Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Aralık '11

 
Kategori
İnançlar
 

Kur'an'a göre Yahudilerin yanlışları

Kur'an'a göre Yahudilerin yanlışları
 

“Yemin olsun, biz, İsrailoğullarına Kitap'ı, hükmetme gücünü, peygamberliği verdik, onları temiz yiyeceklerden rızıklandırdık ve kendilerini âlemler üzerine imtiyazlı kıldık.” (Casiye, 16)

Allah tarafından bahşedilmiş mucizeleri göstermesine karşın Hz.Musa’ya inanmayan, inananlara da eziyet eden ve onları katleden Firavun, döneminin en büyük gücü olmasına rağmen yok edilmiştir.

Firavun çürümekten kurtarılmış cansız, mumyalanmış bedeniyle ve üstün teknoloji örneği piramitleriyle müzelik ve tarihin bir parçası haline getirilmiştir.

“Firavun, haddi aşanların büyüklük taslayanlarından biriydi. Yemin olsun, biz onları bir ilim sayesinde alemlere üstün kılmıştık.”(Dühan, 31/32)

“Bugün senin cansız bedenini kurtaracağız ki, arkandan gelenlere ibret olasın.”(Yunus,92)

Firavun aklını gereğince kullanmamanın, kendisine verilen olanaklara ve sağlanan yardıma şükretmek yerine kendini kutsal ilan etmenin ibretlik bir örneği olarak yok olmuş, Hz.Musa ve kavmi ise ondan kurtarılmış ve  yaşamaya devam etmiştir.

“Mûsa, kavmine şöyle demişti: ‘Ey toplumum! Allah'ın, üzerinizdeki nimetini hatırlayın. İçinizde peygamberler vücuda getirdi, sizi krallar yaptı, âlemlerden hiç kimseye vermediklerini size verdi." (Maide, 20)

“Ezilip itilmekte olan topluluğu da içine bereketler doldurduğumuz toprağın doğularına ve batılarına mirasçı kıldık. Rabbinin, İsrailoğullarına verdiği güzel söz, sabretmeleri yüzünden hedefine vardı. Firavun ve toplumunun sanayi olarak meydana getirdiklerini de dikip yükselttikleri sarayları da yere geçirdik.” (A’raf, 137)

Ancak Hz.Musa kavminden, sonraki kuşaklar içinde doğru yolu izleyenler de, yanlışa sapanlar da çıkar.

”Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.”(A’raf, 159)

“Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı.” (Maide, 44)

Sapmış olanlar kendilerine verilen ayrıcalığı taşıyamamış, büyüklük kompleksine, kibre kapılmış olanlardır.

Onlar kendi kitaplarından başka kitapları ve daha sonra gelen peygamberleri kabul etmemişlerdir. Bunun için kendi kitaplarında bunu haber veren veya kendi üstünlüklerini gölgeleyecek kısımları değiştirmişlerdir. Onlara göre dünya nimeti de, cennet de sadece Yahudi olanlara aittir.

“Onların zulme sapanları, sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler”(A’raf, 162)

“Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı:’Biz zaten bağışlanacağız!”(A’raf,  169)

“De ki: ‘Ey Yahudiler! Eğer insanlar arasında yalnız kendinizin Allah'ın dostları olduğunu sanıyorsanız, buna gerçekten inanıyorsanız, hadi ölümü isteyin!" (Cum’a, 6)

Onlara, "Allah'ın indirmiş olduğuna inanın!" denildiğinde şöyle konuşurlar: ‘Biz, bize indirilene inanırız.’ Ve ondan ötesini inkâr ederler. " (Bakara,91)

İçlerinde bir kısım Hz.İsa’yı öldürdüğünü iddia etmiştir. Ancak, Kur’an bunu yalanlar.

