- Kategori
- Güncel
Kürdistan'a bir adım daha: "Kuzey Suriye"
Esad çekildi. Suriye'nin kuzeyine PKK hakim oldu. Büyük Kürdistan'ın Irak ayağı tamamlanmıştı şimdi Suriye ayağı da tamam. Sırada İran ve Türkiye var. Bu iki ülkeden de koparılacak topraklarla Büyük Kürdistan kurulmuş olacak. Barzani’nin Suriye Ordusu’ndan kaçan Kürtleri eğittiğini doğrulaması, Suriye’nin Kuzeyi’nde güçlenen PKK ile işbirliği ve şu an itibariyle binlerce Kürt’ün Irak’tan Suriye’ye harekete geçmiş olması tesadüf değil planlanan bir süreçti.
Türkiye Esad’ın gitmesine BATI devletlerinden daha istekli davransa da aslında kendi sonunu hazırlamaktadır. Kuzey Irak’ta ki PKK kamplarıyla mücadele edemeyen Türkiye, kendisine karşı ikinci bir PKK cephesinin açılmasına göz yummuştur ve hatta desteklemiştir. Esad’ın bölgeden çekilmesiyle bölgenin PKK kontrolüne geçeceği bilinmeliydi. Biliniyordu da... Fakat Türkiye kendi güvenliği için BATI ile Suriye arasında tarafsız kalması ve hatta Suriye’de ki mevcut otoriteyi desteklemesi gerekirken tam tersine düşmanca tavır takınmıştır. Bunu ‘’Esad halkına şiddet uyguluyor’’ gerekçesiyle açıklamaya çalıştılar fakat bu gerçeği yansıtmıyordu. Aksi halde Türkiye’yi yönetenler Suudi’lerin ‘’Bahreyn polis üniformaları’’ giyerek Şii halka uyguladıkları baskı ve şiddet için küçük dahi olsa bir kınamada bulunmaları gerekirdi. Fakat başta Tayyip Erdoğan olmak üzere diğer yetkililer ABD’nin yaptığı gibi bu duruma sessiz kalmayı tercih etmiştir.
Ne yazık ki gelinen süreçte artık Türkiye’nin beklemesi gereken Kuzey Irak kamplarından gelen terör saldırıları gibi Suriye’nin kuzeyinden gelecek diğer terör saldırılarıdır. Bu daha çok kan ve daha çok gözyaşı demektir. Sayın Banu Avar’ın belirttiği gibi ’’Bir ülkeyi işgal oyunu oynanır… İşgal güçleri doğrudan müdahaleyi göze alamıyorlarsa, sınırları tırtıklamaya başlarlar.. Canileri bulurlar, silahları verirler, figüranlara sınırları deldirirler.’’Tıpkı Kuzey Irak’tan sınırlarımızı delen teröristler gibi... Ve artık Suriye’nin Kuzeyi de işgal güçlerinin taşeron terör örgütüne açık hale gelmiştir.
Suriye’nin düşmesinden sonra hedefte İran olacaktır. Türkiye’nin bölgede istenen Büyük Kürdistan’a karşı koyacak gücü her geçen gün azalmaktadır. Küresel çetelere hizmet ederek bölgesel bir güç olduğunu zannederken bölgedeki tüm devletleri kendine düşman etmektedir. Düşürülen uçağımız sonrası NATO’nun nasıl bizi ortada bırakabileceğini görmüşken hala daha ‘’herşey pahasına’’BATI ile hareket etmek neyin nesidir?
Türkiye ‘’YENİ DÜNYA DÜZENİ’’nde küresel çetelerle ortak hareket ederek TEK PARÇA kalamayacağını bilmelidir. Bakınız ne diyor Rockefeller Kuruluşu’ndan destek gören Prof.William Woodruff ‘’Modern Dünya Tarihi’’adlı eserinde;
‘’İçinde yaşadığımız bu küresel çağda bazı milletler artık kendi fiziksel ya da ekonomik kaderlerini kontrol edemez durumdalar. Dünya üzerindeki bütün hükümetlerin huzuru, uluslararası uyuşturucu ticareti ve diğer bi takım uluslararası suçlar nedeniyle kaçıyor. EVRENSEL düşünce kaçınılmaz oldu. Sadece bütünün anlamı vardır diyor İsviçreli tarihçi Jakob Burckhardt. Ama biz hala TOPLUMSAL ya da MİLLİ bağlamda düşünüyoruz...’’
İstenen şey Küresel çetelere topraklarını ve kaynaklarını sonuna kadar açan,milli değerlerden yoksun Yeni Dünya Düzeni’ne hizmet eden, uysal küçük devletçiklerdir. Türkiye milli bir dış politika izlemedikçe William Woodruff’un belirttiği ‘’Evrensel Düşünce’’ye yani ‘’emperyalizme’’ tüm milli değerlerini kaybederek yem olacak ve Yeni Dünya Düzeni'nde parçalanmış bir Türkiye olarak yerini alacaktır.
MURAT CAN BAYRAKTAR