Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '12

 
Kategori
Güncel
 

Kürtaj olayı

Kürtaj olayı
 

2 Haziran 2012 Cumartesi gecesi, Tarihin Arka Odası programını sonuna kadar izledim. Kürtaj önemli bir yer tutmakla birlikte Murat Bardakçı ile Erhan Afyoncu başka bir konudan birbirine girdi. Erhan geçmişten, 1960'tan hesap sorulmasını istiyor, Murat devlet içinde hesap sormanın olamayacağını, böyle olursa işin Cumhuriyet ilanına, 31 Mart olayına ve çok daha gerilere gideceğini, bunun da altından kalkılamayacağını savunuyordu.

Ama kürtaj da konuşuldu.

http://videogaleri.gazetevatan.com/17158_9_Canli-yayinda-ilginc-anlar.html

Bu listedekilerin tamamı, geçen Perşembe günü 24 saat içerisinde gerçekleşti:

- Polise astımlı olduğunu söylemesine rağmen biber gazı yiyerek ölen gencin hastane önünde eylem yapan ailesine de biber gazı sıkıldı.

- Sağlık Bakanı "Tecavüze uğrayan kadının bebeğine devlet bakar..." dedi.

- Kürtajı yasaklayacak kanunun Haziran'da meclise sunulacağı açıklandı.

- Havayolu çalışanlarına grev yasağı getiren yasa Meclis'ten geçti.

- 305 THY çalışanı grev yaptığı için işten çıkarıldı.

- Emniyet güçlerinin copları demire çevrildi.

- KCK davasında avukatlık yapan 103 avukat hakkında soruşturma başlatıldı.

- 16 yıllık Yeni Şafak yazarı Ali Akel, hükümetin Uludere'deki tutumunu eleştirdiği için gazetesinden kovuldu ve bunu kabul edilebilir bulduğunu açıkladı.

- RTÜK üyelerinden gelen 'tavsiye' kararının ardından, 1 Kadın, 1 Erkek dizisindeki çiftin yeni bölümde evlendirilmesine karar verildi.

- Tütün ve alkole %15 zam geldi

- 3. köprü ihalesi yapıldı

- Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullarda sağladığı internet hizmetinde Google'a girilmediği ortaya çıktı.

- 3. yargı paketinin 11 maddesi komisyondan geçti ve avukatların dosyalara erişimine daha da kısıtlama getirildi

- Eskişehir'de kürtaj ve sezaryen tartışmalarını protesto etmek için AK Parti İl Başkanlığı'na yürümek isteyen grupla polis arasında çıkan arbedede 7'si kadın 8 kişi gözaltına alındı.

-TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün 'Tecavüz edilen kadın da doğurmalı. Bosna'da pek çok kadın doğurdu. Özürlü olacak diye bebeği öldürmek de cinayettir' dedi.

- Tarafsız Bölge programına katılan Aile Hekimi Seda Sezer tecavüze uğrayan kişinin kürtaj yaptırmasını değil de tecavüzcüsünü öldürmesi gerektiğini söyledi.

Kürtaj konusuna dönecek olursak, bilinçli-bilinçsiz, müthiş bir demagoji dalgası sürüyor. Bu konuda biraz araştırma yaptım.

1-Belli kesimler kadınlara çocuk katili demeye başladı. Kürtaj cinayetmiş. İslam hukukuna, yani şeriata göre cenin ana rahmine düştükten sonra kürtaş yaptırmak cinayet kabul ediliyor. Ama biz şeriatla yönetilmiyoruz. Bugün Türkiye’de yasal kürtaj olma süresi hamilelikten itibaren 10 haftadır. Yani 11. haftada  kürtaj olmak yine yasal değil ve kabul edilmiyor.

Down sendromu 12.nci haftada belli olurmuş. Sürenin 10 hafta olmasının hiçbir anlamı yokmuş. O yüzden kürtaj olma süresinin 12. Haftaya çıkarılması düşünülmüş. Şu sıra kopan kıyamet ise kürtaj olma süresinin 10 haftadan 8 haftaya indirilmesi niyeti yüzünden. Yoksa anladığım kadarıyla kürtajın tümden yasaklanması diye bir durum söz konusu değil.

Fakat burada bir hinlik var. Örneğin tecavüze uğramış bir kadın ancak 1 ay sonra sonra, adet görmediği zaman hamile kaldığından şüphelenebilir. Fakat bu bazen olabilir. İkinci ayda adet görmemek, hamileliği doğrulamak için daha sağlam kanıttır. Fakat yasal kürtaj olma süresi de o kadar olunca (8 hafta=2 ay) kürtaj olabilmeye zaman kalmıyor.

