Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ocak '08

 
Kategori
Psikoloji
 

Küçülmüş de büyümüş

Küçülmüş de büyümüş
 

Resim bir Vedat TOLAN üretimidir.


"Küçülerek büyümek." ifadesini, iş dünyası ile ilgili çeşitli kitap, dergi ve gazetelerde okumuştum. Ülkemizde yaşanan ağır ekonomik krizler nedeniyle, iş yaşamındaki uygulamasını da görmek olanağı buldum.

Temelinde, işletmenin masraflarını azaltmak için organizasyonu küçültmek, kârsız gözüken işyerlerini kapatmak şeklinde uygulanan “küçülerek büyümek” modeli, çok sevimli olmamakla birlikte, bir işletmenin devamlılığını sağlamak adına, özellikle buhran dönemlerinde işletme sahipleri ve üst yöneticileri tarafından sıklıkla kullanılmaktadır.

Bu deneyim, iş hayatında bir yönetici ve çalışanın karşılaşabileceği olayların en kötülerinden biridir. Krizin göbeğinde, bir anda işsiz kalan, borçları ve masrafları ile yüzleşmek zorunda bırakılan insanların dramlarına şahit olmak, çok acı vericidir. İnsan, bu dramatik tablo içerisinde, kendisinin işini kaybetmemesine sevinemez bile…

Bir de sosyal yaşantı içerisinde, bilerek veya bilinçsizce uygulanmakta olan bir “küçülerek büyümek” modeli vardır.

Bu model, yaşının çok üzerinde davranışlar sergileyen küçük çocuklar için kullanmakta olduğumuz, “büyümüşte küçülmüş” ifadesine tezat bir yapıya sahiptir.

Buradaki küçülme, nicelik yönünden değil, nitelik yönündedir. Yani, bu küçülmenin, yaşla başla alakası yoktur.

Bu büyüme sürecinde, sosyal yaşantı içerisinde bir konuma gelebilmek için, her şeyden taviz vermeye, küçülmeye başlanılır ve ardından büyüme de doğal olarak gelir.

Önce aile ihmal edilir, sonra sağlık. Peşi sıra dostluklar yitirilir, ardından ahlaki ve insani değerlerden birer birer tavizler verilmeye başlanılır ve sonunda hiçbirinden eser kalmaz. Ancak bu yitirilmişliklerin yerine, makam mevkii, para pul, şan şöhret ve sözde saygınlık kazanılmış olunur.

İşte ben bu duruma da, “küçülerek büyümek” diyorum. Ülkemizde, sosyal hiyerarşi içerisine şöyle bir bakıldığında, önemli mevkilerde yer tutan insanların, çoğunlukla “küçülmüşte büyümüş” insanlardan oluştuğu üzülerek görülüyor.

Çok azda olsa bulunduğu yeri hak eden insanlarda mevcut fakat bu insanlar, o yerlere diğerlerinin aksine, çok büyük emek harcayarak ve sabır göstererek geliyorlar. Kimisi, sağduyulu davranarak, bu “küçülerek büyümek” sürecinden, sadece sağlıklarını veya ailelerini yitirmiş olarak geri dönebiliyor. Çokları ise büyümeye, ne olursa olsun devam ediyor.

Bu mücadelede eşit koşullar yok; bu yarışta, “küçülerek büyümek” stratejisini izleyenler, ahlak yoksunu oldukları için, makam, mevkii, güç, para uğruna ellerinden gelen her şeyi yapıyor ve hiçbir şeyden çekinmiyorlar. Entrikalar, ayak oyunları, belden aşağı vurmalar, yalan, iftira, adam kayırma, rüşvet, tehdit, gasp, cinayet, din baronluğu, hortum, hırsızlık, kap kaç, kaçakçılık, kara para, mafya, vatan hainliği, anarşi, terör, izinsiz alıntı yapmak, korsanlık…

Bu nedenledir ki, bugünkü tabloda, siyasetin, bürokrasinin, iş hayatının, toplumun içerisinde en önemli yerleri “küçülmüşte büyümüş” insanlar işgal ediyorlar.

Egoları önde, akılları geride olan bu kişiler, yaşam kalitemizi önemli ölçüde etkileyerek, daha mutsuz, daha umutsuz, daha kıt kaynaklarla yaşamamıza neden oluyorlar; hayat enerjimizi bizden alıp götürüyorlar.

Onların yüzünden, sosyal yaşantı içerisinde performansımızın çoğunu, üretime katılmak yerine, onların yapmış oldukları haksızlıkları konuşmaya harcıyoruz. Çalışmak değil bizleri, sürekli onlarla mücadele etmek zorunda kalmak yoruyor.

Onlar, “çirkin ördek yavrusu”nun aksine, büyüdükçe çirkinleşiyorlar.
Zamanla, öyle sevimsiz oluyorlar ki “büyümüşte küçülmüş” çocuklara yaptığınız gibi, şöyle bir sarılıp, “Ah canım, küçülmüşte büyümüş!”, diye sevemiyorsunuz bile onları…

Zaten sevip de ne olacak ki; karşılığında mutlaka kötülük bulacaksınız!

Diyorum ki; büyümeye evet, küçülmeye hayır! “küçülerek büyümek” e ve “küçülmüşte büyümüş” lere kesinlikle hayır! Sindire sindire, ahlaki değerleri ve insanlığı yitirmeden, abartmadan, adam gibi büyümek gerek.

Siz ne dersiniz?

Sevgiyle kalın.

 
Toplam blog
: 36
: 1120
Kayıt tarihi
: 21.09.07
 
 

İstanbul'da 1967 yılında doğdum. Askerlik harici bütün yıllarım bu şehirde geçti. İşletme mezunuyum,..