- Kategori
- Güncel
Kürtler şimdilik ortak mutfak ayrı oda istiyorlarmış...
Evet, Kürtlerde şimdilik Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun bazı illerinde “ortak mutfak ayrı oda istiyorlar.”
Basında, televizyonlarda hep tartışıldı durdu.“Kürtler ne istiyor?” diye
Herkesin bildiği gibi başladı talepler.
Bu taleplerin anayasal olarak değil de silah zoru ile yerine getirilmesi için terör örgütü kuruldu.
Geçen yıllar içerisinde askerimizi, polisimizi, öğretmenlerimizi ve diğer kamu görevlilerini acımasızca şehit ettiler. Binlerce vatandaşımızı katlettiler.
Geride onarılmaz maddi ve manevi acılar bıraktılar.
Neden diye sorulduğunda;
“Dilimizi konuşamıyoruz, kendi kültürümüzü yaşayamıyoruz, kendi müziğimizi yapamıyoruz, dinleyemiyoruz. Kendi dilimizde basılı eserlerimiz olsun” denildi.
Geçen süreler içerisinde bu isteklerin tamamından fazlası anayasal güvence de kendilerine verildi.“Yetmez ama evet.” Denildi.
İstekler bitmiyordu,
“Cumhuriyet kurulduğundan bu yana bize yapılan zulüm, eziyet, inkâr ve imha politikalarından dolayı devlet özür(!) dilesin,
PKK ile mücadelede görev alan çatışmalara katılan, askerler ve polisler işkenceci ve katil (!)olarak cezalandırılsınlar,
Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. (!) Ankara’dan atanmış, merkezden yönetilen kukla valiler istemiyoruz.(!)
Kürtlerin yoğunlukta olduğu yerlerde Kürtçe eğitim veren okullar (!) açılsın.
PKK ile mücadele değil müzakere yapılsın. Kürtlerden; kendi milleti için(!) hayatından geçen, ölümü, hapsi, işkenceyi göze alarak mücadele edenler (teröristleri kastediyorlar) affedilsinler..
PKK liderinin (terörist başını kastediyorlar) affedilmesini ve siyasette rol almasını(!) istiyoruz.
Aş istiyoruz, iş istiyoruz, yatırım istiyoruz (Yapılan yatırımları yakıp yıktıklarını unutmuş gözükerek)”
“Hala anlamadınız mı Kürdistan’ı kurmak istiyoruz.”diyen bir milletvekili bunların hepsini özetlemiş oldu.
Ne zaman ki “açılımdan” bahsedilse, herkesin aklına gelen “Girit’i nasıl kaybettik? Sorusu akıllara geliyor.
“Osmanlı Avrupalı devletlerin oyalayıcı sözlerine, teminatlarına ve açılım masallarına hep inandı. Bunun karşılığında Girit’i kaybetti.
Bu da şöyle oldu: 1910’da Girit Meclisi Yunanistan’la birleşme kararı aldı.
Anadolu’nun birçok yerinde mitingler yapıldı; Türkler, Girit’te savaşmak için gönüllü asker müracaatında bulundu; Yunan malları boykot edildi, gemileri Osmanlı limanlarına sokulmadı; Osmanlı konuyu Lahey Hakem Mahkemesi’ne götürmek istedi vs. vs.
Bunların pek yaptırımı olmadı.
Girit onca açılıma rağmen 1913’te Osmanlı’nın elinden kuş olup uçtu, gitti!
Giden toprağın yüzölçümü 8.336 kilometrekare idi; yani Güneydoğu Anadolu’dan (ki yüzölçümü 7.871 kilometrekaredir) büyüktü.
Yani... “Açılım” sözünü duyduğunuzda hemen Osmanlı’daki açılımların sonuçlarını anımsamalısınız. Ders çıkarmalısınız. Girit sadece bir örnektir,
Unutmayınız ki Osmanlı, topraklarının çoğunu diplomasi oyunlarıyla kaybetti.”
Girit açılım süreçleri şu şekil gerçekleşmiştir.
Açılımın birinci aşamasında Genel Af çıkarıldı.
Açılımın ikinci aşamasında Jandarma yeniden düzenlendi.
Açılımın üçüncü aşamasında Avrupa’ya Müdahale hakkı tanındı.
Açılımın dördüncü aşamasında Özerklik İlan edildi.
Bunların sonucunda Rumlar hemen adaya Yunan bayrağı çekti.
Avrupalıların ve Rumların istedikleri “Barış” sözde kaldı.
Beyaz güvercinler adanın üzerinde hiçbir zaman uçamadılar.
Osmanlı büyük bir diplomasi başarısıyla(!) bayrağını indirttirerek adadan ayrıldı.
Çünkü gelinen sonuç “Toprak Kaybı” idi.”
Evet, Kürtlerde şimdilik Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’nun bazı illerinde “ortak mutfak ayrı oda istiyorlar.”
Başka bir yazıda buluşmak dileği ile…