Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Ocak '10

 
Kategori
Felsefe
 

Kutsal Kâse ve Kahramanın Yolculuğu

Kutsal Kâse ve Kahramanın Yolculuğu
 

<ı>"En önemli sorun, yaşayacağınız maceraya yürekten bir evet deyip, diyemeyeceğinizdir." Joseph Campbell

<ı>“Kutsal kâse efsanesi Hıristiyanlığın ortaya çıkışından çok öncelerine dayanır. Zaten Hz. İsa’nın başından gecen efsanelerin hemen hepsine de Hıristiyanlık öncesi pagan dinlerinde rastlanmaktadır.” Efsaneden ilk söz eden, 1135 – 1190 yılları arasında yaşayan, Fransız yazar Chretian de Troyes olmuştur. Kutsal kâse efsanesine kaynak olarak Kelt mitolojisi de gösterilir. Kutsal kâseden 12–13. y.y.'larda yazılmaya başlanmış olan Kral Arthur ve Yuvarlak Masa Şövalyeleri efsanelerinde bahsedilir. Yüzyıllar boyunca arayışın sembolü olmuştur kutsal kâse. Farklı görüşler, farklı çıkarımlar ile her araştırmacı kendi yolculuklarının sonuçlarını paylaşmıştır. Belli başlı bazı teoriler şöyledir...

“Kutsal kâse, “Son Akşam Yemeği”’nde Hz. İsa”nın içmek için kullandığı ve Arimatea’lı Yusuf’un çarmıha gerilen Hz. İsa’nın kanını doldurduğu kadeh olarak geçer. Hem Hz. İsa’nın son akşam yemeğinde şarap içtiği hem de kanının doldurulduğu kâsedir.”

“Bazı araştırmacılara göre ise Hz. İsa’nın Magdalalı Meryem’den olan ve günümüze kadar gelen soyu ile ilgili sırlardır. San greal (kutsal kâse) kelimesi farklı bir yerden ikiye bölündüğünde karşımıza sang real (gerçek kan – soylu kan) kavramı çıkmaktadır.” <ı>“Da Vinci Şifresi” kitabında ifade edildiği üzere Kutsal Kâsenin bir kadeh değil, Hz. İsa’nın neslini rahminde taşıyan Mecdelli Meryem’in rahmi olduğu sıklıkla düşünülür.” “Kimi araştırmacılar, kutsal kâsenin aslında bir çanak olmadığını, son yemekte Hz. İsa’nın yanında oturan Maria Magdelena’nın Hz. İsa ile bir araya gelmesini temsil eden bir sembol olduğunu söylerler.”<ı>

<ı>“Bazı kesimlerce kâse aslında eski bir kadınlık sembolüdür. Kutsal kâse dişiyi, tanrıçayı temsil eder. Kadının gücü ve hayat verebilme yetisinin bir zamanlar kutsal olduğu ama erkek egemen bir toplumda tehdit oluşturduğu düşünülür.” “Bu görüşe göre kâse kayıp tanrıçanın ya da dişil prensibin eril prensip yanında gerçek değerine ulaşamayışının da sembolüdür. Dişil prensip eril prensiple birlikte bir bütünü oluşturur.” Dan Brown’a göre de dişi kutsal kasenin kendisidir.

<ı>“Bazı araştırmacılara göre kutsal kasenin Tapınak şövalyeleri tarafından bulunup, saklandığı rivayet edilir. Merovenj Hanedanı, Sion Tarikatı ile ilgili teoriler ve Hıristiyanlık tarihine alternatif bir bakışı da sembolize eder.” “Bazılarına göre ise ona ulaşanı sonsuzluğa/kurtuluşa ulaştıracağı, gerçeğe götüreceği rivayet edilen bir kâsedir.” Kimi araştırmacılara göre ise Kutsal kâse, meşhur “Felsefe Taşı”dır.