2-Bazıları Avrupa’yı örnek gösteriyor. Türkiye Avrupa ile karşılaştırılıyor. Orada kürtaj yasakmış. Bunun doğruluğunu bilemeyeceğim fakat, öyle olduğunu kabul edelim. Ayrupa’da nüfus azalıyor. Bizdeki gibi değil. Avrupa azalan nüfusu nasıl dengeleyebiliriz derdi içinde. O bakımdan bizimle ilgisi yok. Putin de Rusya’da üç çocuk istedi. Bu da kürtaj karşıtlarının ileri sürdüğü bir konu. Bu kişilere dünya haritasını açıp bakmalarını öneririm. Rusya, yüzölçümü olarak Türkiye’nin kaç katı? Hesaplamadım ama 12-13 kat vardır. Nüfusu ise ancak iki katı. İnsaf edin.  Rusya ile Türkiye karşılaştırılabilir mi?

3-Nüfus artışı Türkiye’nin ve ülkelerin kalkınması ile yakından ilgilidir. Gerçek anlamda, eğer Türkiye %2 kalkınırsa, ve nüfus %3 artarsa, %1, yani aradaki fark kadar fakirleştik demektir. Ayağını yorganına göre uzat derler ya, işte bu yüzden öyle yapmalıyız. Nicelik artışını istemek, başka amaçlar çağrıştırıyor.

Halbuki nitelik daha önemlidir. Az fakat nitelikli olmak ülke olarak kurtuluş yoludur. Çocuk doğduktan sonra onun nasıl ve ne şartlar altında yaşayacağı, nasıl bir eğitim alacağı önemlidir.

4-“Allah insanın rızkını verir” diyorlar. O zaman neden Afrika’da insanlar açlıktan ölüyor? Böyle deyince yanıt: “Onu batılı ülkeler yapıyor. Batılı ülkeler onları sömürmese böyle olmaz.” Ben de aynı düşüncedeyim ama hani Allah insanın rızkını verirdi? Demek nüfus artışını sağlamaktan önce sömürüden kurtulmak gerekiyor. Onlara alet olmamak gerekiyor. Örneğin Suriye konusunda batının maşası gibi davranmamak gerekiyor. İnsanın davranışlarında bir tutarlılık olmalı. Ama yok.

Bebekler açlıktan ölmek için mi doğacak?

Ensest ilişkiler, 12 yaşındaki çocuklara toplu tecavüzler, çocuk yaşta evlendirilmeler, töre cinayetleri, 10 yılda %1400 artan kadın cinayetleri nasıl sona erdirilecek? Bütün bunlar hep dini eğitimin eksikliğinden mi kaynaklanıyor?

Aslında her şeyin odağında insan hakları yatıyor.  Gelişme hiçbir zaman düz çizgi şeklinde olmaz. İnişler, geri dönüşler olacaktır mutlaka. Bana göre şimdi öyle bir dönemden geçiyoruz.

İnsanların özgür iradeleri vardır. İnsanlar koyun değildir. Ama şartlanmalar ve zorlamalar çocuk yaştan başlar. Daha sonra da o şartlanmadan kurtulmak kolay olmaz.

Birkaç yıl önce balkon konuşmalarında söylenen "Herkesin yaşantısına saygılıyız" sözünün yerini "Bunu kabul edip böyle yaşayacaksınız" aldı.

Ayrıca çok tehlikeli bir şey daha var. Kürtaj tümden yasaklanırsa kadınlar yasal ve hijyenil olmayan yollara başvuracaklar. Terazi kefesi gibi, bir yan inerse diğer yan çıkacak. O zaman da kadın ölümleri gündeme gelecek.

Gerçekte şimdiye kadar değil fakat bundan sonra daha 'dürüst' bir yaklaşım göreceğimizi sanıyorum. Diyalektikten nasibini almamış hayatı statik bir düzen olarak gören insanlar başarabileceklerini sanıyor. Halbuki tarihin hiçbir döneminde başaramadılar ve başarılı olamayacaklar. Çünkü insanlar koyun değildir.

 
Toplam blog
: 153
: 18932
Kayıt tarihi
: 27.09.09
 
 

Antakya 1955 Doğumluyum. O.D.T.Ü. Mimarlık Fakültesi 1982 Mezunuyum. O zamandan beri firmalarda m..