yaz sezonu, ancak yağmur yağıyor, yani kasaba sokakları bomboş. Herkesin borcu var, kriz had safhada ve kredi ile yaşıyorlar. Şans eseri kasabadaki bir otele zengin bir Rus geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıp, kalacağı odaya bakmaya çıkıyor. Otel sahibi parayı hemen alıp, kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap, 100 doları kaparak, hemen yakındaki toptancıya olan borcunu vermeye gidiyor. Toptancı büyük bir sevinçle parayı alıp, kriz nedeniyle borç aldığı tüccara götürüyor. Tüccar parayı alıp, Rus turistin geldiği aynı otele giderek oraya olan borcunu ödüyor. Bu arada Rus müşteri odadan geri dönüyor ve odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri alarak oteli terk ediyor. Görüldüğü gibi Rus müşterinin bu ziyaretinden para kazanan olmuyor. Güzel olan yanı ise, kasabalılar borçlarından kurtulup, geleceğe ümitle bakmaya başlıyorlar. Nasıl, beğendiniz mi fıkramızı? Sonuç olarak, her ekonomik değer bu şekilde yaratılmıyor mu yeni dünya düzenimizde? Bu sanal dünyanın ardındaki “talep yaratma” döngüsü hepimizin kaderini belirleyen ana unsur değil mi? Savaşlar, kıt kaynaklar, paylaşılamayan değerler... hepsinin ardındaki umutlar, yeni nesiller için duyulan gelecek korkusu... Aslında özetlersek, insanlık aynı acılar ve mutluluklar ile defalarca yoğruluyor, sonra da kardeşçe birbirinin yaralarını sarıyor gibi. Savaş dönemleri bitip barış dönemleri gelince insanlar birbirlerini ziyaret ediyorlar, ticaret yapıyorlar, dargınlıklar unutuluyor. İşte turizm o nedenle daima barışın bir parçası. Hatta turizm, barışın en önemli tanığı, gerektiğinde de koruyucusu... Huzurun olduğu yerlere, huzur bulmaya giden ve tekrar huzur içinde evlerine dönmeyi uman insanlar değil midir turistler? En önemlisi de misafirdir onlar, iyi ağırlanmak isterler, öyle kavga dövüş ve şamatadan hiç mi hiç hoşlanmazlar. Gittikleri yerde içlerine sinmeyen bir şey olduğunda hemen ayrılırlar oradan. Turizm; bir toplumun tarihinin, kültürel değerlerinin ve en önemlisi de, birbirleri ile ilişkilerinin bir arada görüldüğü bir vitrindir. Gelirsiniz, bakarsınız, görür, fikir sahibi olursunuz, dönüşte belki de paranızı bile alır gidersiniz. Yine de, bundan beslenir pek çok kişi. Ticaret bu temel döngü ile yaşatır modern toplumları, ipek yolundan soframıza gelen bir baharat ya da el dokuması kumaş gibi “zevk ve tercihler” için vardır ve var olmaya devam edecektir. Peki biz burada fıkramıza dönersek; dünyanın bu düzeninde zengin Rus rolünde olamıyor isek, kimiz biz? Otel sahibi miyiz, kasap mı, toptancı mı, tacir mi, hangisi? Sağlıcakla kalınız.
 
Toplam blog
: 149
: 652
Kayıt tarihi
: 07.04.10
 
 

Sazsız söze ezgiler diziyoruz, birer birer. "Kim" olduğumuzun belli olmadığı bu dünyada K..