"Biz, Allah'ın resulü Meryem oğlu İsa Mesih'i öldürdük’ demeleri yüzünden. Oysaki onu öldürmediler, onu asmadılar da; sadece o onlara benzer gösterildi. Onun hakkında tartışmaya girenler, onunla ilgili olarak tam bir kuşku içindedirler. Onların, ona ilişkin bir bilgileri yoktur; sadece sanıya uymaktalar. Onu kesinlikle öldürmediler. (Nisa, 157)

Hıristiyanlar gibi Yahudiler de insanları tanrılaştırma hatasına düşmüşlerdir.

“Yahudiler: ‘Uzeyr, Allah'ın oğludur.’ dediler; Hıristiyanlar da: ‘Mesih, Allah'ın oğludur.’ dediler. Kendi ağızlarının sözüdür bu. “(Tevbe,30)

Bu kibirlerinden dolayı Yahudilere haram kılınanlar daha fazladır. (Bazı Müslüman kabulleri Yahudi töresinden alınmıştır.  Örneğin, Kur’an’da haramlar arasında tırnaklı hayvanlar geçmez. Recm diye bir ceza yoktur. )

“Yaptıkları zulümler ve birçok insanı Allah yolundan alıkoymaları yüzünden daha önce kendilerine helal kılınmış tertemiz şeyleri, Yahudilere haram kıldık.” (Nisa, 160)

“Yahudilere tüm tırnaklı hayvanları haram kıldık. (…)Bunu onlara azgınlıkları yüzünden bir ceza olarak yaptık. “(En’am, 146)

Yahudiler ve Hıristiyanlar birbirleri ile dost değildir. Ancak, söz konusu Müslümanlar olduğu zaman onlara karşı birleşirler.

"Yahudi yahut Hıristiyan olandan başkası cennete asla giremeyecek." dediler. Bu, onların hurafeleri/anlamını bilmeden okuyuşları/kuruntularıdır. De ki onlara: ‘Eğer doğru sözlü iseniz hadi getirin susturucu kanıtınızı!" (Bakara,111)

“Yahudiler: ‘Hıristiyanlar hiçbir şey üzerinde değil.’ dediler. Hıristiyanlar da: ‘Yahudiler hiçbir şey üzerinde değil.’ dediler. Ve bunlar Kitap'ı da okuyup dururlar. (Bakara,113)

*Günümüzde Filistin’e baktığımızda da bunun örneklerini, Müslümanlara karşı, Hıristiyan-Yahudi dayanışmasını görüyoruz. Gerçi Filistinlilerin atalarından bir kısmı topraklarını gönül rızasıyla Yahudilere satmakla bugünün yollarını belli ölçüde hazırlamışlardır. Bunun için Yahudileri kınamak ve oradan gitmelerini istemek anlamsızdır.

Ancak, nefes alacak yer bırakmadan, kendi sefası için ötekinin hayatta kalma alanını ve yaşamsal kaynaklarını bile gasp etmek suçtur. Çözüm paylaşmaktır.

(Aslında Yahudilerin açık açık Müslümanlara yaptığını Hıristiyanlar başka görünümler ve sloganlar altında, diğer ülkelerin siyasi ve ekonomik düzenini bozarak, birbirine düşürerek yapıyorlar. Bu şekilde o ülkelerin kaynaklarını talan ediyor veya onlara kendi ürünlerini satıyorlar. Müslüman yönetimler ise dindarlık söylemiyle, yakın çevrelerini ve taraftarlarını besleyip, muhalefeti yok ederek, kendinden olmayanı susturarak zulmü kendi halklarına yapıyorlar.)

Yahudilerin esas sorunu aşırı kibirleri, kendilerine ait olmayanlarda da hak iddia etmeleri ve duracakları yeri bilememeleridir!