Efsanelerde geçen arayış süreci bazı araştırmacılara göre ergilenme sürecini temsil eder. Şövalye ya da kahraman aslında yolun başında olan bir inisiyedir. İlerlemesi için tüm çapalarından kurtulan ve özgürce kendi yolunda yürüyen bireyin sembolüdür. Etrafını saran yanılsamalardan ve onu sıkboğaz eden dış etkilerden ve baskılardan kurtulmak, yolculuğa başlama sürecine girmek, yola çıkış ve kabuğunu kırıştır.

Kâseyi aramaya çıkmak, sembolik olarak kahramanın/yolcunun kendi içinde yapacağı yolculuğu ve arayışı belirttir. Bu başlangıçtır. Sorgulama, düşünme, sorularına yanıt arama sürer gider. Yolcu ilk adımları ile maddi dünyaya delicesine bağlanma isteğini törpüleyerek inisiyasyon yolunda bir adım atar. Yolculuk, öncesizlikten başlayıp sonsuzluğa devam eden arayıştır. Ergilenme ise bu yolda oluştur, hiç bitmeyen arayıştır. Kendi kendinden, yaşarken yeni bir “ben” doğuruştur. Yolcu/arayışta olan yolculuklarda kendini arar. Bu yaşarken yeniden doğuştur. Her doğan güneşe gerçekleşen bir mucize diye bakabilmektir.

İnsan gibi insanın tehlikeli aydınlanma yolculuğunun sonunda bulması gereken içindeki tanrısal özüdür. Efsaneler yolda karşılaşılan tehlikelerde yardımcı karakterleri devreye sokar. Onların yardımı ile zorluklar aşılır. Bunlar bireyin hayatındaki sayısı az yetkin dostları ya da aile bireylerini gösterir.

Şövalye kendi iç dünyasında sorularına yanıt bulur, hatalarını anlar ve kendini geliştirerek yoluna devam eder. Kahramanlar hep çeşitli sınavlardan geçer ve sonunda başarılı olurlar. Şövalye/kahraman/arayan/yolcu kendi içindeki tanrısal tözün arayışındadır ancak onu maddeye bağlayan kontrolsüz duygular bu arayışın önünde en büyük engellerdir. Araştırma yapmak, yeni düşüncelere ve anlayışlara açık olmak arayan için önemlidir.

Yolculuk arzın merkezine yani kişinin benliğinin derinliklerine doğrudur. Söz söylemenin, nasihat etmenin, güzel nutuk atmanın değil eylemin önemli olduğu yolda öğrenilir. Denildiği gibi yapabilenler yapar; yapamayanlar öğretir.

Efsanelerde, mitlerde, hikayelerde okuyucunun ya da araştırmacının bakış açısına, düzeyine göre farklı ezoterik çıkarımlar mevcuttur. Şövalyenin kutsal kâse arayışı ile kendini geliştirmesi söz konusudur. Hayatın anlamının kişisel yansıması, her daim sürecek olan arayışı temsil eden sözde nesnedir kutsal kâse.

Kutsal kâsenin efsanelerde aranışı sadece güç ve iktidar sembolü olmasından değildir. Kutsal kâse arayışı bir bakıma arınmanın, yetkinleşmenin arayışıdır. Özün bilgelik ve sevgiden oluşan ışığını saklayan kabının yırtılıp atılmasıdır.

<ı>“Sen neye hazırsan, o da senin için hazırdır ” Marc Victor Hansen

Berk Yüksel

Kaynakça:

Kutsal Kâse - Erhan Altunay http://www.derki.com/sayfalar9/tepe3.html

http://tr.wikipedia.org/wiki/Kutsal_Kase

http://site.mynet.com/astrgnd3/tapinak.htm

http://www.bilinmeyenler.org/gizlenen-sirlar/kutsal-kase.html

Kutsal Kase; Mahmut Aydın; Doç. Dr., OMÜ. İlahiyat Fakültesi, Dinler Tarihi Anabilim Dalı Başkanı

www.dinlertarihi.com/dosyalar/makaleler/mahmutaydin/kase.htm

Kutsal Kan Kutsal Kâse; Tapınak Şövalyeleri, Michael Baigent, Richard Leigh, Henry Lincoln

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..