- Kategori
- Dünya
Küreselleşme ve globalleşme üzerine

Küreselleşmeyle gelen
Oynanan oyun aslında ne kadar basit ve hep aynı değil mi? Böl, parçala, yönet(yok et). İnsanları birbirlerinden ayırmak, aynıların arasından üstünler yaratmak ve onları yönetmek. İnsanların kendilerini bile unutacakları kadar yabancılaştırmak, makineleştirmek ve birer tüketen, daha çok, daha çabuk tüketen makineler haline getirmek. Bu saydıklarım nedir? Bu saydıklarım ister globalleşme deyin, ister küreselleşme deyin yada ne derseniz deyin soygun düzeninin bu gün geldiği noktadır.
Artık sömürünün şekli ve aktörleri öyle değişmiştir ki sanki bir ruh gibi dünyayı dolaşan ve soyan bir varlık gibidir. Dünyaya egemen olmak isteyenler artık devletler değil , dev tröstler ve gruplardır. Bunların büyük çoğunluğu ABD merkezli olmak üzere, avrupa ve japon firmalarıdır. Bu dev firmaların yapısı o kadar değişiktir ki ahtapot gibi bir yapıya benzetebiliriz. Bir örnek verirsek İngiliz-Fransız ortak girişimi, İsviçre bankalarından kredi alıp merkezini Almanyada kurup, makinelerini Güney Koreden alıp, üretimini Çinde yaptırıp, reklam kampanyasını İtalyada tasarlayıp, çekimleri Arjantinde yapıp dünyadaki bütün ülkelerde distirbitörleri vasıtasıyla piyasaya çıkabiliyor. Korkunç bir durum. Bu yapının neresi korkunç ne güzel işte diye düşünenler varsa şu örneği hatırlatmakta fayda var; dünyanın en zengin 3 kişisi, dünyanın en yoksul 48 ülkesinin (dünyanın 3/4 ü ) GSYİH sından daha fazla servete sahiptir. Ya da Açlık çeken ülkelerdeki temel sağlık ve beslenme ihtiyacının tamamı 15 milyar dolardır. Ve bu rakam ABD ve Avrupada parfüme senede harcanan paranın yarısından daha az bir paradır.
İşte küreselleşme budur. Küreselleşmenin bu gün bize ve dünyaya verdikleri, aids, çevre katliamı, açlık, çölleşme, nükleer tehdit ve yoksulluktan başka birşey değildir. Siz siz olun kim küreselleşme, globalleşme, entegrasyon diyorsa güvenmeyin, küreselleşme sefalet ve kölelik düzenidir.