 “Sizden şu sözü de almıştık: Birbirinizin kanlarını dökmeyeceksiniz. Birbirlerinizi yurtlarınızdan çıkarmayacaksınız. Bunu kabul etmiştiniz. Hâlâ da buna tanıklarsınız.” (Bakara, 84)

Gözden kaçırılmaması gereken husus devlet politikasını tüm vatandaşların onaylıyor olmamasıdır. Hiçbir ülkede halkın tamamının desteklediği yönetim yoktur. Her millet ve inanış sahipleri içinde doğru yolu izleyenler de yanlışa sapanlar da vardır. Yanlışa sapanlar için de yapılması gereken düşmanlık değildir. Eğer bir saldırı varsa, saldırının şekline göre kendini savunma bir görev ve haktır. Ama sadece şu veya bu dinden diye insanlara düşmanlık yoktur. Başka inançların etkisinde kalmamak için sakınmak ile düşman olmak aynı şey değildir.

 Musa kavminden bir topluluk vardır ki, hakka kılavuzluk/hak ile kılavuzluk eder ve yalnız hakka dayanarak adaleti gözetir.”(A’raf, 159)

“Ehlikitap’tan birçoğu, benliklerindeki kıskançlık yüzünden sizi, imanınızdan sonra kafirler haline bir döndürebilseler diye yürekten istedi. Hem de gerçek kendilerine ayan-beyan belli olduktan sonra... Allah, buyruğunu yerine getirinceye değin affedin, hoşgörün. Allah, her şeye gücü yetendir.”(Bakara,109)

“Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sabiilerden Allah’a ve ahiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.”(Bakara, 62)

Özellikle İslam dünyasında Yahudi düşmanlığını dindarlıkla karıştıranların sayısı az değildir. Unutulmaması gerekir ki, Yahudilere ayrı kitap ve Peygamber veren Allah’tır. Her dinin mensubu ve her kişi de sadece kendi yaptıklarında sorumludur. Kimsenin kimseyi inancından dolayı kınama, peygamberler arasında ayrım yapma hakkı yoktur.

Sizden her biri için bir yol/şerîat ve bir yöntem belirledik. Allah dileseydi sizi elbette bir tek ümmet yapardı.Ama size vermişolduklarıyla sizi imtihana çeksin diye öyle yapmamıştır. O halde hayırlarda yarışın. Tümünüzün dönüşü Allah'adır. O size, tartışmış olduğunuz şeylerin esasını bildirecektir. (Maide, 48)

İnsanların sanki kendileri kusursuzmuş gibi kendilerini düzeltmek yerine başkalarını düzeltmeye çalışması da kibirdir. Doğru yolu yol edinenlerin kaygılanmasına gerek yoktur. Eğer her kişi kendince yanlış olanı yok etmeye kalksa, her kişinin fikri ve inancı farklı olduğu için yeryüzünde insan kalmazdı.

Her kişi başkalarını zorlamadığı sürece, inancında serbesttir. Hatta ister inanır, ister inanmaz. Bu kendi bileceği bir iştir.

Kötünün, yanlışın yok olması için kötülerin yakalanması, hapsedilmesi, öldürülmesi değil, doğru yolu izleyenlerin çoğalıp kötülerin azalması gerekir.

Bunun dindeki örneği Şeytandır: Yanlış olana özendirir.  Hapsedilemez, yakalanamaz, dövülemez, öldürülemez! Ama kişi doğru yolu izlediği sürece elinden bir şey gelmez. Ondan kurtulmanın tek yolu onun yolundan gitmemektir.

Onun için Şeytan avıyla boşa vakit geçirip, düşmanlık yayarak Şeytanın ekmeğine yağ sürmek yerine, kişinin kendini düzeltmeye, eksiklerini tamamlamaya vakit ayırması doğru olandır. Bu, hem kişinin kendine, hem topluma, hem dünyasına, hem ahiretine yarar sağlayacak, gerçek dindar yapacak, hem de örnek davranışlarla ve barışa hizmetle inananların sayısını artıracaktır.

“Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltmeye bakın! Siz, doğru yolda oldukça sapmış olan size zarar veremez.”(Maide, 110/5, 105)

 

 
Toplam blog
: 174
: 4451
Kayıt tarihi
: 19.06.09
 
 

1958  doğumluyum. Arkeologum. Evliyim. Çocuğum yok. Çalışmıyorum. Yıllarca çalıştıktan sonra, zam..