- Kategori
- Aşk - Evlilik
KT 94: "Abla"nın, Mükemmel Annelerin Neden Olduğu Kişilik Sorunlarına Örnek İki "Eski" Kocası Olur.
İlk eşi, lisede karşıki sınıfın yakışıklılarındandır "abla"nın... Kapı aralığından kesişmeler, ailelerin ortak bir ahbap aracılığıyla kaynaşmaları sonucu legal düzeye taşınırsa da, okul disiplin kurulu garip bir ırkçılık anlayışıyla, biraz da "abla"nın babasının kasabanın mülki amiri olması dolayısıyla, yakışıklı oğlanı düzenli biçimde sıkıştırır. Çocuklar gençtir, bu, onların saldırıya uğrayan derin sevdalarının güçlenmesinden öte bir yarar getirmez.
3 yıl sonra, pek içlerine sinmeyen damat adayı bir yıl önce İstanbul'da İktisat Fakültesi'ni kazanıp orada okumaya başladığından, anababası, liseyi dereceyle bitiren "abla"nın Hacettepe'nin tanıdığı bir kontenjana kaydolmasında ısrar ederler. Bu arada sonuçlar açıklanır; "abla" üçüncü sıradaki tercihi İstanbul Üniversitesi Kütüphanecilik Bölümü'nü kazanmıştır. Yanısıra Güzel Sanatlar Fakülteleri'nin yetenek sınavlarına da girmektedir. Sonunda Akademi'ye bağlı bir yüksek okul olan Uygulamalı Endüstri Sanatları Y.O. Grafik Bölümü'ne kaydını yaptırır: Aşk kazanmıştır!
4 yıl böylece, parklarda, kırlarda Yeşilçam romantizmi içinde geçer. Okulunun son sınıfında çalışmaya başlayan "abla" 3.000 TL'lik aylık ücretiyle beyaz eşyasının taksitlerini öder. Sokak hizasındaki pencerelerinden, Sultanahmet Camii'nin ses ve ışık gösterilerini izleyebildikleri bir ev tutar, kendileri boyarlar. Minicik bir arka bahçesi olan evden Independenta adlı tanker patladıktan bir mevsim sonra Yeniköy'e taşınırlar.
Kızını Bolu'da anne babasının yanında doğuran "abla" onu bu eve getirir. Bir sonraki evlerine, Okmeydanı'na taşınırlarken ilk eşi geride kalır, 7 yıl süren büyük aşk, 6 yıllık evlilikle sona erer: Aşk, bu kez kaybetmiştir!
"Abla"ya göre evlilik sorumluluğunu almayı reddeden yakışıklı genç, "seni dövmüyor hiç değilse!.." diyen çok sevdiği kayınvalidesinin eseridir ve hiç şüphesiz! o da oğlunu sevgiyle büyütürken kendince en doğrusunu yapmıştır.
İkinci eşi "abla"nın işyerindendir, belli ki epeydir onu gözlemektedir. İlk eşin devreden çıkması ile ikincinin devreye girişi bir olur: "Abla" büyük baskı altındadır, aşk falan düşünecek durumda değildir, o bir -hem de çocuklu cinsinden- duldur; eski eşinin yengesinin "kızım bir torba kemik olsun, onun nikâhı altında ol!" öğüdünü dinler, "bu kez de mantık evliliği olsun bari" der, evlenir: Ve mantık kazanır!
Şakalarına en uzun gülen ikinci eş, Karadenizli bir ailenin tek oğludur: Ailesine kendisini kanıtlamak için olmadık bir iş yapıp çocuklu bir dulla evlenmiştir. Bir süre, çok kısa bir süre sonra kişilik iddiasının yöneldiği kişi "abla" olur. Çünkü bu kez kendisini ona kanıtlaması gerekmektedir. 1 yıl süren bu mantık evliliği ikinci eşin anne evine dönüşüyle sonuçlanır: Görünüşe göre bu defa da mantık kaybetmiştir!
Mantık evliliğinin, aşk evliliğinden çok daha kısa sürdüğüne bakılırsa "abla" romantik bir karakterdir. Büyük ihtimalle tüm romantikler gibi dolunaydan etkilenir. Her şeyin mümkün göründüğü o muhteşem beyaz ışığı, verandaya düşüşünü, yatağından akasyanın silueti ardından kayarak yokoluşunu izleyip uykuya varmayı "abla", sevmeyi sevdiği gibi sever.